Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
BÜYÜKŞEHİR’in Paşa Camii’nin çevresindeki küçük parselleri vergi borçlarına mahsuben Maliye’ye devretme kararı muhalefet için çok ballı malzeme oldu.
Gerçi CHP kanadı bu mevzunun kaymağını yemeliydi ama, sonuçta CHP’li belediyeler de aynı yönteme başvuruyordu. Yine de Meclis’te bağırıp çağırdılar, her yerde yapılan bu rutin uygulamayı “Paşa Camii’yi, Saat Kulesi’ni, Kuva-yı Milliye Müzesi’ni satıyorlar” diye pazarladılar.
Büyükşehir Meclisi’nde gruptan ayrı düşen CHP’li üyeler de oldu.
Durumdan vazife çıkaran bir isim de İYİ Parti Milletvekili İsmail Ok.
TBMM kürsüsünde, “bir Türk vatandaşı bunu yapmak yerine intihar etmeyi tercih eder” falan dedi.
Bağırırken kıpkırmızı kesildi!
O derece sinirlenmiş yani.
31 Mart’ta İsmail Ok Büyükşehir Başkanı seçilseydi ne olacaktı?
Hemen tüm belediyelerin yaptığı bu mahsup işlemine başvurmayacak mıydı?
“Enkaz devraldık, kasada para yok, dünyanın borcunu bıraktılar” diye bağırdıktan sonra, muhtemelen bu mahsup işlemiyle elini rahatlatacaktı.
Belki caminin kenarındaki küçük parselleri değil de, başka yerlerden satış işlemi yapacaktı ama, sonuçta O da aynı şeyi yapmış olacaktı.
İYİ Partili belediyelere de bakmak lazım; devir işlemi yapmışlar mı, yapmamışlar mı?
İşte AK Partili Büyükşehir Meclis Üyesi Mehmet Birol Şahin söylüyor: “İsmail Ok iki yüz otuz trilyon borç bırakıp gitti…”
Onun üstüne yeni borç katmanları bindi.
Ok Başkan olsaydı, bankadan kredi çekip mi kapatacaktı borçları?
O da satacaktı..
Sonra biz “sattı” diye yazacaktık.. İsmail Ok, “satış değil, borca mahsuben devir işlemi” savunması yapacaktı.