YEREL seçimde sandıktan çıkan siyasetçi, mazbatasını alınca “önümde koskoca beş yıl var” diyor. Bazılarına adeta bir rahatlama, yavaştan alma hali geliyor. Sanırım o nedenle de, makam odasında tebriklerin kabulü ve ziyaretçilerle fotoğraf çektirme işleri bile üç ay kadar sürüyor. Sonra bazı belediyelerin, bulundukları yerleşim biriminde “en büyük işveren” olması gerçeği giriyor devreye. Evlat, damat demeden iş taleplerinin karşılanması, verilen sözlerin tutulması epeyce bir zaman alıyor. Derken siyasetçinin icraata çıkma vakti gelip çatıyor. Öyle ya, yapılacak epeyce işleri var. Sandıkta oyunu esirgemeyenler, sadece yürüyen hizmetlerin devamıyla ilgilenmiyor ki. Dünden kalan birikmiş bazı sorunların çözümünü de, şehrin yarına hazırlanması için zorunlu olan yatırımların gerçekleşmesini de istiyorlar. Velhasıl yerel yönetime gelenlerin işi epeyce fazla. Zaman denilen şey de hızla akıp geçiyor. 2019 yerel seçimiyle göreve gelenlerin, sandıkta yeni bir sınava girecekleri güne sadece 17 ay kaldı artık. Bu nedenle verdikleri sözleri yerine getirmek için gayret gösteren veya yaptığı hizmetin reklamı için yeni ataklara girişen de görülüyor. Fakat bunlar bile her zaman beklenen sonucu veremiyor. Bunu örneklerle açalım şimdi.
Mesela Edremit’tin merkezinde, vatandaşın nefes alabileceği yegane yeşil alan olan Faruk Serpil Parkı’nda inşasına başlanıp da iki senedir bitemeyen anıt çeşme, geçen hafta nihayet açıldı. Yapımını üstlenen ve şehre bu anıtla kalıcı bir armağan vermeyi amaçlayan aile de,vatandaşlarla birlikte uzun süre bekledi bu açılışı. Parkın bu bölümü inşaat sahası ile kaçak otopark karışımı bir vaziyette epeyce bekledi. Belediyemiz bu süre boyunca bir tabela koyup da alana, vatandaşı durum hakkında bilgilendirmeye, “şu kadar kaldı, şu aşamada” demeye bile gerek duymadı nedense?
‘NE BU PARKIN HALİ KARDEŞİM?’
Bu durumda, bir yakıştırma yapmakveya söylenti yaymak isteyenler de özgür kaldılar. “Ne bu parkın hali kardeşim?” söyleminden, şehirde etkilenmeyen tek kişi ise belediyenin başkanı oldu. Nedense siyasetçilerin bir kısmı, kendi kafalarında olanın bütün şehir ahalisi tarafından da aynen öyle kabul edildiğini sanıyorlar. Kendilerine yakın gördükleri medyaya arada bir haber servis etmekle olmuyor ki halkla ilişkiler. Yetersiz kalıyorlar. Oysa gerçekten az zamanları kaldı ve “hani verdiğin sözler?” sorusunu giderek daha da sık duyacaklar. Vaktiyle seçime girerken hazırladıkları proje kitapçığında bahsi bile bulunmayan bir anıt çeşme ile durumu idare etmeye kalkışınca da tepki gördüler. Edremitliler çeşmeyi yaptıran aileye teşekkürlerini iletti ama açılıştan sonra da ilçede yapamadıkları için belediyeyi eleştiri yağmuruna tuttu. Kreş, nikah salonu ve yollar değildi sadece eleştiriler. Edremitliler hakkı olan altyapı yatırımlarını alamamaktan şikayetçiler daha çok.
ÖDÜLÜN AMACI VE SONUCU TEZAT YARATTI!
