KONGRE salonunda önüne gelen Genel Başkan’ı ağır dille eleştiriyor, seçim yenilgisinin faturasını O’na kesiyor, ağzına geleni söylüyor…
Protokol sıralarında oturan Milletvekili gık demiyor!
Eleştirilen kendisi olunca, kürsüden öyle bir haykırıyor ki salona.. Sanırsın, dayakçı öğretmen sınıfın yaramaz çocuklarını tokatlıyor!
O nasıl bir ton birader, o ne biçim bir bağırış?
Milletvekili olabilirsin, neticede o salonda oturanların hepsi (belki bazı istisnalar vardır, bilemem) oy verdi sana.
O azarladığın Ömür Boyuer de oy verdi, biliyorsun.
Hem ne dedi ki adam: “Milletvekili Serkan Sarı, Altıeylül ilçe başkan adayı Hüseyin Yenitürk’ün sekretaryalığını yapıyor!”
Konuşmasını izledik, öyle ‘şerefsiz, ahlaksız’ falan demedi yani.
Felsefi bir tonda, “Edep aklın tercümanıdır. Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar da değerlidir” dedi.
Mevlana’nın sözüdür. Almış, kongre konuşmasına yapıştırmış.
Niye celalleniyorsun hemen?
Aynı tepkiyi, aynı bağırış çağırışı, aynı fırçalamacı ses tonunu Kılıçdaroğlu’na öfke kusan konuşmacılar için de göstermeliydin.
Sonuçta, listenin ikinci sırasına adını yazan O’dur.
Diğer konuşmacıların söylediklerini takip edemedim; iddialar, ithamlar, suçlamalar falan olmuş.
Onlara da bu tonda değil, sakin sakin, iğneleye iğneleye, üslubu bozmadan, ortalığı toza toprağa bulamadan karşılık verebilirdin.
Daha işin başında bu derece kavgacı, ötekileştirici bir dil kullanırsan, geriye kalan yıllarda CHP’lilerin seninle işi var yani!
***
DOĞRU değil mi ama; ilçe kongrelerine müdahale etmiyor musun? İlçelerin ardından yapılacak İl kongresinde, kendi ekibin iş başında kalsın diye mahalle delegeliği seçimlerinden, adaylara destek arayışına kadar işin içinde olmadın mı?
CHP’nin diğer Milletvekili Ensar Aytekin de zaman zaman yapıyor; ama çaktırmadan yapıyor.. Göstere göstere yapmamak lazım. Tecrübe zamanla kazanılıyor nitekim.
Altıeylül ilçe kongresinde apaçık Hüseyin Yenitürk’ü destekledin.
Değişim diyorsun ya… Yenitürk’ün yeniliği, sadece soyadında.
Neymiş efendim, “tecrübe” imiş…
E ne oldu şimdi; delegeler tecrübeye mi oy verdi, değişimciliğe mi?
Gençliğe oy verdi delegeler.
Senin aday nakavt oldu. Gençlerin çıkardığı listenin üçte biri kadar oy alabildi ‘kalıcımcılar’…
Bir de öteki grubun, yeşil listecilerin aldığı oylar var ki, onlar da ağırlıkla Baykal ideolojisinden gelir.
Partinin ağır abileri falan da var içlerinde; ışıklı perdenin ardında Karagöz Hacivat oynatanlar.
Ama iyi çalışmışlar… Bir oy eksikle kaybetti adamlar.
Balyalı hemşehrim Mustafa Oflaz’ın performansıyla ilgilidir çoğunlukla.
Ben geçen akşam köydeki evin şalterlerini indirirken, yorgun argın geçti bizim kapının önünden. Adam o saatte köylerde delege trafiği kontrolüne çıkmış; yanında başkan adayı Hakan Keskin’le birlikte.
***
ONLAR delege avına çıkar, kulis yapar, liste hazırlar, kongre salonlarının tenha köşelerini kollar.. Normaldir.
Milletvekilinin delegeleri tek tek arayıp, “şu arkadaşa oy verin, bu listeyi destekleyin” demesi yakışık almaz.
Biz tanık olduk kaç kere. Tesadüfen birkaç CHP’li ile ayak üstü sohbet ederken telefonları çaldı.. “Milletvekilimiz arıyor” dediler.
Ne için arıyor Vekil?
Adaya destek için…
Milletvekili örgütler üstü olmalıdır.
Örgüt işlerine çok karışıp sonra işleri eline yüzüne bulaştıran vekiller gördük çok çok; tecrübeliyiz yani.
Bir zaman sonra parti savurup atıyor onları. Görev tekrarı olmuyor.
Partililer seni seçim bölgenin dertleriyle meşgul olup Meclis’teki performansınla tanıyıp bilmeli.
Parti içi gruplaşmalar, öbekleşmeler olur malum.
Bir grubun destekçisi olursan, öteki grupların gözünden düşersin.
***
ŞİMDİ gelin, Milletvekili Serkan Sarı’nın Altıeylül kongresindeki konuşmasından bazı cümleler okuyalım birlikte.
*Bir kongre uğruna seçilmiş milletvekilini yerden yere vuruyorsunuz.. Bu nasıl bir cüret…
*Benim bir tarafım var, yola çıktığım bir arkadaşım var. Seçimden sonra kim seçilirse sonuna kadar yanında mücadele ederim.
*Tecrübeden yana oldum. Deneyimli bir arkadaşımı desteklemek istedim.
*Kimseye şerefsiz, ahlaksız, namuzsuz demedim, dedirtmem.
*Altı üstü ilçe kongresi yapıyoruz, sanki savaş yapıyoruz.
*Şerefimi ortaya koyuyorsunuz, utanmıyor musunuz, onurla siyaset yapan bir milletvekiline sokak aralarında laf söylemeye utanmıyor musunuz?
*Kongre kazanmak mı hedefiniz, buyurun sizin olsun. Bu kadar aşağılanmayı hak etmiyorum.
*Ne mesleğim kaldı, ne ailem kaldı, ne şerefim kaldı, gururla siyaset yapamayacak mıyım.
*Kim istiyorsa gelsin otursun, bu kadar olmaz ya.
***
KONGRE salonları bir anlamda danışma toplantıları gibidir. Parti içi eleştirileri içinde barındırır. Kurmayından üyesine kadar herkes çıkıp verilen süre içinde derdini anlatır.
Partilinin biri çıkar, milletvekilini eleştirir.
Milletvekilleri eleştiriden münezzeh değil. Doğrusuyla, eğrisiyle, hatasıyla, sevabıyla, her yaptığıyla onurlandırılabilir ya da eleştirilerin hedefi olabilir.
Bunlara karşılık verirken, bağırıp çağırarak üste çıkmaya çalışmaz milletvekili.
Serkan Sarı, “eve gidince hepiniz aynaya bakın, durumu değerlendirin” dedi kongrede.
Kendisi ilk önce aynaya bakması gereken kişi olmalı.
“Ben ne yaptım da bunca sözü, azarı işitmek zorunda kaldım” diye sormalı.
Bir de öfke kontrolü önemli.
***
GENÇLERİ de kutlamak lazım bu arada. Partinin her birinin kerameti kendinden menkul tecrübe abidelerinin ortak mücadelesine karşın.. Bir oy farkla da olsa ipi göğüslemeyi başardılar.
Eh, artık gençleşmeli zaten CHP.
Salonda yaş ortalaması altmışın üstündeki delegelerin tercihi de bu yönde oldu.
O halde, “partinin fosilleri” diyenlere kızıp öfkelenen abiler de şapkasını önlerine koyup düşünsün artık.
Selam ederim.