“NASIL PASTÖR OLDUM?”

Mesut Çiftçi Balıkesir Kurtuluş Müjdesi Kilisesi Derneği Pastörü. Nasıl Hristiyan ve Pastör olduğunu açık yüreklilikle anlattı. Yakınlardan ne gibi tepkiler aldığını, eşinin ve çocuklarının da sonradan kendine katıldığını belirtti. Hristiyanlıkla ilgili kulaktan duyma şeylerin yanlış aktarıldığını, insanlara Hristiyanlığın yanlış tanıtıldığını söyledi. Balıkesir’de Kiliselerine 50’den fazla üyenin geldiğini, büyük çoğunluğunun Türk olduğunu, Hristiyan Türklerin hiçbir zaman, ayrımcılık yapmadığını, toplumun kafasını karıştırmak gibi bir düşüncelerinin olmadığını, Türkiye’nin geleceği için her türlü fedakarlıkları yapacaklarını açıkladı. Türk olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Çiftçi, Noel ile yılbaşının karıştırılmaması gerektiğini vurguladı ve Hristiyanlıkla ilgili, Kurtuluş Müjdesi Kilisesi ile ilgili bilgiler verdi.

 

 

 

Bize kendinizi kısaca anlatır mısınız?

Adım Mesut Çiftçi. Balıkesir’de doğup büyüdüm. İlk, orta ve lise öğrenimini Balıkesir’de tamamladım. Edirne’de Üniversite öğrenimi gördüm. Daha sonra çeşitli okullarda okudum. İzmir’de Devlet Demiryolları’nda çalışırken, kamudan ayrılıp özel sektöre geçtim ve emekli oldum. Evliyim, iki kızım var.

 

 

Nasıl İsevi oldunuz?

Elli beş yaşındayım, kırk yaşımdayken bir ayetle ilgili internette araştırma yapıyordum. Bu esnada ‘Hristiyan Türk’ diye bir sayfa gördüm. Önce çok yadırgadım, tüylerim diken diken oldu. Hristiyan Türk mü olur diye düşündüm. Yanımdaki arkadaş merak etmiş, sayfaya girmemi istedi. Sayfaya girdim. ‘Tanrı Sevgidir’ diye bir ayet var. Birinci Yuhanna İncil’inde açılış sayfasına Tanrı sevgidir diye yazmışlar. Ben tanrı sevgidir cümlesini görünce sanki yüreğime sıcak bir şey aktı. Oradaki soru ve yanıtları okumaya başladım. Bize şimdiye kadar Hristiyanlıkla ilgili kulaktan duyma şeylerle öğretilenlerin, doğru olmadığını, yanlış olduğunu anladım. Daha sonraları yalnız kaldığımda, o forum sitesine sık sık girip Hristiyanlıkla ilgili şeyler okudum. Sonra bir İncil edinip okumaya başladım. Ben Kuran-ı Kerim’i bilen insanım. Müslümanlığı iyi bilip yaşayan bir insandım. Bu nedenle konuları karşılaştırıp okumaya devam ettim. Uzun bir araştırma döneminden sonra gerçeğin İncil’de yazanlar olduğunu kabul ettim ve Hristiyan inancını benimsedim, Hristiyan gibi yaşamaya başladım.

 

 

Hristiyan inancını kabul ettiniz. Hristiyan olurken vaftiz edildiniz mi? Ailenizde sizden başka İsevi var mı?

Bu uzun bir süreç oldu. Evlendiğimizde, ben eşimin türbana girmesini istiyordum. Eşim devlet memuruydu, onun çalışmasını da istemiyordum ve bunları kabul ettirdim. Eşim İslam’ı tam anlamıyla yaşamıyordu fakat son yıllarda namaza başlamıştı. Ben de tam tersine evde İncil okurken eşim ve çocuklarım İsevi olduğumu bilmiyordu. 2 yıl boyunca eşim ve çocuklarıma söylemedim. Söylersem eşimin beni boşayacağına inanıyordum. Vaftiz olmadan bir gün önce her şeyi açıkça anlattım. Tepki bekliyordum ama olmadı. Eşim açıkça destek verdi. İnancımı dilediğim gibi yaşayabileceğimi söyledi. Ben onlara neden Hristiyan olduğumu anlattım. Kısa bir zaman sonra, eşim ve çocuklarım da İncil okumaya başladı, onlarda Hristiyanlığı seçti,  onlar da vaftiz edildi. Hristiyan bir aile hayatı sürdürmeye başladık. Nüfus Dairesi’ne gidip, Hristiyan olduğumuzu kayıt altına aldırdık.