İlimizin tamamındaki su ve kanalizasyon işlerinden sorumlu olan BASKİ de çok eleştiri aldı bu günlerde. Bu kurumun,hem imkanları ve hem de kadrosu oldukça geniş aslında. Önemli ve büyük yatırımlar yapıyor. Siyasetçilerin verdikleri hedefleri tutturmak için, bürokratları ve teknik kadrosu ile sürekli gayret içinde. Hatta bazen mesleki ilkeleri gözetmenin bile önüne geçebiliyor bu hedef tutturma kaygısı. Fakat işlerini yapmak kadar, yeni kaynaklar bulmak ve yapılan hizmet yatırımlarını kamuoyuna sergilemekle de uğraşıyorlar. Bunun bir yolu da “ödül kazanma” yöntemi. BASKİ bu ödüllere bir yenisini daha ekledi geçtiğimiz günlerde. İstanbul’da yapılan “6. Su Kayıp ve Kaçakları Forumu ve Fuarı” kapsamında hazırlanan su yönetimi projesiyle birincilik aldı. Genel Müdürü de bu forumda bir konuşma yaptı. Bunlar basın vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Elbette, küresel iklim değişiminin yaşandığı bu dönemde “suyun damlasına sahip çıkarsak, su da bizim geleceğimize sahip çıkacaktır” denilmesi çok önemliydi ama Körfez bölgesinde yaşayan vatandaşlar yine, bu birinciliğe rağmen takdir yerine eleştirilerini yükseltmeyi tercih ettiler. Yani ödülün amacı ile sonucu burada da bir tezat yarattı.
ÇIKRIKÇI’DAKİ 111 DÖNÜM ARAZİ.. BÜYÜKŞEHİR VE BASKİ…
Bu kez BASKİ’ye yapılan eleştirilerinin özü pahalı su konusu değildi. Kamuoyu bu “birincilik” haberinin içeriğine bile bakmadı ama “arıtma” sorunu nedeniyle yüksek perdeden veryansın etti. Oysa eskiden böyle miydi? Yazlıkçı vatandaşlar Eylül’de evini kapatıp gidince şikayetler de azalır, gelecek Mayıs’a kadar su, arıtma tesisi, kanalizasyon kollektör ve şebeke hatları gibi konular, gündemden inerdi. Şimdi ise, hem arıtma tesislerinin verdiği rahatsızlık dayanılacak boyutları aştığı için ve hem de seçimler yaklaştığı için olsa gerek, vatandaş bu dönemde bile eleştirilerini arttırmayı tercih ediyor.
Söylenenlere de aşikar bir “yetti artık” havası hakim. Arıtma tesisleri ve elbette deniz kirliliği konusu, artık kışın bile ne unutuluyor, ne de unutturuluyor. Sahil bölgelerinin tamamında vatandaşlar bu kirlilik çilesini daha fazla çekmek istemiyorlar. Siyasetçilerin bu realiteyi görmeleri lazım Körfez’de. Yoksa bir kere daha sandıktan çıkma şansları olmayacak. Balıkesir B. Belediyesi’nin “Çıkrıkçı’daki 111 dönüm araziyi istedik yeni arıtma tesisini yapmak için, Edremit Belediyesi Şubat 2022’de vermedi” diyerek sorumluluktan sıyrılma şansı olabilir mi? Başka arazi mi yok Körfez’de? Daha 2018 sonunda sivil toplum kuruluşları tarafından farklı öneriler yapılmıştı. BASKİ teknik kadrosu çok daha isabetli önerilerde bulunabilirbu konuda, sormak çok mu zor?
Arıtma konusunun getirilip de bu “111 dönüme” bağlanması, sadece siyaset gereği yapılan bir manipülasyondur. Bunu Körfez’de yaşayan çocuklar bile anlıyor, seçmen mi fark edemeyecek bu söylemdeki garabeti? “Sen araziyi verseydin, ben de OSB projesinin alt yapısını ve idare binasını bedavadan yapacaktım” demenin ve her iki konuyu da buzdolabına kaldırmanın, halka hizmet anlayışıyla bağdaşan bir yanı var mıydı? İş yapmaya niyeti olan, başkalarını suçlayarak zaman yitirmez. Döner başka alternatifleri değerlendirir.
