SERECEK yer bulursan tabii… Şezlonglardan, şemsiyelerden, muhtelif plaj eşyalarından arta kalan minnak bir yer bulabilirsen…
Plajlar, sahiller, deniz kıyıları falan.. Halkın malı!
Halkın seçtiği belediyeler marifetiyle müstecirlere kiralanırsa oralar..
Adam doldurur sahili şezlongla, şemsiyeyle.. Arka tarafa büfe; tost, ayran, meşrubat, muhtelif içecekler… Ecrimisilini ödeyip “bütün buralar benim oluyor” dediği alana çeker tel örgüyü, çiti…
Plaj da onun, deniz de onun, manzara da onun.
Sen de, “sahil boyunu güzelleştirdim” diye övünen belediyenin diktiği gölgesiz palmiyenin altında otur, serinleyeceğim diye bekle!
***
BİZİM sahillerde bu modelde çok plaj var. Adı “halk plajı” falan ama, şezlong para, şemsiye para, her şey para.
Yani şu kırk derece sıcağın altında, azıcık serinleyeyim diye denize gireceksin..
Eh, bir de derin deşarj işleri var malum.. Her ne kadar ‘deniz suyu’ kalitesi ‘iyi’ çıkıyorsa da laboratuvarda.. İki kulaç atanın ertesi gün ateşlenip ishal olduğu, hastane acillerinde doktor beklediği bir kalite bu!
Yani hem yüzmek için bedel ödüyorsun, hem de hastalanıyorsun!
***
MAKSAT, sahillerdeki işgalleri protesto etmek, “sahiller bizimdir” diyebilmek de olsa..
Bu işin bir ucu da, ‘temiz deniz talebi’ne çıkıyor.
Hem bedelsiz yüzelim, hem suyumuz temiz olsun!
Çok şey mi istiyor ahali?
***
SAHİL düzenlemeleri adı altında, bir de betona buluyorsan oraları… Çevre düzeni, peyzaj, rekreasyon muhabbetiyle ‘para kazanma düzeni’ oluşturuyorsan, ‘halkın malı’ olan yerde.
Bekler, bekler, bekler bu halk; sonra bir anda isyan eder!
Haklılar.
İşte görüyorsunuz; ‘havlunu al gel’ eylemleri kıyı yerleşmeliklerinde git gide çoğalıyor.
Geçen gün Ayvalık Sarımsaklı’da kalabalık bir grup eylem yaptı meselâ.
Sarımsaklı sahilinde ‘düzenleme’ adı altında yapılanları protesto etti vatandaş.
Güzelim sahili betonla doldurup otoparka dönüştürme projesini yaşama geçirenlere verdi veriştirdi.
Plajı çitlerle bölüp “buralar benim, parasını ödeyen girebilir” havasındaki işletmecilere veryansın etti.
Sahil boyunca pankartlarla yürüyüp “sahiller halkındır” diye haykırdılar falan.
O sıra, kelle başı iki yüz elli lira şezlong kirası verip “ayy şekerim, Ayvalık’ta tatil yapıyorum” selfileri çeken tatilcilerin tepkisizce izlediklerini de gördük paylaşılan videolardan.
E ne yapsın adam; üç gün tatil yapacak sakin sakin.. Eylemcilere uyup plastik şezlongları mı kırıp döksün yani? Şemsiyeleri söküp denize mi fırlatsın?
Hem onlar tatilci… Bağırıp çağıranlar, oraların ahalisi.
Çoğu en az yılın yarısını orada geçirenler.. Yaz kış o bölgede oturanlar.
Sorunları bilenler, kimin hangi niyetle hareket ettiğinin ayırdında olanlar.
En çok onların hakkı değil mi, “sahiller halkındır” diye haykırmak?
***
NE diyor Sarımsaklı’da eylem yapan vatandaş:
“Su ve kanalizasyon altyapıları en önemli ihtiyaçken, sadece işletmelerin talebine göre hareket ediyorlar…”
Öyle ya, Ayvalık meselâ koca yaz susuz… Sosyal medyada paylaşılanları Büyükşehirciler, BASKİ’ciler falan okumuyor mu acaba?
Edremit Körfezi’nin bütünü ve dahi Ayvalık sahilleri lağım kokuyor!
Arıtma yok çoğu yerde; var olan da yetersiz kalıyor.
Bazı yerde kanalizasyon altyapısı yok; fosseptikle idare ediyorlar.
Bir milletvekili çıkıyor, “arıtma yok, altyapı yok, su yok, kanalizasyon yok; buralar leş gibi kokuyor” diye haykırıyor.
Öteki milletvekili çıkıyor, “şaka mısın sen” diye dalga geçiyor…
Oysa “şaka mısın” dalgasındaki vekil de Körfez’deki gerçeğin ayırdında.
Ama ne yapsın adam; “buralar kokuyor, arıtmalar çalışmıyor, deniz kirli, bütün pislik sahile akıyor, millet hem susuzluktan kırılıyor, hem hastalanıyor” diyemez.
Mensubu olduğu ittifakın belediyesini örselemiş olur ki, fırçayı yer anında.
***
VATANDAŞIN sesine kulak vermek lazım.
Her şeye rant, çıkar olarak bakmamak lazım.
Palmiyelere, parke taşlara, yürüme yollarına, betona harcanan paralarla oraların asıl ihtiyacı olan altyapı halledilirdi şimdiye.
“Vitrin süsleme işleri” deyince kızıyor abiler.
E öyle ama; hep vitrin, hep süsleme, hep peyzaj.
Sonra bir lodos, haydi sil baştan!..
