BANDIRMA’nın Misakça köyü sakinleri bir süredir tedirgin.
Köy, Marmara Denizi’nin en güzel sahillerinden birinde kurulu.
Adını hep duyarız, gitmek kısmet olmadı bunca zaman.
CHP’nin geçen dönemki Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın köyü.
En yakın zamanda gidip o güzelliği görmek istiyoruz.
***
NEDEN güzel?
Denizin kenarında, daha ne olsun.
Az ilerisi koskocaman sulak alan. Lagünleri, dereleri, sazlıkları, flamingolarıyla doğal bir güzellik yani.
Bugüne kadar o doğallığı korumayı başarmış köylü.
Bundan sonra, “arkamda hükümet var, ben devletim” diyen adamların kabarık iştahlarından koruyabilirler mi?
***
AYLARDIR Zeytinli’nin Dalyan Sazlığı’nı yazıyoruz.
Balıkesir’in çok bilinen sulak alanlarından bir tanesi.
Bir yanına organize sanayi bölgesi yapıyorlar.. Bir yanına molozu hafriyatı dolduruyorlar.
Bir yanında arsa ve villa satmanın derdinde olanlar var.. Bir yanında arazisinin değerleneceği için havalara uçanlar falan.
Beri yanda Hazine’den şartlı alınan üç yüz bilmem kaç dönüm yeri konut – ticaret – turizm alanına dönüştürüp parsel parsel satmanın derdine düşenler var.
Şimdi de “Hazine’nin verdiği süre doluyor, biz değerlendiremeyeceğiz, TOKİ’ye havale edelim” diyorlarmış. Böyle bir duyum aldık.
Yani, Dalyan Sazlığı’nın akıbetiyle meşgulken..
Bir de Misakça Sazlığı çıktı karşımıza.
***
AMAN haa; sakın boş yer bırakmayın memlekette. Gözünüze kestirdiğiniz her yeri betona bulayın. Sulak alanmış, doğal yaşammış, pek çok canlı türü buralardan besleniyormuş.. Hiç aldırmayın.
***
ADAM gelmiş, Misakça’nın sulak alanında karides çiftliği kuracak.
E Diyanet açıkladı ya, karides, midye falan haram!..
Müslüman mahallesinde salyangoz durumları gibi…
Yok yok, biz işin o tarafında değiliz. Karides de yeriz, midye de, ahtapot da.. Denizden ne çıkarsa yeriz… Müsilaj hariç!
Biz mevzunun ‘kirlilik’ tarafındayız.
O bakir sulak alanın ilelebet bakir kalması tarafındayız.
***
BİZDEKİ haberden sonra köyden aradılar.
Sabah sabah sondaj makinası getirip köyün meydanına bırakmışlar.
Sormuş vatandaş: “Ne yapacaksınız bununla?”
Zemin etüdü yapacaklarmış.
Neyin zemin etüdü?
Fabrikanın!
Misakça sulak alanında tekstil hammaddesi üretecek fabrika kurmak istiyormuş bir sanayici.
Onun adına gelen teknik ekip, arazinin etüdünü yapacak, plan proje ona göre hazırlanacak.
Köylüler tepki gösterince geri gitmişler.
Birkaç saat sonra patron gelmiş.
“Ben devletim, arkam kuvvetli, buraya trilyonlarca liralık yatırım yapacağım, niye karşı çıkıyorsunuz” muhabbeti.
Arazinin tapusu yok, elinde ÇED raporu yok, izin yok, belge yok, onay yok…
Cebinde paran varsa, arkan sağlamsa.. Her yer senin!
Bu kadar basit mi?
..ve bu memleket bu denli sahipsiz mi?
***
BANDIRMA bölgesini kimya ve metal sanayi ile kuşatıp Marmara kıyısında yeni bir vahşi sanayi şehri oluşturmanın planını programını yapıyorlar yıllardır.
Sonra, “Marmara Denizi’ni müsilajdan, kirlilikten, çöpten, pislikten nasıl temizleriz” diye göstermelik komisyonlar kurup güya ‘çevreye, doğaya, canlıya çok duyarlı’ gibi görünüyorlar!
***
BAŞTAbu memleketin milletvekilleri.. Valiliği, Büyükşehir’i.. Kaymakamlıkları, resmi kurumları falan.
Haberlisiniz ya da değilsiniz bilmiyoruz.
Bu mevzu çok konuşulacak, bilesiniz.
Misakça’da ne oluyor, kimin ne planı var, sulak alanda ne yapmak istiyorlar, kim izin veriyor, köylü ne diyor, bölge insanı ne konuşuyor.. Bir inceleyin.. Bir sorun, soruşturun, gidip görün.
O güzelim bölgeyi fabrikalara, çiftliklere teslim etmeyin.
