ALTYAPIDAKİ irili ufaklı arızalar yüzünden şehirler günlerce susuz kalabiliyor.
Büyükşehir olmadan önce de böyle arızalar yaşanırdı. Büyükşehir olduktan sonra da yaşanıyor.
Ama arada fark var şimdi.
Eskiden kıt kaynaklarla iş yapmaya çalışan bir şehir belediyesi vardı.
Şimdi süper kaynaklarla, koskoca vilayetin su ve kanalizasyon işlerine bakan koskoca bir BASKİ.
Dünya kadar iş makinası, alet, araç, gereç, ekipman, personel.
Mühendisi, teknikeri, işçisi, mavi yakalısı, beyaz yakalısı falan.
Büyükşehir’den bağımsız kendi bütçesi de var.
Koca koca binaları, idarehaneleri, şubeleri, makam odaları, makam araçları falan.
BASKİ, ayrı bir medeniyet yani.
Burası böyle.
***
BASKİ’nin sorumluluk alanındaki işler öyle veya böyle yürüyor. Kimi yerde çok tepki alan icraatları var, kimi yerde vatandaşı hoşnut kılan işleri.
En önemli özelliği, koordinasyonsuzluk. Kurumsal bir şey bu.. Baştan beri böyle.
İlçe belediyeleriyle koordinasyon konusunda sıkıntı büyük.
İlçede bir sokağa bakım onarım yapılır, taş döşenir falan.. Üç gün sonra züccaciyeci dükkanına giren filler gibi, BASKİ girer sokağa.. Darmadağın olur her şey.
Tabi ‘kurtarıcı’ özelliği de var BASKİ’nin.
Meselâ, eskiden lağım kokan ilçelerde belediye başkanları hedef alınır, vatandaş demedik laf bırakmazdı.
Şimdi BASKİ’ye sövüyorlar.. İlçe belediye başkanı, “BASKİ’nin problemi, yetki bizde değil” deyip sıyrılıyor. Büyükşehir için de aynı durum geçerli. Cadde tarlaya dönmüş ilçede, vatandaş köpürüyor.. İlçe belediyesi, “Büyükşehir’in sorumluluğu” diyor; kurtuluyor!
Burası da böyle.
***
..VE büyük BASKİ, koca vilayetin her yerinde su, kanalizasyon, arıtma vesaire işleri omuzlayan BASKİ..
Sütlüce’deki bir boru patlağını iki günde halledemiyor!
Sütlüce Mahallesi, Dereboyu Caddesi’nde su şebekesini birbirine bağlayan ana boru var.
Geçen gece patladı yine.
Yine diyoruz, her sene patlıyor zaten.
Borular basınca dayanamıyor, gümlüyor.
Sonra..
Şehir iki – üç gün susuz kalıyor.
Milletin anası ağlıyor.
Ulen hep yaza mı denk gelir bu işler.. Hava sıcak, millet leş gibi terlemiş; duş alıp rahatlayacak, temizlenecek falan.. Musluklar tıısss…
Annem arıyor: “Suları kesmişler, n’apıcam ben susuz?..”
“Bizde de kesik, yüzümüzü yıkayacak su yok…”
E n’apıcaz peki?
BASKİ’nin onarmasını bekleyeceğiz.
***
HER sene bekliyoruz zaten.. Aynı bölgede sürekli arıza yaşanıyor.. Balıkesirli de her sene susuz kalıyor.
Hep aynı terane yani.. Şehir klasiğimiz.
Ama BASKİ’miz var; büsbüyük bütçesi, koskocaman binaları, alet edevatı, afilli arabaları, kamyonları, dozerleri falan.
Halleder yani.
***
DUYDUK ki, birkaç saatte onarılacak arıza, şehir dışından aynı çapta boru ve malzeme beklendiği için halledilememiş.
Demek ki stokta, depoda, şantiyede yedek malzeme bulundurulmuyor.
İki üç yıl önceki arızada da benzer şeyler olmuş, malzeme yokluğundan uzun uzun beklemişti şehir.
