BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETMEYİN…
Bundan önceki yazılarımda siyasetin aritmetiği üzerinde durmuştum. Balıkesir’de 14 Mayıs seçim sonuçlarının referans alınması gerektiğine inanıyorum.
Tüm seçim stratejinizi, kampanyanızı, izleyeceğiniz rotayı, hedef kitlenizi, önemseyeceğiniz seçim bölgelerinizi, söylem ve eylemlerinizi seçim kazanmak için belirleyecekseniz, rakamsal verileri göz ardı edemezsiniz.
14 Mayıs 2023 Milletvekili seçimlerinde Balıkesir il bütününde Cumhur İttifakıyla, CHP arasında 130bin’inüzerinde oy farkı var.
Görünen o ki Cumhur İttifakı, AKP Büyükşehir Belediye Başkan Adayını destekleyecek.
Rakamlar ortada ve CHP’nin oyları Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmaya yetmiyor.
Balıkesir’de 30bin civarında üyesi olan CHP, 14 Mayıs seçimlerinde üye sayısının yaklaşık 10 katı değerinde 287bin civarında oy aldı. CHP’nin seçimi alabilmesi için aldığı bu oyu 400bin bandına çıkarması gerekiyor.
Peki, Ahmet Akın’ın ismi bu tabloyu lehine çevirecek kadar güçlü mü?
İl Başkanı Erden Köybaşı’nagöre fazlasıyla güçlü. Zira “Ahmet Akın’ın kendi oyu CHP’den daha fazla” demişti.
Erden Köybaşı’nınamacını aşan ifadesini bir tarafa koyar ve sokağın sesine kulak verirsek; Ahmet Akın isminin oldukça güçlü olduğunu söyleyebiliriz.
Duyulan bu ses aynı zamanda Ahmet Akın’ın, CHP seçmeni dışından da ciddi oy alacağı anlamına geliyor ki kazanmak için zaten almak zorunda.
Olaya sadece bu pencereden bakarsan manzara umut verici…
Bakılması gereken başka pencereler de var. Bunlardan en önemlisi de parti tabanı ve CHP seçmeni.
CHP seçmeni demişken 14 Mayıs’ta alınan 287bin oyun tamamı CHP’ye ait değil. CHP ile birlikte toplam beş parti CHP çatısı altında seçime girmişti. Bu partilerden bazıları 31 Mart’ta kendi adına yarışacaklar.
Yani alınan oy gerçekte 287bin’denbiraz daha az ve aradaki fark 130bin’denbiraz daha fazla…
Şu ana kadar sırtların dönüldüğü parti tabanına ve parti seçmenine yüzler dönülecek olunursa, kaygılanılması gereken rahatsızlıkların ve tepkilerin olduğu da görülüyor.
Örneğin…
CHP adayıAhmet Akın ve CHP Balıkesir Milletvekili Serkan Sarı’nın, Anadolu Gençlik Derneğinin (AGD) düzenlediği MEKKE’NİN FETHİ VE KUDÜS GECESİ etkinliğine katılması parti tabanında ve laik düzeni savunan seçmende büyük rahatsızlık yarattı.
Ve bazıları içinde bardağı taşıran son damla oldu. Benden söylemesi…
Neden böyle olduğunun iyi anlaşılması için konuyu biraz açmak gerekiyor…
Önce bir hatırlatmada bulunayım…
Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi kuran bir partidir ki buna hiç kimse itiraz etmez. Cumhuriyet Halk Partisi, Ümmetçi bir parti değildir ve Atatürk Milliyetçiliğine bağlıdır. Laikliğin savunucusudur.
GELELİM MEKKE’NİN FETHİ VE KUDÜS GECESİNE…
Bu etkinliği düzenleyen AGD, Milli Görüşçüdür. Milli Görüş, NecmettinErbakan’ın öncülüğünde 1960’lı yılların sonunda ortaya çıkan belli ilkeler doğrultusunda ve sınırları belirlenmiş siyasi bir görüş olup; antiemperyalist, anti-Amerikancı, İncirlik üssünün kapatılmasını savunan, çok emin olmasam da muhtemelen NATO’ya da karşı olan bir görüştür.
