Türk Eczacıları Birliği Başkanı Arman Üney, “Deprem bölgesinde görev yapan meslektaşlarımıza yönelik özel iyileştirmelerin ivedilikle hayata geçirilmesini bekliyoruz” dedi.
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, bilimsel eczacılığın 185’inci yıl dönümü dolayısıyla, Birliğin binasında basın toplantısı düzenledi.
Heyet adına açıklama yapan Üney, 50 bini aşkın meslektaşıyla bugünü kutlamanın gururunu yaşamanın yanı sıra 185 yıldır topluma şifa dağıtan bir mesleğin mensupları olmanın da sorumluluğunu taşıdıklarını ifade etti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına da değinen Üney, Gazze’de insanlık tarihinin en ağır, en karanlık ve en acımasız katliamlarından birinin yaşandığına dikkat çekti.
Üney, İsrail’in saldırılarını en ağır şekilde lanetlediklerini belirterek, “Bir an önce uluslararası hukuka ve temel insan haklarına aykırı bu insanlık dramının sona erdirilmesi ve bölgede yeniden barış ortamının tesis edilmesi için bütün dünya ülkelerini, uluslararası kuruluşları bir kez daha acilen göreve davet ediyoruz.” diye konuştu.
Bu yılki Eczacılık Haftası’nın temasını “Eczacı Varsa Hayat Var” olarak belirlediklerini anlatan Üney, eczacıların üstlendiği rollerin önce pandemide, ardından da 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda çok daha net şekilde görüldüğünü söyledi.
Eczacıların sağlık sisteminin can damarlarından olduğunu vurgulayan Üney, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) sağlık harcamaları istatistiklerinde 2022 verilerine göre Türkiye’nin toplam cari sağlık harcamalarına gayrisafi yurtiçi hasılada (GSYH) ayırdığı payın yüzde 3,7 olduğunu, bu oranla OECD ülkelerine göre en düşük pay ayıran ülke durumunda bulunduğunu aktardı.
Üney, toplam sağlık harcamalarının GSYH’ye oranının 2021’de yüzde 4,6 iken 2022’de yüzde 3,7’ye gerilediğine işaret ederek şöyle konuştu:
“Bu durum geri ödeme kapsamında yer alan ilaçlarda kısıtlamalara gidilmesi, hastaların cebinden çıkacak ilaç fiyat farklarının daha da artması, ilaç yoklukları ve ilaca kısıtlı erişim sorunları, yeni keşif, yeni nesil ilaçların erişime açılamaması ve hastaların yeni tedavi olanaklarından faydalanamamaları, yarım kalan tedaviler nedeniyle oluşan yeni komplikasyonların hasta güvenliğini ve sağlık bütçelerini daha fazla tehdit etmesi şeklinde özetlenebilecek pek çok istenmeyen sonucu da beraberinde getirmektedir.”
Üney, bu nedenle GSYH içerisinde sağlığa ayrılan payın artırılması ve sağlık bütçesi içerisinde ilaca uygun oranlarda payın ayrılmasının zaruri olduğunu kaydetti.
“Sağlıktan tasarruf olmaz”
Kamudaki tasarruf tedbirlerine ilişkin çalışmaları, mali disiplinin sağlanması ve yüksek enflasyonun dizginlenmesi açısından gerekli bulduklarına işaret eden Üney, bu tedbirleri hayata geçirirken toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek hiçbir tasarruf tedbirinin alınmaması gerektiğine dile getirdi.
Üney, “Halk sağlığını koruma gayretindeki bir meslek grubunun temsilcileri olarak bu uyarıyı yapmayı görev biliyoruz ve diyoruz ki ‘Sağlıktan tasarruf olmaz.'” ifadesini kullandı.
“Her ilaca kolayca erişebilmenin yolu yerli ilaç üretiminden geçmektedir”
Yerli ve milli ilaç üretimi konusuna da çok önem verdiklerini, dışa bağımlı olmayan bir ilaç sanayisi hedefinin bütün ilaç sektörünün ana hedeflerinden biri olması gerektiğini vurgulayan Üney, şöyle devam etti:
“İlaç, stratejik bir üründür ve ilaçta dışa bağımlık toplum sağlığı açısından ağır sonuçlara neden olmaktadır. Bu sonuçları zaman zaman hep birlikte yaşıyoruz. İlaç yokluklarının önüne geçebilmenin, her ilaca kolayca erişebilmenin yolu kapsamlı bir yerli ilaç üretiminden geçmektedir. Ertelemeden, ötelemeden hemen bugün bu hedef için elimizden ne geliyorsa hayata geçirmek durumundayız. Türk Eczacıları Birliği olarak üzerimize düşen her görevi yerine getireceğimizi tekrar söylüyoruz.”
Deprem bölgesinde çalışan eczacıların çok zor koşullarda görev yaptığını, her türlü zorluğa rağmen yaşadıkları şehri terk etmeyerek hastalara hizmet sunmayı sürdürdüklerini anlatan Üney, bölgede görev yapan eczacıların işlerini kolaylaştırmak gerektiğini söyledi.
Üney, “Deprem bölgesinde görev yapan meslektaşlarımıza yönelik özel iyileştirmelerin ivedilikle hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu konunun ısrarlı takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.
“Yeni mezunlar için yeni istihdam politikaları hayata geçirilmeli”
Eczacılık fakültelerinin kontrolsüzce açıldığını öne süren Üney, bu durumun ciddi istihdam sorununa neden olduğunu aktardı.
Uluslararası standartlarda kaliteli eczacılık eğitimi ve mesleki sürdürülebilirlik için yeni bir eczacılık fakültesi daha açılmaması gerektiği görüşünü savunan Üney, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konu artık sadece eczacıları ilgilendiren bir başlık olmaktan çıkmış, bu fakültelerden mezun binlerce genç arkadaşlarımızı, onların ailelerini, dolayısıyla bütün ülkemizi ilgilendiren bir istihdam sorunu haline gelmiştir. Yeni mezunlar için artık yeni istihdam politikaları hayata geçirilmeli, kamu kuruluşlarında, özel hastanelerde ve devlet hastanelerinde, ilaç sanayisinde, dağıtım kanallarında ve ilaca ilişkin hizmetlerin sürdürüldüğü her alanda eczacı sayısı artırılmalıdır.”
Üney, son dönemde eczacılara yönelik şiddet olaylarında ciddi artış gözlemlendiğine işaret ederek, eczacıların sundukları bu hizmetin güvenli ortamlarda yerine getirilmesi için gereken önlemlerin acilen alınması gerektiğini vurguladı.
“Şu anda yok ama olabileceğiyle ilgili emareler var”
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Üney, “vatandaşın ilaca erişiminde bir sorunun olup olmadığına” yönelik soruya şu cevabı verdi:
“Geçtiğimiz senelerde ocak-şubat ayındaki ilaç yoklukları gibi bir durum şu anda yok. Ama bunun olabileceğiyle ilgili emareler var, onu söyleyebilirim. Umuyor ve diliyorum ki olmaz, biz de bununla ilgili ‘Şöyle oldu, böyle oldu’ diye açıklamalar yapmak durumunda kalmayız. Ama böyle bir şey olduğu zaman bilin ki ilk açıklamayı biz yapacağız. Çünkü halkın ilaca ulaşım hakkının savunucusu da biz olmalıyız.”