AB DOĞU AKDENİZ’DE SORUNUN DEĞİL ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMALI

“Doğu Akdeniz’deki bölgesel anlaşmazlık enerji kaynakları sorunu olmanın ötesinde, doğal kaynaklar üzerinde egemenlik ve deniz yetki alanının sınırlandırılması temelinde stratejik bir sorundur.  Bölgedeki enerji kaynakları siyasi sürtüşme ve gerilim kaynağı olarak değil, çok taraflı işbirliği için bir fırsat olarak kullanılmalıdır.”

 

Balıkesir Sanayici ve İşadamları Derneği Doğu Akdeniz’de yaşanan anlaşmazlıklar hakkında bir açıklama yaptı.

Açıklamada, “Akdeniz Barışının Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarları dikkate alınmadan başarılamayacağı açıktır.  Hakkaniyetli bir çözüm bulmak ve Doğu Akdeniz’i barış ve refah bölgesi haline getirmek için gerilimi azaltmak, tek taraflı eylemlerden kaçınmak, diyalog ve ön koşulsuz müzakereleri başlatmak ihtiyacı vardır” denildi.

 

BASİAD’ın konuyla ilgili açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

 

Ege Denizi’nde uzun süredir devam eden ikili anlaşmazlıklar ile Doğu-Akdeniz’deki çok taraflı anlaşmazlıklar ayrı konular olarak değil, bir bütün olarak ele alınmalıdır

Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’nde uzun yıllardır çözülmemiş anlaşmazlıklar, Güney Kıbrıs’ın 2004’te Annan planını reddetmesine rağmen, adada kapsamlı bir çözüme ulaşılmadan AB üyeliğine kabul edilmesi, bugün Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusu ve doğal kaynakların hakkaniyetli paylaşımı sorunları birbirlerini doğrudan etkilemektedir.  Bu konular ivedilikle başlatılacak bir diyalog süreci çerçevesinde ele alınmalıdır.

 

AB sorunun değil, çözümün parçası olmalıdır

Avrupa Birliği’ni mevcut anlaşmazlığın çözümünde daha aktif ve tarafsız bir rol üstlenmeye davet ediyoruz. AB hem üye hem de aday ülkeler için adil ve hakkaniyet temelinde çözüm yönünde etkili liderlik gösterme fırsatına sahiptir.  Bu yaklaşım AB’nin stratejik çıkarlarıyla da uyumludur.

AB’nin dayanışma ilkesi ikili hukuki ihtilafların özel şartlarını ve uluslararası hukuku gölgelememelidir. Üyelik statüsü nedeniyle taraflardan birine koşulsuz destek vermek AB’yi hem adil ve güvenilir bir arabulucu olmaktan yoksun bırakır, hem de çözümden ziyade sorunun parçası haline getirir.

Yaptırımlar veya askeri gerilimin tırmandırılması tehdidi ters etki yaratır ve yalnızca gerginliğin artmasına sebep olur. Gerilimi tırmandırma tehdidinin bir müzakere aracı olarak kullanılmasından kaçınılmalıdır.”

Exit mobile version