 

 

Tepkilerden korkmadınız mı? Siz hangi kilisede tapınmaya başladınız?

Hayır. Korkmadık, çekinmedik, inancımızı açıkça belirtmekten kaçınmadık. Ben Kurtuluş Müjdesi Kilisesi Derneği’nde başladım Eşim ve çocuklarım da bu kiliseye gelip gidiyor. Bu kilise 2013 yılında hizmete girdi.

İslamiyet’te din adamlarına müftü, imam, müezzin deniyor. Siz Rahip misiniz, Papaz mısınız size ne diyorlar?

Ben okumayı seven bir insanım. Hristiyan dini konusunda da çok kitap okuyordum. Kendimi geliştirmek, inancımı daha iyi bilmek için 6 yıllık bir Hristiyan ilahiyatı eğitimi aldım. Tabi bu din adamı olmak için değildi. Çünkü Türkiye’de başka dinlere ait eğitim kurumu açmak yasak. Uzaktan, yüz yüze ilahiyat eğitim aldım. Şu anda yine internet aracılığı ile 3 yıllık bir eğitime devam ediyorum. İncil konusunda da Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir okulda yüksek lisans yapıyorum. Balıkesir’deki dini liderimiz taşınınca ben seçildim. Biz Protestanlarda gönüllü hizmet vardır. Balıkesir’deki kuruluşumuz Protestan inancına sahip ve her hangi bir yere bağlı değil. Bizim kiliselerimiz bağımsız, tanrının ve İsa Mesih’in sözüne bağlı bir ibadet şekli ya da kilise düzenimiz var.

 

 

Siz papaz mısınız?

Protestan din adamlarına Pastör denir. Pastör çoban anlamına gelir. Tanrı insanları tehlikelere karşı kuzu gibi, savunmasız, korumaya muhtaç olarak yaratmıştır. Bu sadece fizik olarak değil ruhen de böyledir. Pastör İbranice kökenlidir Çoban anlamına gelir. Yani tanrının otlağında onun kuzularını onlatan, koruyan, kayıran gibi düşünün. Bizde çoban bazı anlamlarda hakaret gibi algılanır. Protestanlıkta tam tersidir. Protestanlıkta ruhban sınıfı yoktur. Ast üst yoktur. Pastörlerin kilise üyelerinden bir farkı yoktur. Pastör sadece tanrı sözünü onlara öğreten, Hristiyanlık yaşamında onlara yol gösteren günaha karşı uyaran kişidir. Pastör olmak demek oranın sahibi gibi, amiri gibi anlamına da gelmez. Hristiyanlık konusunda olgun imanlılarla birlikte kararlar alırız. Pastörlük daha çok hizmet vermeyi, daha çok alçalmayı telkin eder. İsa Mesih, “Ben hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye geldim” der. Hristiyanların rol modeli İsa Mesih’tir. İse 2 bin yıl önce bu dünyaya geldi, 33 yıl yaşadı, yaşamının son 3 yılında insanlara hizmet etti. 33 yaşındayken çarmıha gerildi, öldü ve 3 gün sonra dirildi. 9 Nisan’da biz onun diriliş bayramını kutladık. İsa Mesih’i kurtarıcı olarak kabul eden, İsa Mesih’in üçüncü gün dirildiğine tekrar dünyaya geleceğine inanan herkes kurtulmuştur, Hristiyandır. Biz insanlara Pastör olarak hizmet ettirmiyoruz, hizmet ediyoruz.

