Siyasette, sloganalar önemlidir. Tek başına bir sloganın seçim kazandırdığı da olmuştur.
Tek şartla…
Kullandığınız sloganın, toplumun hassasiyetleri ve gerçekleri ile örtüşmesi, savunduğunuz ve ürettiğiniz siyaset ile bütünleşmesi gerekir. Ancak bu şekilde halkın güveni kazanılır, sloganın vurucu etkisi ile başarı yakalanabilir.
CHP bir süredir “Geliyor Gelmekte Olan” diyor…
Hakkını vermek lazım slogan oldukça ses getirdi ve altını doldurmak şart…
Altını doldurma adına Genel Merkezin, planlamalarının, çalışmalarının olduğunu da gözlemliyoruz.
Bunun bir yansımasını geçtiğimiz günlerde Balıkesir’de yaşadık. Çoğunluğu konularında uzman parti üst düzey yöneticilerinden oluşan “Ekonomi Masası” ile İl ve İlçeler düzeyinde Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Terziler, Berberler, Lokantacılar gibi Esnaf ve Meslek Odaları davet edilerek bir araya gelindi.
Önce şu notu düşerek devam edelim. Davet edilenler Yatay Örgütlenme olarak anılan unsurlardır. Dikey Örgütlenme ise yan kolları da içerisine alan ana yönetim kademelerinin, en aşağıdan, en yukarıya kadar oluşturduğu bir iskelettir.
Dikey Örgüt kademeleri, kapsama alanına giren Sendikalar, STK’lar, Meslek Odaları, Dernekler gibi dinamiklerle, Yatay Örgütlenme çalışmalarını hakkıyla yapmak zorundadır. Karşılıklı iletişimin olmadığı yerde kendinizi dolayısıyla haklılığınızı ortaya koyamazsınız.
CHP’nin Balıkesir’de gerçekleştirdiği “Ekonomik Masa” organizasyonuna, Türkiye’nin en büyük ekonomik örgütlerin başında gelen, ekonominin her alanında söyleyecek söze ve tecrübeye sahip TÜRMOB çatısı altında yer alan, Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası başta olmak üzere Akademik Odaların hiç birinin davet edilmemesi büyük bir eksiklik olsa gerek. Gerçi Akademik Odalardan birinin davet edildiğini biliyorum ki; bu Akademik Odanın Davet edilmiş olması diğer Odaların davet edilmemesi adına ortaya konacak olan her türlü mazereti de geçersiz kılar.
İşin özü, Rehavet tehlikelidir…
Geliyor Gelmekte Olan ile Gidiyor Gitmekte Olan anlayışlar arasında; siyahla beyaz, geceyle gündüz gibi büyük bir fark var. İkincisi rehaveti doğurur ve sonucu hayal kırıklığıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu, zaman zaman bu ülkenin aydınlarına, ülkenin kötü gidişatını dile getirmeleri için çağrıda bulunur. Bu çağrı laf olsun diye boşa yapılan bir çağrı değil. Zira Toplumsal Muhalefeti, ülkenin aydınları şekillendirir.
Bu tür Rehavetle, Toplumsal Muhalefeti sağlayamazsınız.
Oysaki iktidarın yarattığı mutlu bir azınlık dışında, toplumun her kesimi kan ağlıyor. Ekonomik krizin kaçınılmaz sonucu tabii ki Toplumsal Krizdir. Normal şartlarda bu denli derin toplumsal krizin karşısında hiçbir iktidar ayakta kalamaz. Ama şartlar normal değil…
Sadece tek başına yaşanan ekonomik buhrandan dolayı Gidiyor Gitmekte Olan anlayışla, beklenti içerisine girenlerin, bir kez daha düşünmelerinde fayda var.
Bu ülkenin bu günlerde temel meselesi ekonomi olsa da asıl sorun rejim sorunudur.
Ekonomiler, batar çıkar ve dünyanın kapitalist düzeninde batmaya da çıkmaya da devam edecektir.
Rejim sorunu sebep; ekonomik kriz ise bunun sonucudur.
Bu gerçek üzerine uzun uzadıya yazıya devam etmektense, bundan sonra ki yazıda bunu ele almak daha faydalı olacaktır.
En kısa sürede buluşmak üzere sağlıkla kalın…
