KİTABIN ORTASINDAN…

ERSAN ASLANTAŞ

 

Milli maç arası falan derken yazı işlerinden biraz uzak kaldık. Eskiden gazete köşelerinde yazardı “Yazarımız yıllık izinde olduğundan şu tarihe kadar yazılarına ara vermiştir.” Şimdi dünyanın her yerinden yazı da yazarsın, maçını da izlersin… Hatta anlık olarak yorumunu sosyal medyadan patlatırsın. Zira sosyal medya sayesinde artık on binlerce köşe yazarı, yüzbinlerce muhabir, milyonlarca yorumcu var. Eleştirdiğimden değil… Bazen on numara yazılar da çıkıyor. Ben de o yorumların, yazılanların sıkı takipçilerindenim.

Neyse, şimdi hem o yorumlardan, hem değişik ortamlarda yaptığımız sohbetlerden sonra biraz Balıkesirspor konuşma zamanı.

Biz Altınordu maçından başlayalım.

O maç bir şeyi ortaya net bir şekilde koymuştur ki futbolcu inanırsa takımı da, kulübü de, seyirciyi de, şehri de sırtında taşır. Eğer inancını kaybediyorsa yapacak pek bir şey yok. Uzun zamandır ilk kez tribün bu kadar doluydu. Sekiz bin kişinin üzerine çıkmıştı. Coşku da vardı. Ama takım yenilmemeye odaklanmış, yenmek için de çok inanmamış durumdaydı. Rakip de bu skor ve oyuna müsaitti. Okan ve Aly Malle olmayınca zaten ileriye taşınamayan bir anlayış içinde orta saha mücadelesi içinde geçip gitti doksan dakika.

Takım net bir mesaj vermiştir arkadaşlar. Bunu net bir şekilde görmek ve kabul etmek gerek. Futbolcu ne kadar memleket evladı olsa da, artık hepsi bizim çocuklar olsa da nihayetinde profesyonel olarak mesleğini icra ediyor.

Gelelim Menemen maçına. Bu maç da son dakikalarda bir puanı kaybettiğimiz bir maç oldu. Deplasman karnesi çok kötü durumda. Ancak daha kötüsü böyle giderse iç saha sonuçları da hezimete dönüşebilir. Nitekim Altınordu maçı bunun ilk sinyalleridir. Dolayısıyla bu hafta liderle oynanacak maç dananın kuyruğunun koptuğu maç. Her anlamda!

Naçizane fikrim şudur ki, teknik ekip ve futbolcular şu güne kadar sadece ellerinden geleni değil, yapılması gerekeni olabildiği ölçüde yaptılar. Yapmaya da devam edeceklerdir. Ama hepimiz gayet iyi biliyoruz ki o doksan dakika içinde izleyip sonra üzerine atıp tuttuğumuz maçların öncesinde ve sonrasında günler, haftalar süren emek var. Hatta yıllar süren emekler var.

Şimdi gelelim kitabın ortasına…

Balıkesirspor üzerine konuşurken, yazıp çizerken aklımızda hep Süper Lig’e çıkma, ligde kalma, maç kazanma, seyirciyi tribüne toplama gibi vitrinde gördüğümüz şeyler üzerinden konuşuyoruz.

Ha bunlar üzerine konuşup çok işler mi başarıyoruz. Elbette hayır…

Benim dikkat çekmek istediğim konu şudur: Bugün bu kulübe sahip çıkamazsak sadece ekranlarda gördüğümüz, maçlarına gittiğimiz A Takımın heyecanını değil alt yapıdaki onlarca yıldız adayını ve onların heyecanlarını, ailelerinin umutlarını da kaybedeceğiz. Balıkesirspor’un başarısı ya da başarısızlığı profesyonel futbolcuyu, bu formayı taşıdığı sürece ilgilendirir. Yarın o formayı çıkarır başkasını giyer yoluna devam eder. Ama biz bu evin sahibiyiz. Eve iyi bakmak zorundayız. Zira evin içi elinden tutulacak çocuklarla dolu.

Ez cümle;

Diyorum ki bugün Balıkesirspor’un kaderi üzerinde etkisi olabilecek herkes elinden geleni değil acilen gerekeni yapmazsa sadece profesyonel takımımızın başarısına değil, ileride çok iyi işler yapma potansiyeli olan onlarca kişinin hayatına da etki etmiş olacak. Daha net yazayım onların hakkına da girmiş olacak.

Minik takımlarda ceplerinden paralar harcayarak evlatlarını Balıkesirspor’a emanet etmiş birçok aile var. Çocuklarının yetenekleri ile heyecan içindeler. Bir milyon iki yüz bin nüfuslu Büyükşehir Balıkesir, imkanlarını seferber edip, bu kıymetli armasını taşıyacak yıldız adaylarına sahip çıkamayacaksa zaten susalım, yazıp çizmeyelim vesselam.

Sporla, sanatla, edebiyatla, estetikle kalın…

Sağlık ve esenlikle kalın…

Exit mobile version