SİYASETÇİNİN ideolojisi ne olursa olsun, popülizm olmazsa olmazdır artık.
Varlığı korumak, kitlelerin genel memnuniyetini sağlamaktan geçer.
‘Sağlamak’ derken.. ‘Sağlama vaadi’dir aslında!
Kitlesel desteği alıp amacına ulaştın mı, vaadlerini öteleyebilirsin. Hâttâ unutabilirsin.
Tabi günü geldiğinde birileri hatırlatabilir.
***
MESELÂ, Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’a sık sık hatırlatıyorlar nicedir, Balıkesirspor’a şampiyonluk vaadini!
Popülist ve çıkarcı bir yaklaşımla “Yücel Yılmaz Başkan Balıkesirspor şampiyon” reklamlarıyla spor kamuouyunun desteğini almıştı bizim Başkan.
Kulübün kaşkolunu boynuna dolayıp sağda solda poz verdin mi, sanıyordu ki herkes, “Balıkesirspor için her şeyi yapacak…”
Yapmadı mı?
Yönetimlerini oluşturdu, başkanlarını belirledi, karınca kaderince maddi olanaklar sağladı, kulüp çalışanlarını kadroya geçirdi, Fırıntaş’tan ekmek gönderdi falan…
“Hiçbir şey yapmadı” dersek yalan olur.
Tabi bütün bunlar, Balıkesirspor gibi köklü bir kulübün bulunduğu ligde rüzgar gibi esmesine, bir üst lige çıkma şansı yakalamasına, borçlarını ödeyecek kalıcı gelirler temin edip düze çıkmasına yetmiyor!
Görüntü faslında bir şeyler yapıp günü kurtardıysa da.. Balıkesirspor için Büyükşehir Belediyesi’nden istenen, beklenen kalıcı desteği vermedi.
Ama kongre oyunlarında perde arkasındaydı.
***
ŞEHRİN takımına, şehrin insanları sahip çıkacak.
Takım iyi giderken, herkes meydanda. Kötü gidişte ortada kimse yok!
Taraftar bile yok.
İş alemi de Balıkesirspor’un yükselişte olduğu dönemde ortada.. Çöküş sürecinde yok.
Sorarsan, “baştan beri destekliyoruz, hep ver hep ver, nereye kadar…”
Üç kuruş verip doksan dakika boyunca stadyumda reklamlarınızı döndürüyorsunuz; canlı yayında herkes o reklamları izliyor; Balıkesirspor sayesinde az masrafla çok reklam yapıyorsunuz.
Yani, “hep ver, hep ver” değil durum… Balıkesirspor da direkt ya da dolaylı olarak size bir şeyler veriyor!
Burada mevzu, gerçekten desteklemek, takımın renklerini önemsemek, takılıp düştüğünde tutup kaldırmak.
Borç gırtlaktan fışkırınca.. Takımın küme düşeceği haftalar öncesinden belli olunca.. Yönetim hataları yüzünden şehir takıma küsünce.. “Herkesin Belediyesi” Büyükşehir siyaseten tepe tepe kullanıp işi bitince savurup kenara atınca…
Alın size ligden düşmüş bir Balıkesirspor.
***
SİYASETE girmeden önce Balıkesirspor’la hiçbir yerde yolu kesişmeyenlerin, siyaset sahnesine çıktıktan sonra en etkili kullanım aracı yapıldığı bir ortam.
Yani, tribünlerde kimselerin görmediği nice ademoğlu, siyasi bir görev üstlendiğinde en sıkı Balıkesirsporlu olabiliyor… Yersen!..
***
OTUZ BEŞ yılı geride bıraktık şu gazetecilikte. Futbolu çok sevmesem de, şehrin futbol kulübüdür ve desteklenmelidir. Hani herkesin dilinde bir ‘marka’ muhabbeti var ya.. Balıkesirspor da başarısızlıklarına karşın markası değil midir bu şehrin?
“Marka şehir Balıkesir” projeleri için dünyanın parasını harcayıp, marka-vizyon edebiyatı parçalayanlar, şehrin markasına sırtlarını dönüp yalnız bırakıyorlar; ne acı.
Ama biz bu takımın düştüğünü de gördük, çıktığını da.
Amatör liglerde çıkış aradığı günleri de biliriz, Süper Lig’e adını yazdırdığı günleri de…
Parasızlık ve sahipsizliğin en karanlık günlerinde, birer peynirli tostla karınlarını doyurup maça çıkardıkları oyuncuları da…
O zamanlar galiba bir takım ruhu, bir kazanma hırsı, bir aidiyet duygusu vardı. Şimdi her şey para, her şey maddiyat. Duygu, ruh, aidiyet falan hepsi hikaye olmuş.
Oyuncu, kulüpten önce menajerine aidiyet taşıyor. Menajer, en kıtıpiyos topçuyu “Messi’nin bi tık altı” diye pazarlıyor… Bu işlerden anlamayan ve birilerinin görevlendirmesiyle oralarda yönetici olmuş niceleri, futbol uzmanı kesiliyor.
Kabadayıvari yönetim üslubu da devreye girince.. Subliminal mesaj içerikli video paylaşımları falan.
***
YAHU arkadaş, bir takım her maçta yenilir mi? Ne kadar kötü futbol oynuyorsan oyna, üç kaybediyorsan bir kazanırsın…
Sonra, “hakem hataları yüzünden böyle oldu, hakemler taraf tutuyor, taraftar destek vermiyor, para yok, transfer yok, tahta kapalı” bahaneleri.
Bu işlere talip olurken, “her şey çok güzel olacak…”
İş başına geldikten sonra…
***
HA işte, bir de aklanamayanları var Balıkesirspor’un. Sonuçta seçim bu; kazanırsın devam edersin, kaybedersin kenara çekilirsin.
Aklanamayınca ne yaparsın?
Delegenin aklamadığı arkadaşları, basın toplantısına davet edip uzun uzun konuşmasına fırsat verdikleri gün, bu yönetimin notunu vermiştik biz de.
Geçenki basın toplantısına, “gerçek basın kartı sahibi gazeteciler” çağrısı yapılınca.. Demek ki, bunca zaman gerçek olduğunu sandıklarıyla beraber yürüdüler, şimdi ‘gerçek’ olduğunu düşündüklerinden medet umuyorlar diye düşünmeyelim mi?
Hele bir de “tek rakibimiz Türk Hava Yolları” çıkışı yok mu!
Kulüp binası, tesisler dururken.. Ramazan mübarek günde, basın toplantısını ne demeye MADO’da yapıyorsun?
Reklam kokan hareketler…
Ayrıca ligden düşmüşsün.. Takımın hocası da, her maçta yenilen bir takıma, yenildikleri için teşekkür ediyor…
Bunu da gördük!
***
BALIKESİRSPOR’un bu noktaya gelmesinin faturası Yücel Yılmaz’a kesiliyor.
Kesilecek… “Yücel Yılmaz Başkan, Balıkesirspor şampiyon” reklamlarını yaparken düşünecekti.
Ama yine de düşünüyordur.
Kendisini ‘takımı alt lige düşüren en önemli etken’ olarak görebilirsiniz bugün.
Öyledir de.
Geride daha iki yıl var. 2. Lig’den 1. Lig’e çıkabilirse takımı..
Belki de taktiktir bu; önce düşürüp sonra çıkaracaktır.
Düştüğü unutulacak, çıktığı hatırlanacak…
Sonra..
“Balıkesirspor’u üst lige çıkaran adam” olacak.
Siz de omuzlarda taşıyacaksınız.