ERGÜN AYDOĞAN
Sanki dünya kupası final maçı bekler gibi beklendi. Partili cumhurbaşkanı Erdoğan bile umutlarını o akşama bağladı; o akşam kırılma anı olabilir dedi. Herkes o akşama odaklandı. Adayların taraftarları heyecanlıydı; iki tarafta kendi adayının kazanacağına göre kendini hazırladı. Peki kim kazandı, akşamın kazananı veya öne çıkanı var mıydı?
17 yıl sonra da olsa iki aday karşı karşıya geldi, moderatör İsmail Küçükkaya bütün kaygılara rağmen fena değildi. Biraz program formatı, 3 dakikalık süre sınırlaması, adayların birbirine cevap verememesi, cevap verse bile bir sonraki sorunun cevap süresinden gitmesi… moderatörün tarafsızlık adına kendini kasması, Binali Yıldırım’ın ilk sorudan itibaren gergin, suçlayıcı ve rakibinin sözünü kesen girişimleri, İsmail Küçükkaya’nın müdahalesi ve Ekrem İmamoğlu’nun sataşmadan uzak tavrı ortamın gerilmesini önledi. Aslında karşılıklı diyaloga açık olsa sanki daha enteraktif ve daha heyecanlı olacaktı.
Neyse 17 yıl sonra bile olsa, iki siyasi rakibin karşı karşıya gelmesi umarız bir milat olur.
ÇALINDIYSA KİM ÇALDI…
Bianali Yıldırım, ısrarla oylar çalındı iddiasını sürdürerek oyların yer değiştirmesi çalmadır.
Ekrem İmamoğlu birkaç soruyu, çalmanın olmadığını, çalındıysa kimin çaldığının açıklanmasını, YSK’nın kararında çalma diye bir ibarenin olmadığını, çalma suçlamasının iftira olduğunu ısrarla vurguladı. O akşamı, Anadolu Ajansının veri girişini kesmesini, Yıldırım’ın bakanlarla o süreçte sık görüşmelerini sordu.
Binali Yıldırım ısrarla oyların yüzde 10’u sayıldığında aradaki farkın düştüğünü, sanki oylar daha önce hiç sayılamamış gibi, oyların tamamı sayılsaydı durum benim lehime değişecekti iddiasında ısrar etti. Çalma yok, çalan belli değil, YSK’nın iptal kararında çalındığı yönünde bir açıklama yok ama çaldılar demeye Binali Yıldırım devam etti. Her an, her dakika bakanlarla görüşen Yıldırım Anadolu Ajansı sorusunu pas geçerek; açıklama yapmalıdır dedi.
SEÇİMLER YENİLENSİN İSTEMEZDİK…
İsmail Küçükkaya; ben bir İstanbul seçmeni olarak 31 Mart’ta oyumu kullandım, yanlış yapmadım şimdi yine neden sandığa gidiyorum, neden sadece büyükşehir seçimi sorusuna…
Binali Yıldırım sanki çok üzülmüş gibi; seçim yenilenmesinden üzüntü duyuyoruz, seçimlerin yenilenmesini istemezdik. O halde seçimlerin yenilenmesini isteyen kimdi? Sizin partiniz AKP değil mi? AKP sayısız kez iptal başvurusu yapmadı mı? İlçe belediye ve meclis üyeliklerine itiraz edilmediği sadece büyükşehre itiraz edildiği için. Öyleyse neden sadece büyükşehir seçimleri için iptal başvurusu yaptınız soruları sorulmalıydı.
VERİ KOPYALAMA SUÇLAMASI…
Binali Yıldırm’dan geldi. Ekrem İmamoğlu bunun normal olduğunu, kopyalanan verilerin yine belediyenin birimlerinde kalacağını, yöneteceği kurumun bilgilerine sahip olmak istediğini ve verilerin değiştirilme endişesini dile getirdi. Ekrem İmamoğlu belediyenin verilerinde bu kadar hassasiyet gösterenlerin ‘Kozmik odanın’ bilgileri FETÖ tarafından kopyalanırken neden aynı hassasiyet gösterilmedi diyebilirdi. Veya İsmail sorabilirdi.
