İSRAİL’in Filistin zulmüne dinsel açıdan yaklaşıp, “İslamcılar savunsun” diyebilir miyiz?
Diyoruz zaten!
Orada dramın, insanlık ayıbının, cinayetin ötesinde, büyük bir katliam yaşanıyor.
Dünya seyirci…
Kınıyoruz sadece!
Tüm dünyayı bu katliamı durdurmaya çağıran klişe cümleler eşliğinde.. Küçük sosyal medya paylaşımları, bir iki kare bombalanmış Gazze fotoğrafı ile.
Yaptık mı görevimizi şimdi?
Yaptık elbet!
***
BİR DE Filistinli çocuğun, gencin, kadının, erkeğin, yaşlının yerine koyun kendinizi.
Hıristiyan hastanesinde hem de.. Hasta yatağında şifa beklerken.. Şifa dağıtmakla görevli sağlıkçıların koridorlarında koşuşturduğu.. Evsiz yurtsuz kalmanın travmasını atlatsın diye oyunlarla normalleştirilmeye çalışılan çocukların cıvıldaştığı.. Hastasına refakat edenden tutun, acil servise taşınan yaralıya kadar herkesin bir arada olduğu hastaneye füze yağdırıyor İsrail!
Medyaya yansıyan rakamla, beş yüz kişi yaşamdan koparılıyor.
Bir o kadarı yaralı.
Sadece orası mı?
Filistin toprağının her yeri savaş alanı şimdi. Bombalar, füzeler, misketler yağıyor insanların üstüne.
İsrail kurulduğundan beri yapıyor bunu aslında. Bazen büyük, bazen küçük, bazen ses getiren, bazen duyulmayan operasyonlarla, Filistin toprağını rahat bırakmıyor.
İnsanlık, canlı canlı izliyor ekranlardan.
Sadece izliyor.
***
SON birkaç günde yüzlerce Filistinlinin hayatını kaybettiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
Büyük küçük çoğu devlet, bunun birkaç insanlık suçu olduğunu, savaş kurallarıyla bağdaşmadığını, İsrail’in saldırıları durdurması gerektiğini açıklıyor dünya kamuoyuna.
Bu kadar mı?
Bu mu yani?
Deniyor ki, Aylardır devam eden Rusya – Ukrayna savaşında ölenlerin on katı, yirmi katı insan katledildi son birkaç günde Filistin’de.
Bunun bir de Birleşmiş Milletler boyutu var. Barışın, savaşın kurallarını kaidelerini yazan, yöneten, ama söz konusu İsrail olunca, iki gram kınama mesajı ve yapılanın insanlık suçu olduğunu ifade eden, yaptırımdan uzak, cek caklarla geçiştiren bir BM.
Bir de İsrail’in bulunduğu coğrafyanın Müslüman Arapları var.
Arap Ligi diyorlar.. Üç günlük yas ilan ediyorlar!
***
KENDİNİ dünya imparatoru zanneden ABD, her zamanki gibi İsrail’e arka çıkıyor; kâh göstere göstere, kâh arkadan dolanarak.
ABD Başkanı, Tel Aviv’e iniyor Başkanlık uçağıyla.
Havalimanında, “İsrail’in kendisini savunması için gerekenleri yapacaklarını” söylüyor.
Bir şey daha söylüyor:
“Karşı tarafın işi gibi görünüyor!”
“İsrail’in gerçek dostuyuz” diyor.
Bunun böyle olduğunu, olacağını zaten herkes biliyor.
Ardında ABD gücü, dünyaya meydan okuyor İsrail.
***
SİVİLLERİN katledildiği bu savaş ortamında, biz sivillerin payına düşen, kınama mitingleri, sokak gösterileri, protestolar falan olabiliyor ancak.
Ne yapacağız; silahlanıp Gazze’ye mi yürüyeceğiz?
Mescid-i Aksa’da Cuma namazına yetişir miyiz?
Radikal grupların, olaya yalnızca ‘din kardeşliği’ ve ‘siyonist İsrail’in katliamları’ açısından bakıp, bu eksende bir tepki dili kullanmasıyla çözülecek mi sanıyoruz bu tarihsel sorun?
Oysa, “insanım” diyen herkesi ilgilendiriyor.
Bir halk, yaşadığı coğrafyada ölüm korkusuyla yaşıyor. Tepesine bombalar yağıyor. Sokaklar kan içinde.
ABD mahreçli silahlar, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı ayırmıyor.
En çok da çocuklar ölüyor!
Evinden, yurdundan koparılıp çöle sürülmek isteniyor bir halk.
Filistinli herkesi terörist olarak adlandıran, ama bu katliamlarıyla ‘terörist devlet’ olarak kayda geçmesi gereken İsrail’in yaptıkları affedilebilir mi?
Ortadoğu’daki kaosun, karmaşanın, terörün, iç savaşların, dış savaşların perde arkasındaki kurgulayıcılarından biri değil mi İsrail?
O halde, küresel çapta bir yaptırım gerekiyor.
Gerekiyor da, BM çatısı altında küresel birliktelik içindekilerin, konu İsrail olunca cek caklarla geçiştirmesine ne demeli?
***
HAMAS’ı radikal bir terör örgütü olarak kayda geçenlerin, İsrail’in sivil katliamlarını haklılık merkezine oturtma hakkı var mı?
Söz konusu olan sivil, savunmasız, ölüm korkusuyla yaşayan, tepelerine bombalar yağan bir halk.
Dünya, konuşmanın ötesine geçmek zorunda.
Dünya, bu katliamlar ekseninde İsrail’e ve O’nun hamisi ABD’ye karşı bir ortak tavır geliştirmek zorunda.