BALIKESİR için ‘öğrenci şehri’ diyebilir miyiz?
‘Öğrenci şehri’ tabirini, üniversiteler ve üniversite öğrencilerinin sayısına göre kullanırız.
İlk, orta ve liseleri dahil edersek, nüfusun üçte biri zaten öğrenci.
Üniversite açısından bakarsak..
Elli bini aşmış öğrenci sayısı.
Biri il merkezinde, diğeri Bandırma’da iki üniversiteye sahibiz.
Balıkesir’de faal durumda 12 KYK Yurdu varmış. 4 bin 458’i kız, 3 bin 121’i erkek olmak üzere 7 bin 579 öğrenci barınıyormuş.
Balıkesir Üniversitesi Kampüsü’nde 3 bin kişilik yeni bir yurt inşa ediliyor.
Önümüzdeki yıl hizmete girecek. Yeni yapılacaklarla birlikte gelecek yıl 10 binden fazla öğrenci KYK yurtlarında barınabilecekmiş.
Yani, tüm öğrencileri KYK yurtlarında barındırabilmek olanaksız.
O zaman özel yurt işletmeleri devreye giriyor.
Vakıfların, derneklerin, tarikat ve cemaatlerin yurtları da bolca.
Tarikat ve cemaat yurtlarını tercih ediyorsan, onların işletme sistemine uyumlu olman lazım.
“Yurda alırız ama…”
Aması.. Tarikatın veya cemaatin toplantılarına, söyleşilerine, ibadetlerine, her şeylerine dahil olacaksın!
Bu durum karşı taraf için de geçerli.
***
YURT tercihi, ailelerin ekonomik durumuyla ilgili. Başka bir şehirde en az dört yıl okuyacak çocuğunun barınma sorununu en ekonomik açıdan karşılamak zorundalar.
Ev kiralasa.. Her ay kira ödeyecek.
Market Pazar parası gönderecek. Elektrik, su, yakacak…
Eh, bu çocuk parasız mı dolaşacak? Arkadaşlarıyla bir kafeye gidip çay kahve içmeyecek mi?
Bugünün koşullarında nereden baksak beş – altı bin liralık bir maliyet.
Daha dünyanın parasını ödeyecekleri ders kitapları..
Üst baş işleri de var tabi. Çocuk kışın tişörtle mi gezecek? Bot lazım, kazak lazım, pantolon lazım, kaban lazım.
KYK’ya verirsen, barınması, yemesi, içmesi neredeyse bu maliyetin üçte birine tekabül ediyor.
Hoş; ilk senenin sonunda hemen hepsi şekil yapmaya başlıyorlar.
“Yurtta yaşanmaz; iki üç arkadaş eve çıkalım, daha özgür oluruz…”
Bittabi, iki üç arkadaş ev kiralarsan, barınma maliyeti de azalıyor.
***
BİR DE ‘fırsatçı’ dediğimiz ev sahipleri var.
Normal vatandaşa bin – bin beş yüze vereceği evi öğrenciye iki katına gazlamanın derdinde.
Ama birader bu öğrenci milleti de normal aile gibi olmuyor ki.
Bir kere evi çok hoyrat kullanıyorlar. Gelenleri gidenleri bitmiyor.
Dairenin orasına burasına zarar veriyorlar.
Gürültü yapıyorlar. Komşuları rahatsız ediyorlar.
Fırsatçılığın yarısı, yıpranma maliyetidir yani!..
***
YILLAAAR yıllar 26 Evler’de, daha sonra sattığımız daireyi iki öğrenciye kiraya vermiştik.
Çocuklar Ege’nin güney taraflarından okumaya gelmişler.
Babalarıyla sözleşme imzaladık, makul bir rakam üzerinden anlaştık.
Konu komşudan yana sıkıntı yok ama.. Çocuklar çok pasaklı.
İlk iş, saten boyalı duvarlara toz boya sürmek oldu!
O zamanın parasıyla yüklü bir tadilat masrafı yapmıştık eve.
Ulen saten boyanın üstüne toz boya sürülür mü?
Hem de yeşilin en çiğinden…
Sineye çektik.
Birgün suları açık bırakıp memleketlerine gitmişler. Komşular arayıp haber veriyor; sizin evden sular taşıyor diye.
Şimdiki gibi iletişim kolay değil o zamanlar. Ulaşamıyoruz elemanlara.
Çilingir çağırdık, kapıyı açtırdık; suları kapattık.
Üstüne bir de evi temizledik!
Bir zaman sonra bu kez binada lağım taştı. Çocuklar yine yok.
Hem tamirat, hem temizlik bize kaldı.
Yani, ev sahiplerine fırsatçı diyoruz ama.. Bir de bu açıdan bakmak lazım.
***
ULAŞIM masrafına ne demeli?
İki – üç lirayı denkleştiremeyip otobüse minibüse binemeyen öğrenciler de yaşıyor bu şehirde.
Yurtta kalıyor, kampüse otobüsle minibüsle gidiyor.
Hani, gaziler otobüs kartını makinaya okuttuğunda “vatan size minnettar” anonsu duyuluyor ya otobüste.
Bu öğrenciler de kartlarını okutunca “siz adam gibi okuyun, ulaşımı dert etmeyin” ya da “bu da size kıyağımız olsun” şeklinde bir anons duyuluverse meselâ…
***
MUHALEFET yurt sorununu dillendirince.. İktidar cephesi anında harekete geçti.
Yurt yetersizliğine dikkat çekilmeseydi.. Valilikler, belediyeler barınma sorununu çözemeyen öğrenciler için açık kapı birimleri, geçici konaklama alanları falan oluşturulmayacaktı. İktidar kanadı, “şu kadar yurt yaptık, bu kadar yatak kapasitesi oluşturduk” faslında, şehir şehir, sayı sayı, nerede ne yapıldığını listelemeyecek, “yurt krizi” açıklamalarına cevap falan vermeyecekti.
Bu ülkede gündemi iktidar belirliyor.
Daha doğrusu belirliyordu.
Şimdi muhalefet yapıyor o işi.
Gündemi muhalefet belirliyorsa, iktidar için tehlike çanları çalmaya başlamış demektir.
***
İŞTE meselâ, AK Parti Balıkesir İl Başkanı Ekrem Başaran upuzun bir açıklamayla yurt sorunu olmadığına işaret ediyor.
Şöyle diyor:
“Devam eden yatırımlarımız bittiğinde yurtlarda barınacak öğrenci kapasitesi on bin sekiz yüz yirmi dokuza çıkacak. 2002 yılında Balıkesir’de öğrenci barınma kapasitesi bin 307 idi. On dokuz yılda AK Parti Balıkesir’de bu sayıyı altı kat arttırdı, önümüzdeki yıl dokuz katına çıkacak. Her zaman söylediğimiz gibi, yaparsa AK Parti yapar. Birileri boş ve yalanla halkı kandırmaya çalışsa da, milletimiz on dokuz yıl öncesini de bugünü de çok iyi biliyor. Milletimizle beraber 2023, 2053, 2071 hedeflerine emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Güçlü Türkiye yolunda durmak yok yola devam…”
Hey maşallah İl Başkanı’na.
Bir de mehter tutup Estergon Kalesi’ni çaldıraydınız!
Tabi elli bini aşan öğrenci sayısına karşılık, on bin küsurluk kapasite hedefi, öğrencilerin barınma sorununun çözümü yolunda ‘durmak yok yola devam’ havası estirmiyor!