ELLİ ADALI BALIKESİR
Politika Gazetesi’nde “Balıkesir’in kaç adası var” başlıklı haber çıktığından birkaç gün evvel ben de acaba Balıkesir adaları ile ilgili bir yazı yazsam mı diye düşünüyordum. O haberde 56 adadan bahsedilmişti ve adalar isim isim verilmişti. Ben de Elli peynirli şehre nazire; elli adalı il gibi bir başlık altında birkaç yazı hazırladım.
Balıkesir iki denize kıyısı olmasıyla ön plana çıkan bir il olmasına rağmen Balıkesirliler Ayvalık adalarını Marmara adalarına göre çok daha iyi tanırlar. Çünkü şehrin Edremit Körfezi ile irtibatı çok sıkıdır. Marmara adaları ise Erdek, Bandırma ve İstanbul ile irtibatlıdır. Adalılar ancak resmi işleri olunca kente gelip giderler.
Ben bu yazımda adaları tanıtırken biraz teferruata kaçacağım.
Önce onları Marmara grubu adaları ve Ege grubu adaları olarak ikiye ayırdım. Marmara grubu adalarını da kendi içinde beşe ayırdım. Yazıyı aşağıdaki plana göre kaleme aldım.
Marmara Takımadaları
Marmara Adası ve çok yakınında buluna küçük adalar. Doğu uçta Fener adası, batı uçta Hayırsız ada, Marmaraadası kuzey kıyısındaki çok küçük adalar Ekinlik-Avşa ve Paşalimanıadaları etrafındaki küçük adalar.
Erdek Körfezi’ndeki adalar. Bandırma Körfezi’ndeki adalar. Kapıdağ Yarımadası kuzey kıyısındaki adacıklar.
Marmara Adası
İlin en büyük adasıdır. Yüzölçümü 117 km² dir.Doğudan batıya uzunluğu 17.km,kuzeyden güneye genişliği 8 km kadardır. Jeolojik olarak arazisi birinci zaman hatta1.zaman öncesine aittir. Metamorfik seriler hakimdir. Kuzey kesim neredeyse tamamen kalın tabakalar halindeki mermer ve dolomitlerden oluşur. Güney kesimde şistler, orta kesimde gnayslar hakimdir. Ada yüksek bir dağ manzarasında olup (İlyas Dağı) zirvesi 709 m ye erişir.1
Mermer ocakları 3000 yıldan beri işletilmektedir. Antik tapınaklarda, lahitlerde ve daha sonraları da mabetlerde kullanılmıştır. Ancak günümüzde işletme tarihinde eşine asla rastlanılmamış yoğunlukta bir kullanılışa sahne olmaktadır. Bir farenin peyniri kemirdiği gibi adanın kuzeyi kemirilmektedir.
Mermer ocaklarının belirli bir plana bağlı olmadan, çevreyi hiç dikkate almadan gelişigüzel ve döke saça işletildiği anlaşılmaktadır. Google Earth programı vasıtasıyla Adanın kuzeyine bir göz atanlar içler acısı durumu görebilirler. Saha sanki işletmecilerin insafına terkedilmiş gibidir.2
Yaklaşık 40 km kadar kıyı uzunluğuna sahip olan adanın, kuzey kıyıları güney kıyılardan daha fazla girintili çıkıntılıdır. Güney kıyıda Marmara ve Kılazak koyları olmak üzere iki büyücek koy vardır. Arada Gündoğdu köyü civarında bir kaç küçük şirin koy ile onları ayıran burunlar vardır.
Kuzey kıyı mermer cinsi kayaçlardan oluştuğu için daha girintili çıkıntılıdır. Saraylar köyü civarındaki koylar ile biraz batısındaki Badalan doğal limanı başlıca girintilerdir.
Marmara Adası’nın dereleri
Marmara Adasında tipik bir Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yani kışları ılıman ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak. Ancak 500 m yükseltiden itibaren kuraklık hafifler. Adanın güneye bakan tarafı kuzeye bakan tarafından daha sıcak ve kuraktır. Kışları da bol güneşlidir. Lodos rüzgarı güneye bakan sahillerde etkilidir.