 

 

İslamiyet’te Müslüman olmayanlara kafir, kefere deniyor, Hristiyanlıkta bu var mı, Siz de Hristiyan olmayanlara ne deniyor?

Tanrı ruhtur öncelikle bunu belirtmek isterim. Biz de bir tanrıya inanıyoruz. Bize pek çok ithamlar ediliyor. Hristiyanlar 3 Allah’a inanıyor diyorlar, onlar sapık diyorlar. Biz tek tanrıya inanıyoruz. Tanrı tektir, Allah tektir, Rab tektir, tek bir yaratıcı vardır ve o bir ruhtur. Tevrat’ta yaratılış birinci bölüm 26’ıncı ayette, “Kendi suretimizde insan yarattım” 27 ayette yer yüzüne egemen olsun diyor. Tanrı bizi kendi benzerinde yarattı. Tabi ki fiziksel anlamda değil ruhsal anlamda. Yani bize kendi ruhunu verdi. O zaman tanrının özü sevgidir. Tanrının yaratma amacı sonsuza kadar birlikte olmak. Müslüman kardeşlerimizin inancına göre Adem ile Havva’nın yaratılışı cennettedir. Adem ile Havva günah işlemeden önce ölümsüzdü. İslam kardeşlerimize sorduğumuzda insanlar imtihan için bu dünyadadır diyorlar. Allah insanı imtihan olmak için yaratmadı, beraber olmak için yarattı. Ancak Yemeyin dediği meyvenin yenmesi ile her şey başladı. İnsan tanrının kutsallığından ayrıldı. Bu günahın sonucu insan ölümlü oldu. Adem ile Havva’dan olan Habil ile Kahin, Müslümanlar ona Kabil der. Onlarda dahil insanlar kutsallıktan ayrıldı.

 

 

Tanrı, Adem ile Havva günah işlediğinde kurtuluş tasarısını başlattı. Aden Bahçesi’nde tanrı Adem ile konuştu, Havva ile konuştu ve yılana söyledi. “Senin soyun ile kadının soyunu birbirine düşman edeceğim. Kadının soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın. İşte o sırada tanrı kurtuluşu da başlattı. İnsanlar ölmesin diye, insanlar acı çekmesin diye, İnsanları kurtarsın diye. Tam da burada köşe taşları var. Örnek vermek gerekirse, Nuh var, Nuh’un oğlu Sam var, Ham var, Yafet var, İbrahim var, Yakup var, Yusuf var, Musa var, pek çok peygamber var. Tanrı binlerce yıl boyunca, binlerce nesil, yüzlerce peygamber aracılığı ile yeryüzünü, insanları hazırlamış 2 bin yıl önceye kadar. O sürece biz yasa dönemi diyoruz. Allah çeşitli kitaplar gönderdi. Bunlarla insanlığı ve yeryüzünü hazırladı. Allah’ın sözü, Yuhanna İncil’i birinci bölüm birinci ayette, başlangıçta söz vardı. Söz tanrı ile birlikteydi. Söz insan oldu aramıza geldi. Bakire Meryem’de, onun rahminde, tanrının kelamı, tanrının sözü vücut buldu. Osmanlı tabiriyle, Kelamullah yani İsa Mesih derler. İsa geldi ve bütün insanların günahları için öldü. Havva’nın hak ettiği o suçun bedelini ödedi ve biz tanrı ile barıştık. Bunu kabul eden tanrıyla barışmış oluyor. Kutsal kitap, günahın bedelinin ölüm olduğunu söylüyor.

Havva, günah işledi ama orada bir şey daha oldu. Kurban geleneği orada başladı. Pek çok din adamı kurbanın İbrahim peygamber ile başladığını söyler. Tanrı Kurbanı insanlara bahşetti. Hayvan kurban etti ve derilerinden giyinmeyi öğretti. Daha sonra kurbanı Nuh Peygamber’de görüyoruz. Canlıları taşıyan gemi karaya oturduğunda Nuh kurban sundu.

 

Size bu sevdadan vazgeçin diyen oldu mu?

