Sayın Örsan K. Öymen 15 Ağustos tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki CHP ve Sosyal Demokrasi başlıklı yazınızı okudum. Size cevap vermenin gerekli olduğuna karar verdim.
Yazınızın birinci paragrafında yer alan ve Altıok’la sembolleşen altı ilkenin sıralanışını yanlış yazmışsınız. Sıralama sizin yazdığınız gibi değildir. Doğru sıralama şöyledir:
Cumhuriyetçilik-Milliyetçilik-Halkçılık-Devletçilik-Laiklik-Devrimcilik.
Bu ilkelerin sosyal demokrasinin ve sosyalizmin gelişmesine zemin hazırladığını belirtiyorsunuz. Bu yaklaşım külliyen yanlıştır. Kemalizm’in sosyal demokrasi ve sosyalizmin ön basamağı olduğu yaklaşımı doğru değildir. Kemalizm özgün bir ideolojidir. Mustafa Kemal başka dünya görüşlerinden de faydalanmış ama başka dünya görüşleri için ön hazırlık yapmamıştır. Bu yaklaşımını da “Biz bize benzeriz” sözleriyle belirtmiştir.
Atatürk zamanında hocam Mete Tunçay’ın kitabında da belirttiği gibi Sosyal Demokrat Fırka (Parti) vardır. Bu parti ile bilgiler Mete Tunçay’ın kitabında bulunuyor. Biz de bu partinin 13 Mayıs 1925 tarihinde kapatıldığını bulduk. Bu kapatma kararıyla ilgili araştırma yazısı yazdık ve Toplumsal Tarih Dergisi’nde yayınladık. Bu Sosyal Demokrat Hareketi inceleyiniz. Görmezden gelmeyiniz. Görmezden gelirseniz bilimsel yaklaşımdan uzaklaşırsınız.
Atatürk kendini sosyal demokrat, sosyalist, Marksist, liberal, militarist olarak görmemiştir, tanımlamamıştır. Atatürk kendini Kemalist olarak görmüştür. 1935 Kurultayı’nda altı ilke Kemalizm’in Prensipleri olarak geçer. Altı ilkenin oluşturduğu kurultay ise 1931 Mayıs kurultayıdır. Altıoklu bayraklar ise 1933 yılı Ekim ayı sonunda CHP Genel Merkezi ve Ankara Halkevi önünde görülür.
Altıoklu amblemi kim çizmiştir?
Amblemin Tonguç’un resim-iş atölyesinde çizildiğine dair bilgiler vardır. Ama Tonguç bu amblemi, bu kompozisyonu kendi kafasına göre mi çizmiştir?
CHP’nin Halkçılık ve Devletçilik ilkelerini güçlü olarak uygulaması sosyal demokrasi değil Kemalizm’dir.
Sayın Öymen!
Altı ilke bir bütündür. Çıkış yeri Misak-ı Milli ve Milli Siyasettir. Halkçılık ve Devletçilik ilkeleri, diğer dört ilke olmadan uygulanmaz. Milli siyaset ve Misak-ı Milli olmadan uygulanamaz.
Misak-ı Milli’nin ve Milli Siyasetin sosyal demokrasideki yeri nedir? Milliyetçi olmadan, Misak-ı Milli’ci olmayan sosyal demokrasinin bu yaklaşımlarla ne ilgisi var. Zorlama ve hayali yaklaşımlarla bu konuyu sürdürmeniz mümkün değildir. Devam edeceğiz.