Adada beş önemli dere mevcuttur. İç kesimde yeralan Kocakarı deresi en büyüğüdür. İlyas dağından doğar ve Kılazak koyuna dökülür. Geniş olan vadi tabanı Kılazak (Topağaç) köyünün çeşitli sebzelerin yetiştirildiği verimli tarım alanıdır. Diğer üç akarsu kuzeye dökülür. Kuzey kesimin doğu kısmında Yana deresi vardır. Onun batısında derin bir kanyonda akan Salta dere. Fakat mermer ocakları bu vadiyi çok tahrip etmiştir. Salta derenin döküldüğü yerde Saraylar köyü bulunur. Daha batıda İlyas dağından kaynaklanan yine derin fakat tabanı düz Kestane deresi vardır. Bir zamanlar vadi tabanı ekilip biçiliyordu ve Viranköy isimli bir köy vardı. Çınarlı köyünün içinden geçen ve batıya akan dere hepsinden küçüktür.
Marmara adası içme suları kaynakları bakımından pek fakir değildir. Kaliteli içme suları vardır. Hatta Marmara beldesinin üst kısmında dağın yamacında Altınsuyu adlı bir kaynak vardı. Suları fıçılar içinde İstanbul’a Padişah Abdülhamit’e gönderilirmiş. Her yerleşme kendi çevresindeki kaynakların sularını iskân mahallerine getirerek çeşmelerden akıtmışlardır.
Bir zamanlar geyikler yaşıyordu…
Çevredeki diğer adalarının aksine Marmara adası bitki örtüsü gür bir adadır. Şiddetli tahribatlara rağmen hala orman bakiyelerine rastlanır. Bunların varlığından anlaşıldığına göre güney kesimde ve iç kesimde meşe ormanları hakimdi. Kuzey kesimde de kızılçam ormanları vardı. Mermer ocakları kızılçam ormanlarının çoğunu ortadan kaldırmıştır.
Ormanların tahribat alanlarına maki adı verilen çalı toplulukları yerleşmiştir. Topluluğu teşkil eden cinsler arasında tesbih (Styraxofficinalis) defne ( Laurusnobilis), adaçayı (Salviaofficinalis), kekik (Origanumheracleum) dikkati çeker.
Bir zamanlar geyiklerin bile yaşadığı ileri sürülen adada tilki çakal gibi yaban hayvanları tükenmiştir. Sadece adatavşanına çok rastlanır. Sürüngenler ve kuş cinsleri de çok çeşitlidir.
Marmara Adası ve çevresinde balıkçılık faaliyetlerinin tarihi çok eskilere dayanır.3 Bunun sebebi balık göç yolları üzerinde bulunması ve denizel ortamın çok çeşitli habitatlar sunmasıdır. Birkaç örnek bu hususta bir fikir verebilir. Ellili yıllarda ailece Gündoğdu köyünde oturduğumuz sıralardaçok canlı balıkçılık faaliyetleri vardı. Bir keresinde palamut göçü sırasında 7 tonluk bir deniz motorunu dolduracakkadar palamut tutulmuştu. Bazı zamanlarda da küçüksandallı kıyı balıkçıları tuttukları nadir deniz canlıkarını rıhtıma kahvelerin önüne çıkarırlar millet seyrederdi. Hatırladıklarımdan biri iri bir yılanbalığın yakalanmış olması diğeri de sandalın arkasına boynundan bir iple bağlanmış olarak köye getirilen birAkdeniz fokuydu..
Köydeki balıkçılar yaz aylarında sık sık kılıçbalığı avına da çıkarlardı. İstakoz ve pavurya okadar çok boldu ki yassısepetlere(çuvalye) doldurularak hemen İstanbul’a gönderilirdi.
Adada 3 bin yıldır yaşam var
Marmara adasında iskanın en azından üç bin yıllık tarihi vardır.4 Günümüzde Adada, Marmara, Gündoğdu (Prastos),Kılazak (Topağaç), Asmalı, Saraylar (Palatya veya Balatya),Çınarlı (Kalemiye) adlarında 6 iskan birimi yer alır. Ayrıca (bazıları iç kısımda) ortadan kalkmış olan 2-3 kadar eski köyden bahsedilir.
Marmara, Erdek kazasının (ilçesi) bir nahiyesi(bucak) idi. Ekinlik, Avşa ve Paşalimanı adaları da Marmara’ya bağlıydı. Bu idari statü Osmanlılar dönemine dayanmaktaydı.Marmara’da Türkler ve Rumlar birlikte yaşıyorlardı. Marmara merkezde İskele camisinin haziresinde Osmanlı mezarları vardır. Birinin kitabesindeki hicri tarih 1661 miladi tarihe karşılık gelmektedir.5. Lozan anlaşması gereği Rum ahali göç edince yerlerine Girit adasından gelen Türkler yerleştirildi.