Benim daha önceki yaşam tarzımı bilenler, çok büyük hata yaptığımı, cehenneme gitmemi istemediklerini söylediler. Ben de onlara şu soruyu yönelttim. “Sen Müslüman olarak kesin cennete gidecek misin?” Bana verilen yanıtların çoğu, “Orasını Allah bilir” O zaman ben onlara, kesin nereye gideceğini bilmiyorsan benim cehenneme gideceğimden nasıl emin olabilirsin diyorum. Hiçbir şey söyleyemiyorlar. Tevrat’ta diyor ki, “Ben yağmurumu, güneşimi, iyilerin ve kötülerin üzerine yağdırırım” diyor. Tanrı herkesi seviyor, herkesi bereketlendiriyor. Kurtuluş tanrı ile insanın arasındadır. Bir kişi İsa Mesih’i kurtarıcı kabul ederse, yüzde yüz kurtulacağını söylerim ama siz mahvolursunuz, yanarsınız diyemem. Afrika’da hiçbir din kitabıyla karşılaşmamış hiç eğitim almamış bir kişi nasıl kurtulacak derseniz, ne yanıt verirsiniz. Tanrı onları yaratırken, vicdan vermiş. Ve o vicdanına göre yargılayacak.

 

 

Kutsal kitabınızda Zebur, Tevrat ve İncil yer alıyor. Müslümanlar, Kuran ile birlikte, tanrıdan gelen diğer 3 kitabı kutsal sayarken, siz neden Kuran’ı kutsal saymıyorsunuz?

Kuran aralarında olamaz. Çünkü kutsal kitapta yer alanlar Kuran’dan önce. İsa Mesih’ten önce 39 tane kitap geldi. Müslümanlık, Hristiyanlıktan uzun yıllar sonra geldiği söyleniyor. Biz buna inanmıyoruz ama inananlara da büyük saygı duyuyoruz. Müslümanlıktaki pek çok şey daha önceki kutsal kitaplarda da var. Gusül abdesti, ezan, sünnet, kurban, bunlar Tevrat’ta da var. Hristiyanlar Hazreti Muhammed’in son peygamber olduğuna inanmıyorlar. Tevrat ile Kuran’da çok benzerlikler var ama tutarsızlıklar da var. İbrahim Peygamber’in ateşe atılması, odunların balık olması gibi bazı şeyler Tevrat’ta yok. Fakat Lut ile ilgili ve buna benzer şeyler var.

 

Siz Kurtuluş Kilisesi’nde ibadete başladığınızda 5-6 kişi var diyordunuz, şu anda kaç kişi bu kilisenin üyesi?

Ben Bu kiliseye geldiğimde 6-7 kişiydik. Benim Pastörlük yaptığım dönemde bu sayı arttı. 50’den fazla kişi buraya geliyor. İsa’nın dirilişi nedeniyle yaptığımız kutlamada 130 kişiydik. Noel’de ise 200’den fazla kişiyle kutlama yaptık.

 

Şarap ya da alkollü içecekler İslamiyet’te haram. Hristiyanlıkta şarap kutsal mıdır?

Kutsal kitapta şöyle bir şey var. Her şey iyidir ama faydalı değildir. Muz çok faydalıdır fakat oturup 3 kilo muz yersek bize zararı dokunur. Hristiyanlıkta sarhoş olmak yasak. İnsanlar sarhoş olmamak kaydıyla içki içebilir. Ben Pastör olarak içki içilmemesini tavsiye ediyorum, asla haramdır demiyorum. Böyle bir şey yok.

 

Bazı söylentiler var. Buraya gelenlere para veriliyor, yurt dışına gönderiliyor, ödüllendiriliyor, bu söylenenler gerçek mi?

