“Geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın” der Şeyh Edebali. Bugün yaşadığımız toprakları yeniden vatan yapmış bir milleti bağımsızlığına kavuşturmuş tarihlerdir milli bayramlarımız.
Türk milli mücadele dönemi günlerinin birer yadigarıdır 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim. Bu önemli dört tarih Türk Kurtuluş Savaşının en önemli aşamalarını oluşturur. Milli mücadele dönemini özetleyen bu tarihler bir tarihin yazılışının adeta evrelerini gösterir gibidir.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu bayram yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda bir ulusun hür yaşama iradesinin sembolüdür. 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz 30 Ağustos’ta zaferle taçlandırılmıştır.
Bu zafer Kurtuluş Savaşının seyrini değiştirmiş ve Türkiye Cumhuriyetinin temelinin atılmasında büyük rol oynamıştır. Bağımsızlık ve özgürlük arzusu askeri başarılarla birleşmiş Türkiye’nin geleceği için belirleyici bir adım olmuştur.
30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Muharebesinin başarıyla sonuçlanmasıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan kurtuluş mücadelesi kesin ve kalıcı bir zafere ulaşmış “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” sözüyle işgal edilen toprakların resmen geri alındığını tüm dünyaya ilan etmiştir.
Türk Milletinin yeniden doğuşunu müjdeleyen ve cumhuriyetimizin temelini oluşturan büyük zafer gibi milli bayramlarımız bugün unutturulmaya, sıradanlaştırılmaya çalışılması hepimizi üzse de; Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarihini bilmeyen milletler yok olmaya mahkumdur” sözünü hafızalarımıza kazımalıyız.
30 Ağustos Zafer Bayramında başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnet ve rahmetle anarken, yine son sözü Atamıza bırakalım: “Milli Bayramlarını kutlamayan milletler dini bayramlarını kutlayacak vatana bulamazlar.”
