Atalık Tohum ve Yaşam Derneği kuruldu. Başkanlığını Günaydın Candan’ın yaptığı dernek ilk tanıtımını geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleştirilen ‘Hayat Yerelde Çözüm Yerelde’ isimli çalıştayda yaptı.
Dernek üyeleri Kimya Öğretmeni Gönül Çavuş ve İşletmeci Emine Kocatürk derneğin kuruluş amaçlarıyla ilgili bir konuşma yaptı. Dernek üyeleri konuşmalarında atalık tohumların önemine değinerek, bu tohumların sürdürülebilmesi için Atalık Tohum Yaşam Merkezi’ni hayata geçirmek istediklerini belirtti.
Tohumlarımız yok edildi
Atalık Tohum ve Yaşam Derneği’nin kuruluş amaçları hakkında bilgiler veren Dernek Üyeleri Gönül Çavuş ve Emine Kocatürk şunları söyledi:
“Balıkesir’in ilk Yerel tohum, yerli hayvan ve doğal yaşam derneğiyiz. Balıkesir merkez de bir çevre örgütü yoktu,46 maddelik tüzüğümüzle aynı zamanda bir çevre örgütüyüz. Üretimde ve yaşamda ekolojik dengeyi bozan, insan yaşamını, diğer canlı yaşamlarını hiçe sayan, sadece daha fazla kar amacı güden bir sanayi ve gıda üretiminin dünyayı egemenliğine almış olması, insanlığı çok üzmektedir. Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun, toprağın kirlenmesi, mevsimlerin anormal değişmesi, gıda terörünün çok yaygınlaşması, tohumlarımızın yok edilmesi bizi bu alanda mücadeleye itmiştir. Sakat ve ölü doğumların, kanser gibi tedavisi mümkün olmayan hastalıkların insanlarda ve hayvanlarda yaygınlaşması, bizi bu alanda mücadele etmeye yöneltmiştir. Bu amaçla Şubat ayı başında Atalık Tohum ve Yaşam Derneği’ni kurduk.
Tüketiciyi yerel tohumla üretim yapanlarla buluşturacağız
Bu nedenlerle doğa, çevre, gıda, tarım, hayvancılık ve sağlık sorunlarına çözüm getirebilmek konusunda ilimizde ve bölgemizde neler yapmalıyız? Sorusuna cevap bulmak birinci önceliğimizdir. İlimizde genetiği ile oynanmamış yerel tohumları tespit edip bir Atalık Tohum Yaşam Merkezi oluşturmaya çalışacağız. Ayrıca çok değişik projelerle yerel tohumla üretimin yok olmamasını ve yaygınlaştırılmasını sağlayacağız. Yerel tohumla üretim yapan çiftçinin ürününü değerinde pazarlamasını sağlayacak yol ve yöntemler geliştirilmesi için çaba göstererek; tüketiciyi yerel tohumdan üretim yapan çiftçi ile buluşturacağız.
1946’larda “zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” türküleriyle başlatılan yerli üretime hayır diyen Marshall Planı zehri Türk halkına içirilmiştir. O günlerden bu yana milli tarım ve hayvancılık bir kenara itilmiş, yerli ırklar verimsiz diye yok edilmiş ya da yabacılarca ele geçirilmiştir. Topraklarımız ve sularımız kirletilmiş 80 yıldır dev dünya şirketlerinin insafına terk edilmiştir. Yerli tohumların yerini hibrit ya da organik isimli yabancı tohumlar almış, buna paralel olarak da tohum, gübre mazot, ilaç girdileri artmıştır. Bu nedenle çiftçi toprağını ekemez hale gelmiştir. Ülkenin gıda ihtiyacı iç üretimden karşılanamayacak haldedir, dışarıdan getirilen tarım Ürünleriyle acil çözümler yaratılmaya çalışılırken, çiftçimizin mevcut üretimi de değerinin çok altıda alıcı bile bulamamaktadır.
7 kişiyle çıktığımız yolda 20 kişiye ulaştık
Bir öğretmen arkadaşımızın uzun bir dönem örgütlenme çabası sonucu önce 7 kişi bir araya gelmiş, daha sonra 20 kadar Tohum ve Yaşam savunucusu arkadaş bir araya gelerek, geleceğe dönük hayalleri yazıya dökmüşlerdir. Uzun uzun toplantılar yapılmıştır, Sonuç olarak: Balıkesir de bu alandaki boşluğu doldurmak için Atalık Tohum ve Yaşam Derneği’ni elbirliğiyle kurduk. Kartopu gibi büyüyerek dev bir atalık tohum örgütü olma yolunda ilerliyoruz. 10 günlük bir derneğiz ve şimdiden 20 dönümlük meyvelik bir uygulama bahçesi çiftliğine kavuştuk. Doğanın atalarımıza hediye ettiği tohumlara sahip çıkmak adına Türkiye’nin bu alandaki en kapsamlı tüzüğüne sahibiz.
Doğan insansız yaşar, ancak insan doğasız yaşayamaz
Derneğimiz suya, toprağa, tohuma ve yaşama olumsuz şekilde müdahale eden hangi güç olursa olsun onlara karşı tüzüğüne uygun şekilde doğal yaşamı savunacaktır. Balıkesir’de ve tüm Türkiye de her çeşit kurum ve kişilerle işbirliği yaparak yerel tohuma sahip çıkacağız. Balıkesir’de girmediğimiz kurum, bilgi vermediğimiz insan kalmayacak şekilde eğitimler vereceğiz, atölyeler kurmaya çalışacağız, kooperatifler oluşturacağız. Şenlikler, bayramlar vb. yerel ürün pazarlarının oluşması için çaba göstereceğiz, uygulama alanları oluşturacağız. Gerekirse atalık yaşam okullarını kurmak istiyoruz kısaca köy enstitüsü modellerinin alt yapısını oluşturup ekolojik köyler üzerinde duracağız. Yeryüzünün yaşam alanlarını yok eden petrole dayalı enerji, deterjan, plastik ve ilaç sektörünün doğal olanlarını yaygınlaştırmak için çaba sarf edeceğiz. Toprak su ve tohumumuza gelecek nesiller adına sahip çıkmaya çabalayacağız. Doğa insanın değil, insan doğanın bir parçasıdır. Doğa insansız yaşar, ancak insan doğasız yaşayamaz.”