EDREMİT BELEDİYESİ VE DALYAN’DA VERİLEN İNŞAAT RUHSATLARI…
Edremit Belediyesi ve muhalefet de benzer şekilde davranıyor aslında. Güre’den başlayarak Altınoluk’a kadar olan bölgede arıtma tesisi yok, haliyle kanalizasyon hattı da yok. Fosseptik ve vidanjörle idare ediyor 40 senedir vatandaşlar. Artık bu duruma karşı, “kanalizasyon istiyoruz” deme noktasına geldiler haklı olarak. Bu görev Balıkesir B. Belediyesi’ne ait. Fakat iki dönemdir hiçbir adım atılmadığı için, Edremit Belediye Başkanı burada siyaseten bir fırsat görüyor ve vatandaşın yanında olduğunu söylüyor. Yapılan kitlesel basın açıklamasına destekte bulunuyor. “Onlar yapmıyor” diyor, tepkileri kendi üzerinden alıp başka tarafa uzaklaştırıyor.
Ancak kendisinin henüz hiç bir altyapı çalışması bile bulunmayan Dalyan’da neden inşaat izinleri verdiğini de açıklayamıyor tabii ki. Oradan ne farkı var öteki tarafın? Göreve geldikten sonra, stratejik plan önerileri dışında Büyükşehir’e karşı kamuoyuna açık hiçbir platformda arıtma tesisleri sorununu dile getirmemiş olan Edremit Belediye Başkanı, 31 Mayıs 2022’deki BASKİ Genel Kurul Toplantısı’nda konuşma ihtiyacı duyarak “BASKİ’nin söylediğine göre bir arıtmanın kurulması yanlış hatırlamıyorsam 26 milyon avro demiştiniz. Bu paralar nereden bulunacakta bu arıtma yapılacak. Kamu oyu bizi dinliyorken bunu dile getirmek istiyorum” demişti. Oysa vatandaşın beklentisi bu değil. Konuyu Büyükşehir Meclisi’nde çok daha sık dile getirmesini, mücadele etmesini bekliyor. Başkan, savunma refleksi gösterip, karşı atağa geçmekle yetinmemeli. Sürekli olarak, hatta karşı tarafı bıktıracak ölçüde Edremitlinin hakkını aramalı. Tabii bu konunun bir diğer yönü de muhalefet partisi siyasetçilerinin “Balıkesir’de yerel seçimi kazanınca sorunu beş yıl içinde çözeceğiz” sözünü verebilmeleridir. Bunu da önümüzdeki dönemde göreceğiz.
MARMARA’DA HEDEF İLERİ BİYOLOJİK ARITMA… YA EGE’DE?
BASKİ kendi ifadesiyle “1.237.000 kişi kapasiteli 29 atık su arıtma tesisi ile şehre hizmet veren Büyükşehir, devam eden yatırımların tamamlanmasıyla birlikte tesis sayısını 42’ye, kapasitesini ise 1.888.720’ye çıkaracak” dese bile, sabit nüfusu 1.250.000 olan Balıkesir’in yazın 5.000.000 kişiye evsahipliği yaptığı gerçeğini unutmamak gerekiyor. Üstelik,müsilaj derdiyle boğuşan Marmara tarafındaki yatırımlarda “İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri” hedeflenirken, Ege tarafında bunun adı bile anılmıyor. Bırakın “ileri” olmasını, hiçbir yatırım dahi yok. Edremit’te mevcut Narlı 40.000, Zeytinli 110.000 ve Altınoluk 120.000 kişi kapasiteli arıtma tesisleri, toplamda 270.000 nüfusa hizmet verebilecek durumdayken, yazın 1 milyon kişi için çalışıyorlar. Hesap ortada, durum bu kadar açık ve net. Bu tablodan “kaliteli hizmet” çıkartma imkanı olabilir mi?
“Senin işin, benim işim”, “istedim vermedin, küstüm hiç yapmıyorum” diyerek sergilenen siyaseti, vatandaşlar ibretle izliyor. Vaktiyle de “Dalyan’da senin projen mi iyi, yoksa benim projem mi?” kavgası yapılmıştı benzer biçimde. Bu tarz siyaseti de, bu siyasetçileri de, onların projelerini de toplayıp kenara koymaya hazırlanıyor vatandaş artık. Kışın bile temel sorunları unutma periyodundan çıkmış olmaları halini böyle okumak gerekiyor.