Son zamanlarda Türkiye’de iktidar krizi ile beraber muhalefet krizi de oluşmuştur. Bunun sonucu olarak pek çok küçük siyasi parti oluşmuş ve de oluşmaktadır.
20 yıldan beri iktidarda olan partiye karşı, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıran CHP, iktidar partisine alternatif olamamaktadır.
Atatürk’ün partisi, hiçbir seçime girmemiş, arkasında hiçbir başarısı olmayan, varlığını ispat etmemiş, bazı küçük partilerle yani DOSTLARLA iktidar arayışına girmiştir.
20 yıldır iktidarda olan siyasi partinin Atatürk’ün fikir ve fiillerine mesafeli olduğunu biliyoruz. Toplumumuz, Atatürk’ün fikir ve fiillerini her gün daha çok benimsemekte ve yüce Atatürk’e her gün biraz daha yaklaşmaktadır. 10 KASIM günlerinde her yıl sayıca artarak ANITKABİR’e koymaktadır. Ama Atatürk’ün partisine rağbet etmemektedir.
Neden rağbet etmemektedir?
Çünkü Büyük Atatürk’ün partisi, Atatürk’ü ve de Atatürkçülüğü bırakmıştır.
Bırakmıştır ne yapmıştır?
Nereye gitmiştir?
Günümüz CHP’si Atatürkçü (Kemalist) değil, Sosyal Demokrattır.
Kılıçdaroğlu bir Sosyal Demokrat olarak Atatürk karşıtlarını onurlandırmakta, bölücü parti ile gizli açık ilişkilerini sürdürmekte yani sosyal demokrasinin gereğini yapmaktadır.
Sosyal demokrasi Atatürk ilkelerine yani Altıok’a sahip değildir. İlkeleri kabul etmek zorunda da değildir.
Örneğin Cumhuriyetçilik ilkesi sosyal demokrasinin evrensel kuralları arasında yoktur. Sosyal demokrasinin ağırlıklı olduğu İsveç, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika hatta İngiltere gibi ülkelerde Cumhuriyet yoktur KRAL vardır. Krallık vardır.
Cumhuriyet ve Cumhuriyetçilik bizim milletçe vazgeçilmez ilkemizdir, Atatürk İlkeleri’nin birincisidir. Ama sosyal demokrasi için vazgeçilmez değildir.
CHP’nin sorunu, KİŞİ YA DA KİŞİLER değildir. Sorun ideolojiktir ve de Kemalizm’le sosyal demokrasinin uyuşmaması sorunudur.
CHP kamuoyu bu sorunu tartışarak aşmalıdır. Bu sorun tartışılıp aşılabilirse CHP’nin de Türkiye’nin de siyasal yönden önü açılacaktır.
