Bir hafta içerisinde oynadığımız üç maçlık seride Tuzlaspor maçının ikinci yarısındaki mücadelemizin umuduyla, Kocaeli deplasmanında maçın başında yediğimiz golle abandone olan boksörler gibi sahada varlık gösteremediğimiz maçın ardından çıktığımız Keçiörengücü maçında siyahla beyaz arasındaki farkın olduğu gibi bir BALKES’leri izledik.
Geçtiğimiz haftadan beş farklı oyuncuyla başladığımız maçta rakibimizin kazandığı penaltıyı auta atması maçın kırılma anı oldu. Kaçan penaltının ardından silkelenen takımımız kendine geldi. Hırslı ve mücadeleci oyun anlayışımızı sahaya yansıttığımız zaman sonuca etki edebildiğimizi gördüğümüz maçta CEDRİC ve Hüseyin Karabey öne çıkan oyuncularımızdı. Özellikle Cedric hem ikili mücadelelerdeki fizik gücüyle orta sahamıza dinamizm getirdiği hem de forvetlerimize verdiği katkıyla Umut Hoca’ya “ben bu takımın değişmez oyuncusuyum” mesajı verdi. Yaşı ilerlemiş oyuncularımızdan katkı alamadığımızın görüldüğü maçlarda genç oyuncularımızın takıma adapte edilmesi hem gençlerimize hem senelerdir onlarla emek veren hocamıza hem de kulübümüzün ekonomik açıdan rahatlamasına olanak sağlayacaktır.
Her ne kadar sonuç anlamında istediğimizi elde etsek de, sezon öncesi hazırlık kampı ve hazırlık maçı oynamamamız, hoca değişikliğimiz, oyun planımızı sahaya yansıtmada sıkıntılar yaşatmasına sebep oluyor. Arayışlarımızın görüldüğü bu maçlarda taktik anlayışımızı ve oyun planımızın sahaya yansıtılması biraz daha zaman alacak gibi görülüyor. Bu süreci atlattığımızda inanç ve mücadele gücümüzü teknik ve taktik anlayışımızla birleştirdiğimizde daha farklı bir BALKES izleyeceğimizden şüphemiz yoktur.
Stattaki az sayıda seyircinin rakipten baskı yediğimiz anlardaki destek takıma moral olup itici bir güç olduğu görülse de, her hafta farklı sonuçların alındığı, kimin şampiyon kimin küme düşeceği belli olmamasına rağmen takımımız yeterli desteği tribünlerden göremiyor. Sadece Başkan ve yönetimin futbolcuların ve teknik ekibin inanması yetmiyor. Taraftarların da inanıp görevini yetire getirmesi gerekiyor.