Gündoğdu (Prastos) köyü güneye bakan kıyıdadır. Burası mutlak bir Rum köyüydü. Lozan anlaşması mucibince Rumlar zorunlu olarak ayrılınca yerlerine Kastamonu’nun bir sahil ilçesi olan Abana’dan gelenler yerleştirildi. Bunlar milli mücadele sırasında İnebolu’ya cephane taşıyan denizcilerdi (kaptanlar).1926 yılında Gündoğdu köyü muhtarlığı kuruldu. Rumların zeytinlik ve bağları, evleri yeni gelenlere dağıtıldı.
Abanalılar yabancı oldukları zeytinciliği öğrendilerse de bağcılıkla ilgilenmediler. Bağlar ortadan kalktı. Kaptanlar denizcilik mesleğini devam ettirdiler. 1950-2000 yılları arasında köye ait küçük tonajlı (50-250 t) ahşap deniz motorları, Adanın kuzeyindeki dolomit taşını, Dikili’nin kömürünü, Kozak’ın parke taşını ve çeşitli malları İstanbul’a taşıdılar. Köy küçük sermayeli yerli armatörlerin köyü oldu. Hemen hemen herkesin motoru vardı. Sanatlı, süslü ve çeşitli adlar taşıyan motorlar. Tamamen yerli ustalar tarafından genellikle Batı Karadeniz kıyılarında inşa ediliyordu. Motoru dışında herşeyi yerli idi. Ekmekçioğlu, Peker, Hasret, Karlıtepe, Nehir hatırlayabildiğim motor ismleriydi. Genellikle Erdek limanına kayıtlıydılar.
Burada ilkokula başladım ve buradan mezun oldum. Elektiriği olmayan, karada işleyen motorluvasıtaları bulunmayan sadece deniz ulaşımı mevcut olan yarı izole ve hayatın denizle içiçe olduğu Gündoğdu köyünde (Prastos’ta)…Orada, hala emekli öğretmen Tezcan Akman ve emekli denizci Kurtuluş Akcan, Mustafa Kumral isimli arkadaşlarım ve akrabalarım var.(Tulunaylar, Altıntaşlar, Kumrallar).
Balıkçılık da yapılıyordu. Fakat birinci planda değildi. Küçük koylarda ırıp (ığrıp) adlı ağlar atılır çevirme yapılır ve balığa gelenler tarafından ağın torbasındaki çıpılçıpıl balıklar karaya ekilirdi. Bir de köyde çok nefis tuzlu balık (kolyoz) yapılırdı ki insan, onun nefasetinden neredeyse parmaklarını yerdi.
Şimdi tüm bunlar mazi oldu. Marmara Denizi çok kirlendi. Ada gelişigüzel yollarla toz duman içinde kaldı. 1956 yılında balıkçılık düşünülerek Marmara’ya inşa edilen konserve fabrikasının ve soğuk hava deposunun enkazı kaldı.
Marmara adasının doğu ucunda bir küçük ada vardır. Fener adası. Küçük bir beyaz evve bir de deniz feneri. Ben 70 sene öncesini hatırlıyorum fakat bu fener çok daha eski olmalı. Adanın batı kenarı açıklarında da yine üzerinde deniz feneri bulunan Hayırsız ada vardır ki tamamen dolomit kayasıdır. Bir denizci olan (makinist) rahmetli babam, deniz fenerlerinin dilini iyi bilirdi. Bana da öğretmeye çalışmıştı. Ben de kaptan kamarasındaki deniz haritalarını büyük bir merakla incelerdim daha ilkokulda iken.
Adanın kuzey kıyılarına çok yakın birkaç adacık daha vardır. Bunlar içinde Saraylar koyu civarında Eşek ve Koyun adası göze çarpar. Kayalık tarzındakilerle birlikte kuzey kıyı yakınında 7 adacık mevcuttur. Netice olarak Marmara da dahil olmak üzere hepsini 10 ada olarak kabul edebiliriz.
Gelecek yazımızda Avşa Adası ve etrafındakileri, Erdek ve Bandırma adalarını ele alacağız.
1) Tunçdilek, N. 1987. Marmara Adaları, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 7, İstanbul
2) Sönmez, S. 1971. Marmara Adasında Karst Topoğrafyası, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Bölümü (Basılmamış Lisans Tezi), İstanbul
3)Ertüzün, R. M. 1953. Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar. Çituri Biraderler Basımevi, İstanbul
4) Ertüüzün,R.M. 1953, a.g.e.
5) Sözlü, H. (2019), Balıkesir Marmara Adası İskele Camii Haziresindeki Mezar Taşları, Akdeniz Sanat, cilt 19, Özel sayı, 26. Makale.