Hepimiz tatlıya düşkünüz. Canımız sıkkın olduğunda bir parça çikolata, yorgunluk anında şekerli bir kahve ya da sabah koşusundan sonra meyveli yoğurt… Şeker, hayatımızın her anında yanımızda. Fakat asıl soruyu sormanın zamanı geldi: Ne kadar şeker, çok fazla şeker demektir?
Son dönemde, rafine şekerin sağlığa etkileri konusunda artan bir farkındalık var. Market raflarındaki etiketleri inceleyenlerin sayısı hızla artıyor. Ancak burada kritik bir ayrım var: Doğal şekerler ve eklenen şekerler. Meyvelerde bulunan fruktoz ya da süt ürünlerindeki laktoz gibi doğal şekerler, vücudumuzun tanıdığı ve kolayca işleyebildiği maddeler. Sorun, işlenmiş ürünlere eklenen gizli şekerlerde başlıyor.
Düşünün; ABD’de bir kişi günde ortalama 17 çay kaşığı ilave şeker tüketiyor. Bu, önerilen miktarın çok üzerinde. Aşırı şeker tüketimi, kalp hastalıklarından tip 2 diyabete, obeziteden diş çürüğüne kadar pek çok sağlık sorunuyla doğrudan ilişkili.
Şeker Tüketiminde Nerede Durmalıyız?
Gelin biraz rehberlik edelim. Amerikan Kalp Derneği’nin tavsiyesi, yetişkinlerin ilave şeker tüketiminin günlük toplam kalorinin %6’sını geçmemesi yönünde. Bu da ortalama olarak günde 30-36 gram, yani 6-9 çay kaşığı şeker anlamına geliyor. Çocuklar için ise bu miktar çok daha düşük: Günde 25 gramdan fazla olmamalı. Ve dikkat! 2 yaşın altındaki bebeklerin ilave şeker tüketmesi kesinlikle önerilmiyor.
Etiketlerin Dili Var, Dinleyen Az
Marketten aldığınız bir ürünü çevirip besin etiketine bakıyor musunuz? Orada “toplam şeker” ve “eklenen şeker” başlıkları vardır. Toplam şeker, hem doğal hem de eklenen şekerlerin toplamıdır. Eklenen şeker miktarı, o üründe ekstra olarak bulunan şekeri gösterir. Bir üründe toplam şeker 10 gramsa ve eklenen şeker 1 gram ise içeriğin çoğu doğal kaynaklardan geliyor demektir. Ama dikkat edin! Bazen tüm şeker, sadece işlenmiş ilave şekerlerden ibaret olabiliyor.
Şekerin Vücudumuza Gizli Tuzakları
Şeker sadece bel çevrenizi genişletmekle kalmaz; diş çürüğünden hipertansiyona, osteoartritten uyku apnesine kadar birçok sorunun davetiyesidir. Üstelik fazla şeker tüketimi, bağırsak sağlığını da tehdit ederken, vücudun enerji dengesini alt üst ediyor.
Ve kalp… Tatlı krizlerinin en büyük düşmanı kalbinizdir. Yapılan araştırmalar, şekerle tatlandırılmış içeceklerin kalp hastalıkları riskini ciddi oranda artırdığını gösteriyor. Ancak hâlâ bilim dünyasında bu ilişkiyi netleştirecek daha güçlü araştırmalara ihtiyaç duyuluyor.
Peki Ya Diyabet?
“Çok şeker yersen şeker hastası olursun” cümlesi kulağa oldukça tanıdık geliyor. Oysa tip 2 diyabet, yalnızca şeker tüketimiyle değil; genetik yatkınlık, yaşam tarzı, hareketsizlik gibi faktörlerle de bağlantılı. Ancak şekerli içeceklerin diyabet riskini yükselttiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Amerikan Diyabet Derneği’nin önerisi açık: Şekerli içecekleri hayatınızdan çıkarın ve suyu tercih edin.
Tatlıdan Vazgeçmeyin, Ama Akıllı Tüketin
Şeker tamamen hayatımızdan çıkarmamız gereken bir madde değil. Önemli olan, dozunda ve bilinçli tüketmek. Doğal şekerleri tercih edin; meyveler, sebzeler ve tam tahıllar sizi hem tok tutar hem de şeker ihtiyacınızı karşılar. İşlenmiş gıdalardaki gizli şekerlere karşı ise tetikte olun.
Unutmayın, tatlı hayat iyidir… ama fazlası bedelini ağır ödetir.