Saçma sapan olaylara tanık oluyoruz. Dün birisi geldi. 2 kilo toprak istedi. Kendini din adamı olarak tanıtan diyelim, ya da iddia eden biri diyelim, bir şahsı gönderiyor, kilise bahçesinden toprak getirmesini istiyor. Nedenini sorduğumda, papaz büyüsünü bozmak için yanıtını aldım. Ben gelen şahsa, böyle öykülere asla inanılmaması gerektiğini, böyle istekte bulunanların şarlatan olduğunu söyledim. Tüm vatandaşlara sesleniyorum. Eğer sizde papaz büyüsü var diyen oluyorsa, kesinlikle inanmayın. Birisi size cinleri kovmak için kiliseden şunu almak gerekir diyorsa, papaz bunu bozar diyorsa, asla ve asla inanmayın. Beni yanlış anlamayın, bir gazetede buraya gelenlere para verildiği, yurt dışına gönderildiği haberi çıktı. O zaman kapımızı çalanlar çok oldu. Buraya gelenlerin büyük çoğunluğu, toplumda kabul görmeyen insanlar, zor durumda kalan insanlar oldu. Bu söylediklerim 7-8 yıl önce oldu. Artık insanlar bizi tanımaya başladı. Komşum bir gün bana şunu söyledi, kendisine gelen meraklı bir şahıs, bizim kilise olarak para dağıtıp dağıtmadığımızı sormuş. Komşum da o şahsa, benim gelip ondan borç para istediğimi söylemiş. Gerçekten böyle bir ihtiyaç hasıl olduğunda borç istemiştim.

 

 

 

Sonradan Hristiyan olanlardan, “İyi ki ben bu yolu seçmişim” diyenler oldu mu? Siz Hristiyanlığı cennete gitmek için mi seçtiniz?

Önce ben söylüyorum. Bazen eşim ve ben oturup konuşuyoruz. Keşke 15-16 yaşlarında bu yola girseymişiz diyoruz. Hiçbir inanca saygısızlık etmiyorum ama ben daha önceki 40 yıllık yaşamımın boş geçtiğini düşünüyorum. İsevilik aslında şudur. İsa Mesih bizim günahlarımız için öldü, üçüncü gün dirildi, ikinci kez yeryüzüne gelecek. İşte buna inanan herkes kurtulmuştur. Kurtuluş, lütufla, karşılıksız, kurtulmak için, cennete gitmek için çaba gösteremezsin, göstersen de gidemezsin. Tanrının karşılıksız bir armağanıdır cennet. Tanrı bizi seviyor. İyilik yapacağız, yalan söylemeyeceğiz, zina yapmayacağız, kötü düşünmeyeceğiz, ama bunları tanrının çocukları olduğumuz için yapmamız gerekiyor, karşılıksız yapmamız gerekiyor. İyilik yapıyorsanız, bir sevap kazanayım, artı kazanayım diye yapmamak lazım. Hani iyilik yapayım, melekler bir artı yazsın kenara kıyamet gününde, terazi mizan kurulduğunda, artılar çok olsun cennete gireyim diye değil. Ben iyiliği de, ibadeti de cennete gideyim diye değil, tanrının çocuğu olduğum için yapıyorum.

 

Baba, oğul. Kutsal ruh. Bunların anlamı nedir, İsa tanrının oğlu mu?

İsa’nın oğulluk kavramı bir benzetmedir. Nasıl Hazreti Ali Allah’ın kılıcı, nasıl Hazreti Osman Allah’ın Aslanı ise İsa’da o şekilde, yani fiziki olarak  Allah’ın oğlu değildir. Biz hepimiz tanrının çocuklarıyız. Tanrı bize eşsiz muhteşem sevgisini gösterirken, “Ben yeryüzündeki babanızdan daha fazlasını size verecek güçte, yetkin kamil bir babayım” diyor.

 

Güzel bir binada hizmet veriyorsunuz. Buranın giderlerini kim nasıl karşılıyor. Avrupa ülkelerinden para geliyor mu size?

Biz kendi giderlerimizi masraflarımızı noter onaylı defterimize yazıyoruz. Kasa defterimiz açılıştan beri duruyor. Her hafta bağış olur biz buna sunu diyoruz. Ondalık dediğimiz şey var. Yani zekat gibi bir şey. Bu paralar deftere yazılır. Örneğin elektrik parası, su parası gider olarak kaydedilir. Yasa gereği gelir gider evrakları 5 yılda bir atılır fakat. Kilise kurulduğundan beri bu evraklar duruyor.

