ERGÜN AYDOĞAN
AKP-Erdoğan seçim kaybetmez… Kaybetseler de bırakmazlar… Ne yaparlar, ederler İstanbul’u bırakmazlar…
Kaybettiler. Neler yaptılar neler; bırakmak istemediler, bırakmak zorunda kaldılar, bıraktılar.
Bu zaferde herkesin ortak katkısı yadsınamaz elbette ama bu zafer Ekrem İmamoğlu’nun inanç, azim, kararlılık, ortak çalışma kültürü ve gençlik dinamizminin zaferidir.
Birinci seçimi kaybetmeyi beklemiyorlardı, kaybedince şoka uğradılar. Seçimi iptal ettirdiler, teröristbaşı Öcalan dahil devreye soktular ama olmadı halkın, feraseti üstün geldi; milletin iradesi gasp edildi, kazanan Ekrem İmamoğlu’na haksızlık yapıldı, hak edene hakkını teslim etmek lazım dedi dokuz puan ve sekiz yüz bin farkla Ekrem İmamoğlu’nu tekrar kazandırdı.
Herkes öyle inanmış ki, sıcak mevsime rağmen Ekrem’in gittiği her toplantı yoğun katılımlı, yüksek heyecanlıydı. Türkiye’nin her yerinden herkes çalışmalara katıldı, herkes az veya çok gücü neye yetiyorsa ‘demokrasi’ mücadelesine katkı verdi.
Seçim günü önce Florya ve Fatih’te ki okullara gittik. Sonra sorumlu olduğumuz Bayrampaşa ilçesine, oradan görev verilen Kartaltepe mahallesindeki okullara. Belki hiçbir seçimde olmadığı kadar okul sorumlusu, kat sorumlusu ve avukatlar görev başındaydı. AKP’li görevliler turuncu, CHP’li görevliler kırmızı kalemlerle kendilerini belli ediyordu. AKP’li görevliler okul müdürlerinin odalarında iktidar olmanın verdiği özgüvenle ev sahibi gibi hareket ediyorlardı.
Sandıklar açılmaya başlanıp sayıma geçildiği andan itibaren geçen her dakika bugüne kadar geçen seçimlerin aksine her oydan sonra yüzleri kararan, moralleri bozulan AKP’lilerin haline tanıklık etmek, bugüne kadar bizim sandık başındaki görevlilerin daha önce yaşadıklarını bu kez onların yaşamasını görmek mutlu etmedi dersek doğruyu söylememiş oluruz.
Binali Yıldırım’ın seçimden hemen sonra ‘helallik’ istemesi seçim sonu işareti gibiydi.
Hemen SKM (Seçim Koordinasyon Merkezine) geçtik. SKM, ana baba günü gibiydi. Kazandı haberlerini vermese bile havuz medyası dahil bütün TV yayın araçları oradaydı. Güçlükle binaya girebildik. Odaya girdiğimizde CHP yöneticileri, Ekrem İmamoğlu’nun kurmay heyeti, başından beri yanında olan Murat Ongun, eşi ve oğlu oradaydı. Tebrik ettik; her şey çok güzel oldu dedik ‘çok güzel olacak’ dedi. Yorgunluk yoktu, inanç vardı, mutluluk vardı.
Birkaç ekrandan farklı kanallardan seçim sonuçları takip edilirken, bir taraftan da kamuoyuna yapacağı konuşmanın, Türkiye’ye vereceği mesaj hazırlığı içindeydi.
İklimin getirdiği sıcaklık, yoğun kalabalık ve kameraların sıcaklığında ter içinde yaptığı sıcak mesajlarla Türkiye’yi rahatlattı. Özellikle İstanbul’un merkezi hükümetle işbirliği içinde çözülmesi gereken sorunlarında merkezi yönetimle işbirliğine hazır olduğunu, Erdoğan’la temas halinde İstanbul’un sorunlarına odaklanacağı mesajı Türkiye’yi olduğu gibi ekonomi piyasalarını da rahatlattı.
Türkiye seçim yorgunu, normal şartlarda 2023’e kadar seçim yok. Erdoğan seçim yerine Türkiye’nin sorunlarına odaklanır, hadi bakalım iş yapabiliyorsanız yapın anlayışı içinde yerel yönetimlerin yetki alanlarını daraltmaya gitmez, sorunların çözümüne katkı yapar, Türkiye’yi normalleştirirse belki 2023’e kalır.
KASIMPAŞA OUT, BEYLİKDÜZÜ İN…
Erdoğan’ın Kasımpaşa’sı varsa, Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü var. Konuşmasında Beylikdüzünde halkımla buluşacağım mesajından sonra bütün İstanbul Beylikdüzü’ne akın etti. Bizde Beylikdüzünde kaldığımız için geldik, girebilmek mümkün değil. Araç trafiği, insan trafiğini tarif etmek mümkün değil. Beylikdüzü vadisi doldu taştı… coşku geç saatlere kadar devam etti.
Bu seçim sadece İstanbul seçimi olmaktan çoktan çıkmıştı. Bu seçimle birlikte 25 yıllık yerel, 17 yıllık baskın iktidar partisinden muhalefet partisine geçmesi bütün eksiklerine rağmen demokrasinin işlediği, bütün zorlamalara rağmen sandıkla yöneticilerini seçen, değiştirilebilen bir ülke olduğunu dünyaya gösterdi.
Demokrasiden, sandıktan umudunu kesen Türk milletine umudun bitmeyeceğini gösterdi.
Gençliğimiz var, yolumuz uzun…
