Turhan Çömez’den DEM Parti’ye çok sert sözler

İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, “bu ülkede terörün bitmesini istemeyen vatan hainidir, terörden medet uman, terörü arkasına alan herkes vatan hainidir, ama bu milleti hiç kimse istismar etmesin” şeklinde konuştu.

turhan-çömez-terörden-medet-uman-vatan-hainidir

İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, “bu ülkede terörün bitmesini istemeyen vatan hainidir, terörden medet uman, terörü arkasına alan herkes vatan hainidir, ama bu milleti hiç kimse istismar etmesin” şeklinde konuştu.

 

TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti grubunun açıklamalarına tepkisini dile getiren İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, iktidarın “ya silahları gömün ya da biz sizi gömeriz” şeklindeki çıkışına “yirmi iki yıldır neden silahları gömdürmediniz, neden teröristleri gömmediniz” diye sordu.

 

“YİRMİ İKİ YILDIR NEDEN TERÖRÜ BİTİRMEDİNİZ?”

Turhan Çömez şöyle konuştu:

“Şimdi iktidar cephesi ‘Çok büyük bir çare ve formül bulduk’ diyerek terörü bitirme azmini ortaya koydu ve diyor ki: ‘Ya silahları gömün ya da biz sizi gömeriz.’ Elhak doğrudur. Soruyorum size: Yirmi iki yıldır niye silahları gömdürmediniz ve neden yirmi iki yıldır bu teröristleri gömmediniz? Bir kere çıkın, millete bunu açık yüreklilikle anlatın. Yirmi iki senedir terörü bitirmek için hangi adımları attınız, hangi adımları atamadınız? Bunları millete anlatın. İktidar cephesi, yirmi iki yıl boyunca terörü bitirmek için hangi adımları attığını, hangilerini atmadığını anlatmak zorundadır. Demokratik adımları attınız mı? Hukuki adımları attınız mı? Ekonomik adımları attınız mı? Diplomatik adımları attınız mı? İstihbari, askerî adımları attınız mı? Bugüne kadar bu adımları atmadan şimdi deniliyor ki: “Terör bitecek.” Elhak bitsin, itirazımız yok; bu ülkede terörün bitmesini istemeyen vatan hainidir, bu ülkede terörden medet uman, arkasına terörü alan herkes vatan hainidir ama bu milleti hiç kimse istismar etmesin ve etmemelidir.

 

“BU ÜLKENİN TOPRAKLARINDAKİ BARAJLAR TÜM VATANDAŞLARA AİT”

Bu kürsüde, Meclisin bu kürsüsünde DEM PARTİ’nin yetkilileri dediler ki: “Biz bin yıldır çok huzurluyduk, yüz yıldır bu topraklarda zulüm görüyoruz, eziyet görüyoruz.” Ve sonra dediler ki: “Bu yüz yıllık parantezi -yani cumhuriyeti- kapatmamız lazım.” Ve sonra da bir çözüm önerisi ortaya koydular, neydi bu çözüm önerisi? Filipinlerin Moro tipi çözüm önerisi; özerk bir yapı, her şeyinde bağımsız; eğitiminde, sağlığında, ekonomisinde, her şeyinde bağımsız ama diplomaside ve askerî yöntemlerinde merkezî hükûmete bağlı; “Bunu istiyoruz.” dediler. Sonra bir başka milletvekili çıktı, dedi ki: “Bizim topraklarımıza gelip barajlar kuruyorsunuz, sonra bu topraklardaki barajlardan elde ettiğiniz elektriği bize parayla satıyorsunuz.” Allah aşkına siz kimsiniz, hangi yetkiyle bunu söylüyorsunuz? Bu ülkenin topraklarındaki baraj bu ülkenin bütün vatandaşlarına aittir. Nasıl böyle bir ayrımcılığı yapabilirsiniz? Ve şimdi diyorsunuz ki: “Teröristbaşından medet umun.”

 

“BU MİLLET TERÖRİSTBAŞINDAN GELECEK BİR MESAJA MAHKUM EDİLEMEZ”

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletini yirmi iki yıl sonra terörist başından gelecek bir mesaja mahkûm ettiniz ve ondan medet umar hâle geldiniz. Niye görüşmedik biliyor musunuz? Bu memleket, bu millet teröristbaşından gelecek bir mesaja mahkûm edilemez. Parlamento teröristbaşından, bebek katilinden, kadın katilinden, öğretmen katilinden, asker ve polis katilinden getirilecek bir mesajın okunacağı ve o mesajın alınacağı bir yer değildir. Elbette sorun var bu ülkede, elbette problem var ama bunun çözümü demokrasidir, insan haklarıdır, özgürlüklerdir.