PROJELER…
Ekrem İmamoğlu kendi projelerinin rakibi tarafından kopya edildiğini, 18 günde 18 yılda yapılmayanları yaptığını, 25 yıldır yönetenlerin vaat verme yerine şimdiye kadar yapmaları gerektiğini söyleyerek seçildiğinde yapacağı; sosyal yardımları, ulaşım indirimi, kız erkek yurtları, burslar, kreşler, eğitim destekleri…
Binali Yıldırım seçildiğimizde yeşil alanları artıracağız, dereleri ihya edeceğiz( ıslah demek istedi herhalde, hep ihya etmeye alıştıkları için) ulaşım işinin kendisine ait olduğu iddiasıyla, bugüne kadar çözemediği ulaşım sorununu ben çözerim dedi.
YİNE FETÖ…
Her zaman olduğu gibi yine sıkışıldığı anda FETÖ dendi. Veri kopyalama işi FETÖ işi dedi. İsmail Küçükkaya’nın FETÖ ile hiç ilişkiniz oldu mu, okullarında okudunuz, FETÖ’yü görmeye gittiniz mi. Ekrem İmamoğlu benim FETÖ ile hiç bir ilgim alakam yoktur derken. Binali Yıldırım; yok, yok, yok dedi. Ama dün itibari ile geçmişte FETÖ’ye methiyeler düzen videosu sosyal medyada bolca paylaşıldı.
İSRAF…
İsmail Küçükkaya belediyenin israf rakamlarını sordu, Binali Yıldırım nereden çıkarıyorsun böyle bir israf yok, İsmail efendim birçok basında yer aldı Sayıştay raporları dedi, Binali Yıldırım hayır, Sayıştay’ın öyle bir rapor yok dedi.
Ekrem İmamoğlu belediyenin aşırı israf içinde olduğunu, araç sayılarını, israf rakamlarını, belli vakıf ve derneklere aktarılan tutarları elindeki 2017 Sayıştay raporlarına dayanarak açıkladı. İsmail Küçükkaya, Binali Yıldırım’a efendim siz bu raporları okudunuz mu, Binali Yıldırım hayır okumadım. Hem Sayıştay raporu yok dedi, rapor ortaya çıkınca okumadım dedi.
İlgi düzeyi olağanüstü yüksek, heyecanı düşük, gergin, hediye alışverişi ile başlayıp, karşılıklı jestler ve aile fotoğrafıyla biten bir program oldu. Ekrem İmamoğlu İsmail Küçükkaya’ya kalem, Binali Yıldırım ise tespih hediye etti.
Olup olmayacağı günlerce tartışılan programın sonucu da günlerce tartışılacak; kazananı var mıydı varsa kimdi?
Aday olduğu günden itibaren söylediğim gibi Ekrem İmamoğlu’nun genç ve dinamizmi Binali Yıldırım karşısındaki en büyük avantajı. Ekrem geleceği, Binali geçmişi, Ekrem yapmaya ve başarmaya mecbur siyasi figürü, Binali olsa da olur olmasa da, zaten bir ademoğlunun görebileceği bütün makamları görmüşüm, seçileceğim makamın beni taşıyacağı bir yer yok modunda. Oysa Ekrem, kazanmak, başarmak zorunda; çünkü önünde büyük, yüksek hedefleri var.
Amma velakin program sonunda Ekrem İmamoğlu haremlik-selamlık havuz ve içkisiz belediye tesisi yapması, karşı mahalleden oy almak için bile olsa çokta doğru olmadı.
Benim baktığım yerden, bana göre, Ekrem İmamoğlu avantajını korudu, bugüne kadar ulaşamadığı seçmene sakinliği, saygılı üslubu, konulara hakimiyeti, genç dinamik tavırlarıyla, daha çok isteyen ve seçildiğinde yapabileceğini gösteren tavrıyla günün sonunda açık ara fark atmasa bile kazananıydı…
Kesin kararlıların dışında kararını veremeyen seçmen, programı izlemişse; tercihi Ekrem İmamoğlu olacaktır.
