Kahramanmaş’ta yaşanan ve birçok ilde de şiddetli şekilde hissedilen 7,7 büyüklüğündeki deprem sonrasında değerlendirmelerde bulunan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykan, “Son 100 yıldaki en büyük ikinci depremi yaşadık” dedi.
Türkiye’de yaklaşık 20 yerde deprem üretebilecek diri fayların bulunduğunun altını çizen Aysun Aykan, Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl-Yedisu ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içerisinden geçen kısmı ile Balıkesir, Kahramanmaraş-Türkoğlu bölgelerine dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti.
“En büyük depremlerden birini yaşadık”
Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykun, “Türkiye, çok büyük bir felaket yaşadı. Kahramanmaraş merkezli yaşanan 7,7 büyüklüğündeki deprem çok geniş bir alanı vurdu. Ülkemizde büyük bir depremi en son 1999’da 7,4 büyüklüğünde yaşadık. Kahramanmaraş’taki bu deprem 23 yıldır yaşadığımız en büyük depremdir. Çok büyük bir fay kırıldı ve ciddi anlamda bir yıkım var. Yaşanan depremin büyük artçılarının olması doğal. Artçı depremler en az 1 yıl kadar devam edecek. 6 büyüklüğüne yaklaşan her deprem hasarlı yapılarda yeniden hasar verebilir, yıkıma neden olabilir; bu yüzden hasarlı binalara girilmemesi gerekiyor. Bu deprem Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde gerçekleşti; Doğu Anadolu Fay Zonu kuzeydoğudan güneybatıya doğru uzanan yaklaşık 600 kilometre uzunluğundadır ve Karlıova-Bingöl, Palu-Hazar Gölü, Hazar Gölü-Sincik, Çelikhan-Gölbaşı, Gölbaşı-Türkoğlu arasında belirgin şekilde izlenebilen 6 ana fay segmentinden oluşmaktadır. Her fay parçasını deprem tekrarlama periyotları farklıdır. Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde Pazarcık-Türkoğlu segmentinde olan bu deprem beklenen bir depremdi ve bu alanı sismik boşluk olarak değerlendiriyorduk. Bu bölgede 1513’ten bu yana deprem olmadığı biliniyor. Dolayısıyla büyük bir deprem beklentisinin olduğu bir alanda bu deprem gerçekleşti. Maalesef görünen o ki oldukça büyük bir hasar oluşturdu ve çok fazla da can kaybı olma olasılığı var” diye konuştu.
“24 kent diri fay üzerinde yer alıyor”
Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu bir kez daha hatırlatan Aykan, “Ülkemiz dünyanın en aktif tektonik kuşaklarından olan Alp-Himalaya Deprem kuşağı üzerinde bulunuyor; ülkemizin sınırları içerisinden 2 önemli fay olan Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı geçmektedir. Ülkemizde 24 kentimizin, 110 ilçemizin, 500’ü aşkın mahallemizin, 5,5 ve üzeri büyüklükte deprem üreten fay zonları üzerinde yer aldığı bilinmektedir. Bu fayların sakınım bandı üzerinde 100 bine yakın bina bulunduğu ve bir milyona yakın insanımızın da bu binalarda yaşamaktadır. Bu yüzden vatandaşlarımızın büyük riskler altında kaldığı görülmektedir. 1999 Gölcük Depremi 7.4 büyüklüğünde idi; Kahramanmaraş-Pazarcık Depremi Gölcük depreminden daha büyük depremdir. 1939’daki 7,9 büyüklüğündeki Erzincan depreminin ardından, son 100 yıldaki en büyük ikinci depremi yaşadık” ifadelerini kullandı.
Risk altındaki kentlerimiz
Türkiye’de deprem riski altında bulunan iller hakkında da bilgiler veren Aykan, “Ülkemizde Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Bolu, Sakarya, Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli, Burdur, Kütahya, Eskişehir, Konya, Aksaray, Tokat, Kayseri, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş, Erzurum, Erzincan, Hakkari, Bingöl illerimiz diri fay üzerindedir. Dolayısıyla Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde yıkıcı bir depremin olması bizim için sürpriz bir durum değil” değerlendirmesinde bulundu.
“Dört noktaya dikkat etmek gerekiyor”
Özellikle 4 noktaya dikkat edilmesi gerektiğini belirten Aykan, “Türkiye’de yaklaşık 20 yerde deprem üretme olasılığı olan fay var. Bunlara sismik boşluk diyoruz. Kırılma zamanı gelmiş, yeterli derecede gerilim birikmiş, her an kırılabilecek fay parçaları. Bilimsel çalışmaların, özellikle Kuzey Anadolu Fayı başı olan Bingöl-Yedisu ve Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içerisinden geçen kısmı ile, Balıkesir, Kahramanmaraş-Türkoğlu taraflarında yakın gelecekte deprem olacağı yönünde olduğunu birçok kez ifade ettik; buralara dikkat edilmesini, hazırlık yapılması gerektiğini birçok bilim insanları da uyarmıştı” şeklinde konuştu.
“Zamanını maalesef söyleyemiyoruz”
Türkiye’nin birçok yerinde deprem üretme zamanını doldurmuş ve yeterli gerilimi biriktirmiş faylar olduğuna dikkat çeken Aysun Aykan, “Yapılan çalışmalara göre, sismik boşluk olarak değerlendirilen faylar, yakın bir gelecekte tekrar deprem olacağını gösteriyor; fakat depremin tam zamanını bilemiyoruz. Marmara Denizi içinden geçen kuzey koldaki deprem dağılımları ise en son depremlerin 1509 ve 1766 yılında gerçekleştiği, 200–250 yıllık dönüş periyotları olduğu düşünüldüğünde bu alanın bir sismik boşluk olduğu yani kırılma zamanı geldiğini göstermektedir; burada mutlaka 7’nin üzerinde büyük bir deprem olacak. Burada olacak büyük bir depremde, Marmara Denizi’ne kıyısı olan tüm iller; İstanbul, Balıkesir, Bursa, Yalova, Çanakkale, Kocaeli, Tekirdağ ağır bir şekilde etkilenecektir ve depreme hazırlıksız yakalanılması durumunda da büyük bir kaos yaşanabilir” ifadelerine yer verdi.
“Fay hattındaki binalar için sakınım bandı oluşturulmalı”
Deprem riskini en aza indirme yollarının aranması gerektiğini kaydeden Aykan, “Türkiye’deki yerleşim alanlarının önemli bir bölümünün diri faylar üzerinde konumlandığı bilindiğinden, bu faylar üzerinde olası bir depremde yüzey kırığı nedeniyle gerçekleşecek binaların yıkılması sonucu can ve mal kayıplarını en aza indirmek için; yüzey kırığı oluşturacak diri faylar 1/1000 ölçekli imar haritalarına işlenmeli ve fayın her iki tarafına sakınım bandı oluşturularak, bu alanda bina ve bina türü yapılaşmaya kısıtlama getirilmelidir ve diğer önemli husus ise zeminin jeolojik özelliklerine göre bina yapılmalıdır” açıklamasında bulundu.