İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinden dolayı iki yıldan beri yapılamayan EMİTT fuarını öyle özlemişiz ki, torbasına zeytin ve zeytin fidanlarını koyan, eline zeytinyağının şişesini alan belediyelerimiz, coğrafi işaretli ürünler, erken hasat, soğuk hasat gibi süslü laflarla ve boy boy fotoğraflarla bölgelerini tanıtmak için gece gündüz çalıştılar. Tabi orada güzel süslü laflar çok kullandığı için, bugün bize de burada üreticinin üretimdeki gerçeklerini konuşmak kaldı.
ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ KARDEŞTİR.
Tüketici olarak bir ürüne verdiğin para sana çok geliyor olabilir. Çünkü senin kazancının alım gücü piyasa şartlarının olumsuz bir şekilde yükselmesi nedeniyle seni ucuz ve kalitesiz ürüne yönelmene sebebiyet verdi. Senin bu serzenişlerin sonrası oluşan tüketici baskısından dolayı sana KDV indirimi de söz konusu olabilir. Ancak bir üretici olarak benim üretimini yaptığım ürünün maliyet giderleri inan ki bana çok daha ağır geliyor.
Anlayacağınız; İkimizi de anlamayanların yarattığı bu Türkiye’de kimse kimsenin halinden anlamıyor be kardeşim.
Bu kadar dertlenmemin nedeni nedir diye soruyorsan söyleyeyim:
Bir kere benim yaptığım işte toprak işleme var, topraktan ve yapraktan gübreleme var, yıl içerisinde bir kaç kere ürünü ilaçlaması var, tam hasat zamanı gelince senden önce tarlaya giren poşetçisi, hırsızı, başakçısı var. Tüm bunlar topladıktan sonra yağmurda, çamurda, ayazda, karda ve kara kışta sana kalanı bin bir çile ve cefa ile çalışıp toplayan, fabrikaya taşıyan alın terinin karşılığını isteyen emekçilerin var.
Fabrikada sıkılan zeytinin tasiriye ücreti var, çıkan yağın eve nakliyesi var.
Haa bu arada unuttuğun yılın on iki ayı boyunca senin yerini mesken tutan ve sana ortakçı olan senin benim tarlanın otunu yedireceğim diye, zeytin ağacının saçaklarını ve dibe düşen zeytinini yediren sürü sahipleri ile çobanlar var.
Tüm bu engelleri aşıp elde ettiğin ve fabrikadan eve götürüp çoluğunun çocuğunun rızkınla geçinmek için getirdiğin yağına zengin olmak isteyen, zeytinyağı adı altında her türlü taklit ve tağşişi yapıp üreticinin alınterine ortak olmak isteyenler ile elindeki ürününü değerinin altında almaya kalkan ve bunun içinde anlamsız sebepler ortaya koyup, çeşitli düzenlemeler getirerek ihracatı yasaklatanlar var.
Haa bir de unuttuğum; Geçen yıl 5 Lt’lik tenekesi piyasada 225 TL iken, Edremit Cumhuriyet Meydanı’nda 180 TL’ye satan ve sonradan hatasını anlayıp, satış büfesini kaldıran #seninbelediyen var. (Bu yanlış karardan dönüldüğü içinde Başkan’a ayrıca teşekkür ederim!)
Kısacası KDV indiriminden, ağır piyasa şartlarının senin için yeterli olamayacağı aşikardır. Ancak %300’e varan üreticinin üretim girdi fiyatlarıyla da bu tarımın sürdürülebilirliği zordur. Onun için ülkemizin geleceğinde her kesimi rahatlatacak gerçek bir modelin acilen uygulanması gerekmektedir.