 

Her hafta ayin yapıyor musunuz?

İnsanlar ayin yapıyor diyorlar ama biz tapınma diyoruz. Dua zamanı diyoruz. Buraya kilise diyoruz ama burası bir dernek binası kilise değil. Kilise olarak açılış yapamıyorsunuz, faaliyet gösteremiyorsunuz. Yasalar izin vermiyor.

 

Tapınma mı yoksa ibadet mi demeliyim bilmiyorum ama  hangi dilde yapılıyor?

Burada her şey Türkçe. Kilisenin temeli Türk Hristiyanlardan oluşuyor. Özellikle söylemek istiyorum; bizler, her gün ülkemiz için, devletimiz için, askerimiz, polisimiz için, her zaman dua ediyoruz. Ülkemizi bayrağımızı çok seviyoruz. Türk olmakla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla, gurur duyuyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik ilkesi gereği. Din işleri ile devlet işleri ayrı. Türk olmak başka, inanç başka. Biz Gagavuz Türkleri gibi Türk Hristiyanlarız. Ben oraya gittim. Bizim gibi Türkçe konuşuyorlar. Futbol kulüplerinin amblemi bile bozkurt. Bizler ülkemiz için tehdit değiliz. Ülkemizi vatanımızı pek çok insandan daha fazla seviyoruz. Gerekirse seve seve canımızı da veririz.

 

Müslümanların, Ramazan gibi, Kurban gibi dini bayramları var. Sizin dini bayramınız var mı?

24 Aralık Noel yani İsa’nın doğum günü. Bir de diriliş günü bayramı var. İnsanlar Noel ile yılbaşını karıştırıyorlar. Bizim asla ve katiyen yılbaşı ile dini bir bağlantımız yok. Bizim bayramımız İsa Mesih’in doğumunu andığımız gün 24 ve 25 Aralık’tır. Yılbaşı bir kutlama günüdür Hristiyanlıkla ilgisi yoktur. İnsanlar yeni bir yıla girmeyi kutluyorlar. Noel Baba’da Antalya Demreli bir din adamıdır. Çocukları çok sever, batılı onu farklı bir şekilde tanıtmış. Bacadan girip hediyeler vermesi, batılılar onu abartmışlar.

 

Sizin cübbe gibi özel bir giysiniz var mı?

Biz şekilci değiliz. Allah şöyle diyor; “İnsan dış görünüşe bakar. Bense yüreğine bakarım” Önemli olan yürektir, vicdandır. Katolik ve Ortodokslar şekilcidir. Kilisede mum yakmak, çam ağacı, heykel, resim koymak, bunların hepsi Hristiyanlığa sonradan geldi. Protestanlık bunları reddediyor.

 

Nasıl vaftiz oluyorsunuz. Filmlerde görüyoruz çocukları vaftiz ederlerken. Nasıl yapılıyor?

Protestanlıkta çocuk vaftizi yok. Çocuğun vaftiz olması için yetişkin olması, ergen olması gerekir. Çocuk vaftizini Katolikler yapıyor. Özel bir kıyafetle bele kadar gelecek su dolu bir havuza giriliyor. Bu tören topluluğun önünde yapılıyor. Vaftiz yapılacak kişinin yanında yardımcı da bulunuyor. Pastör baba oğul ve kutsal ruh adına vaftiz ediyorum diyor ve tören tamamlanıyor. Vaftiz kurtuluş değil. Allah insanı kendi sevgisinden yarattı. Kendi isteği ile günah işledi. Biz de bundan dolayı günahlıyız. İsa benim için öldü, benim için dirildi ikinci kez yeryüzüne gelecek. Eski hayatıma tövbe ediyorum diye içtenlikle ve yürekten söylerseniz  kurtulursunuz. Siz vaftiz olmadan ölseniz bile cennete gideceksiniz. Vaftizden önce de vaftiz olacak kişiye 15 ders veriliyor.

 

 

 

Exit mobile version