Burada ayrımcı bir dil, terörü savunan bir dil, terörden medet uman bir dil; hele hele Kandil’den ve teröristbaşından medet uman bir dili şiddetle reddediyoruz. Biz bu ülkede barış olsun istiyoruz, huzur olsun istiyoruz, dostluk olsun istiyoruz, kardeşlik olsun istiyoruz, refah olsun istiyoruz, herkes eşit ve birinci sınıf vatandaş olsun istiyoruz; hırsızlık olmasın, yolsuzluk olmasın istiyoruz. Ama bunun yolunu, bunun çaresini İmralı’da görenlere, teröristbaşında görenlere de şiddetle itiraz ediyoruz. Bu ülkede demokrasi yeniden hâkim olduğunda, demokrasinin kurum ve kuralları işlediğinde, bir hukuk devleti olduğunda, özgürlükler tesis edildiğinde, devlet şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde yönetildiğinde ve o ceberut teröristbaşına dönüp bakmadığında bu ülkeye huzur ve refah gelecektir.”

 

Turhan Çömez konuşması sırasında kendisine yönelik ‘zehirli dil’ sataşmasına da sert cümlelerle karşılık verdi. Çömez, “terörü savunanların dili zehirlidir, teröristbaşından medet umanların dili zehirlidir” dedi. Çömez şöyle konuştu:

 

“BENİM DİLİME ZEHİRLİ DİYEMEZSİNİZ”

“Ben, milletin bir temsilcisi olarak burada kürsü dokunulmazlığı ve konuşma dokunulmazlığı olan birisiyim. Demokrasiyi, insan haklarını ve özgürlükleri savunan birisi olarak benim dilime “zehirli” demenizi şiddetle reddediyorum! Terörü savunanların dilidir zehirli dil! Terörün arkasında olanlarındır zehirli dil! (İYİ Parti sıralarından alkışlar) İmralı’dan, teröristbaşından medet umanların dili zehirli dildir!

Bu Parlamentonun çatısı altında “Bu iş böyle devam ederse 50 bin kişi daha ölecek” diyorsunuz. Nasıl söylersiniz bir milletvekili olarak bu lafı? Ölümden medet umar mı insan, terörden medet umar mı? Ve “örgüt” diyorsunuz, 50 bin kişinin katili bir terör örgütüne hâlâ  örgüt diyorsunuz. “Örgüt” derken de yüreğinizden söylüyorsunuz. O bir terör örgütüdür, 50 bin kişiyi katletmiş bir terör örgütüdür ve onun arkasına sığınarak bu milleti ve bu milletin iradesinin tecelli ettiği bu çatıyı tehdit edemezsiniz!

 

“50 BİN KİŞİ DAHA ÖLÜR DİYEREK TEHDİT EDİYORSUNUZ!”

Biz demokrasiyi savunurken, insan haklarını savunurken, özgürlükleri savunurken “Terör bitsin.” derken, siz bana “zehir dil” derken, biz “Terör artık son bulsun ve o silahları teslim etsinler, etmiyorlarsa yok olsunlar” derken siz kalkıyorsunuz, bu Parlamentoda “50 bin kişi daha ölür.” diyerek tehdit ediyorsunuz. Terör örgütünden medet mi umuyorsunuz? Bu insanların, bu alçakların katlettiği insanları hiç mi düşünmüyorsunuz?

Diyorsunuz ki “Milyonlarca insan acı çekiyor.” Hiçbir şehit ailesinin evine gittiniz mi? 50 bin kişi katledilmiş, şehit edilmiş, gidip onların çocuklarını kucağınıza aldınız mı? O analarla kucaklaştınız mı? Onlardan haberiniz var mı? Onların evinde helva kavuracak imkân dahi yok, onlardan haberiniz var mı sizin? Dolayısıyla bu dilinizi reddediyorum! Size “zehirli dil” demiyorum çünkü Meclisin mehabetine yakışmaz. Ama benim dilim milletin dili, benim dilim bu ülkenin dili; benim dilim Türk Bayrağı’nın, Türk milletinin dili ve bu toprakların dilidir. Anlamıyorsanız, bu dilin ne söylediğini anlamıyorsanız o sizin sorununuzdur.”

Exit mobile version