Kemalistlerin, Sol ve Sosyalistlerin siyasi mücadele hattında da benzer değerler savunulur. Ne yazık ki Sosyal Demokratlar için aynı şeyleri söylemek mümkün olmasa da bu dünya görüşlerinin ortak noktası, ilerici, aydınlanmacı, devrimci ve laik düzenden yana olmalarıdır.
Milli Görüş ise Ümmetçi ve Siyasal İslamcı bir İdeolojidir.
Yakın sayılabilecek geçmişte Milli Görüşü temsil eden dört parti, “Laiklik karşıtı eylemleri ve devletin kurucusuna karşı suçlamaları” gerekçesi ile kapatılmıştı.
31 Ocak 1997 tarihinde Sincan Belediyesinin düzenlediği “KUDÜS GECESİNDE” yaşananlar partinin kapanma gerekçelerinden biri sayılırken, 28 Şubat’a giden süreçte de etkili olmuştu.
Bir örnek daha vereyim.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Otelinde, 2’si otel çalışanı olmak üzere toplam 35 can yanarak veya boğularak Radikal İslamcılar tarafından katledildi. Ve birçoğu aleviydi…
Yanlış anlamayı ortadan kaldırmak için oteli yakanların Radikal İslamcılar olduğunu bir kez daha vurgulamak zorundayım.
Siyasal İslamcı Milli Görüşü, otelin yakılması ile ilişkilendirmek niyetinde değilim. Zira yanlış ve haksızlık olur.
Ancak yargılanan sanıkların Avukatlarından biri Milli Görüşün kurucularından olan Şevket Kazan’dır. Üstelik daha sonra Adalet Bakanıyken aynı Şevket Kazan hapishanede bu mahkumlarıda ziyaret etmiştir. Avukatların birçoğunun da Refah Partisi üyesi olduğunu belirtmem gerekiyor.
Kabul etmek gerekir ki Ahmet Akın’ın, CHP dışındaki parti seçmenlerinden de oy alması gerekiyor. Ancak buralardan oy geleceğini tahmin etmediğim gibi CHP seçmenini küstürmeye, kırmaya ve kızdırmaya değmeyeceğini de düşünüyorum.
CHP ve Ahmet Akın, 130bin üzeri farkı kapatmayı hedefliyorsa, bir çuval inciri berbat edecek hamlelerden uzak durmalı ve yaklaşık 60bin fark yenen iki merkez ilçe Karesi ve Altıeylül’eözel bir çaba harcamalılar.
Oysa bu iki merkez ilçe üyelerinde kaygılı bir bekleyiş söz konusu. Zira parti dışından bazı kişilere adaylık teklifi götürüldüğü haberleri yer aldı basında.
Parti üyeleri parti dışından gelecek bir adaya kesinlikle sıcak bakmıyor.
Zayıf bir ihtimal olsa da İYİ Parti ile Balıkesir’de işbirliği olacağı iddiası da söz konusu.
Her ne kadar Meral Akşener’in tavrı ve söylemleri her türlü işbirliğinin önünü kapatmış gözüküyorsa da Balıkesir içinözel bir uygulama olur mu yakında göreceğiz.
Sonuç olarak…
Şu anda esen rüzgarlarAhmet Akın’ın lehine ve hani derler ya bu Pazar sandık konsa kazanacak noktada…
Amma velakin sadece Ahmet Akın’ın ismiyle bu iş sonuna kadar götürülemez.
İl Başkanına ve yönetimine büyük iş düşüyor.
İlçe Danışma Kurullarını biran önce hayata geçirmeliler. Zaten tüzük gereği çoktan gerçekleşmeliydi. Üyenin sesine, eleştirilerine ve önerilerine kulak versinler.
Eşgüdüm toplantılarını yapmak zorundalar. Partinin değişik kademelerinde görev almış, aday olmuş ve bu süreçleri yönetmiş parti önderleriyle bir araya gelmeliler.
En kısa sürede Kadın ve Gençlerle çalıştay tarzı organizasyonlarda, yol haritasının çizilmesi ve motivasyonun sağlanması gerekiyor.
Yani, kısa sürede yapılacak çok iş var…
Yani, tek başına olacak işler değil bunlar…