Sonra ne yaptılar?
Yedek malzeme depoladılar.
Ne oldu o yedekler?
***
ZEKAİ Kafaoğlu Büyükşehir’in başına geçince ilk icraatı BASKİ Genel Müdürü’nü değiştirmek oldu.
Edip Uğur döneminde işbaşı yapan Mustafa Bayram gitti.. Yerine Bursa’dan Talat Özen getirildi.
Bayram döneminde basın ve kamuoyuyla kurumsal iletişim iyiydi. Meselâ böyle arızalar falan olunca, Mustafa Bey’i arar her türlü teknik bilgiyi alırdık. Kamuoyuyla paylaşırdık.
İletişim kanalları açıktı.
Şimdi kapalı.
BASKİ’de önceki dönemden kalıt bir handikap var.
Liyakatsız, ama torpilli çok adam çalışıyor. Adama iş durumları var yani.
Akıllı, çalışkan, işini bilen, yaptığı işin hakkını veren personel sayısı az.
Bunu herkes söylüyor.
***
NEYSE.. Yığınla lafa gerek yok.. Bunları zaten sokaktaki adam biliyor.
Biz ne bekliyoruz?
Suların akmasını…
Bu yazıyı hazırlarken arıza henüz giderilememiş, şebekeye yeniden su verilmemişti.
Musluklardan tısss sesi geliyordu yani.
********************
Kutsal damacana
PEK çoğunuz gibi biz de markete koştuk su alalım diye.
Bidonu kapıp çeşme başlarında sıraya dizilirdik eskiden.
Şimdi çeşme kalmadı.. Keçeci Suyu vardı, Keçeci çeşmeleri vardı; şeker gibi su akardı.
Artık kutsal damacanalarımız var; her evin baş köşesinde.
Yığınla su firması şehirde cirit atıyor; ev ev, kapı kapı, dükkan dükkan su servisi yapıyor hergün.
Çeşmeler tıslayınca herkes damacanaya koşuyor haliyle.. İçmek için, elini yüzünü yıkamak için.
Su firmaları, bu susuzluk ortamında hangi birimize yetecek?
İstiyorsun, gelmiyor.. Binlerce adresten sipariş geliyor çünkü.
Susuz kalmayalım diye markete gidiyorsun; raflar boşalmış.
Önceki akşam Hükümet’in oradaki Migros’a girdik, raf boşalmış.. Takviye getirdiler el arabasıyla, raflara dizilmeden satıldı. İki tane onluk kaptım, kasaya koydum; arkamdan gelen vatandaş “o suların sahibi yoksa biz alalım” demez mi.
“Höt” dedim, “onlar benim…”
Hani, ileride su savaşları yaşanacak deniyor ya hep..
Yaşanır vallahi.
Damacanalarınıza iyi bakın.
***************
Balıkesir’de dün
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Balıkesir programı nedeniyle şehirde olağanüstü saatler yaşandı yine.
Merkeze açılan tüm yollar kapandı.
Yol kenarlarındaki BALPARK’lar boşaltıldı.
Kapalı otoparklar dışında hiçbir yerde araçlara park etme izni verilmedi.
Robotik Otopark mesai yapmadı.
Ana yollarda kaldırımlara park etmiş haldeki araçlar kaldırıldı.
Neredeyse, “tüm araçlar şehir dışına çıksın, şehirde araç olmasın” denilecek, o derece.
Havada helikopterler vızır vızır.
Çatılarda, caddelerde, sokaklarda keskin nişancılar.
Şehirdekiler yetmeyince, çevre il ve ilçelerden taşınan polisler.
Merkezde çok sayıda polis devriyesi.
Kaldırımda yürüyen herkese “şüpheli’ gözüyle bakış.
Vatandaşın yaşadığı ulaşım sıkıntısı.
Yollarda barıyerler falan.
Üstüne bir de susuzluk..
Çile bülbülüm çile halleri.