“LALE DEVRİ HÜKÜMETİ ÜRETİCİYİ VE EMEKÇİYİ BİTİRİYOR”

CHP Bandırma İlçe Başkanı Selim Panç, bölge çiftçisinin yaşadığı sorunlara dikkat çekti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Milletvekilleri Ensar Aytekin, Fikret Şahin, İl ve İlçe yöneticilerinin birlikte katıldıkları Bandırma CHP İlçe Örgütü’nce organize edilen programda, tarım ve hayvancılık alanında yaşanan sorunları gündeme taşıyan Selim Panç, “Yaşadığımız bu bölge, 50 Peynirli Şehir, hayvancılık şehri, kavunun şehri, zeytinin şehri olarak biliniyor. Bandırmamız; Pirinç üreten Gönen’in, Kelle Peyniri ile meşhur olan Manyas’ın, Ayranıyla meşhur olan Susurluk’un tam ortasında kalıyor. Hatta Bandırma Ticaret Borsası’nın yaptığı açıklamaya göre, Bandırmamız saniyede 29 yumurta üretilen bir kent! Böylesine üreten üreticimizin hali nedir dersiniz? Bandırmamız bildiğiniz üzere beyaz et üretiminde de markalar yaratmış, ülkemizin en önemli üretim merkezlerinden birisine dönüşmüştür. Peki, şu an ne durumdayız? Her gün Bandırma Limanı’na tonlarca buğday, mısır, pirinç ve saman geldiğini biliyoruz” dedi.

 

 

ÇİN VE AVUSTRALYA’DAN PİRİNÇ İTHAL EDİYORUZ

CHP Bandırma İlçe Başkanı Selim Panç, tarım ve hayvancılıkta yerli ürünlerin ithal ürünlerin gölgesinde kaldığını da belirtti. Panç şöyle konuştu:

“Yurt dışından saman getiren bir ülke haline geldik. Yörsan’da haklarını alamayan süt üreticisi için hiçbir şey yapmayan Kooperatif ve üretim merkezleri batarken kılını kıpırdatmayan, Manyas’ta üreticiyi ithal yem almaya mecbur bırakıp zarar ettiren bir hükümet ne kadar milli olabilir? Manyas peynirini ve ülkemizin süt üreticisini yaşatmaktansa ne yazık ki Venezuela’dan peynir ithal eden bir ülke haline geldik. Gönen’de çiftçi üretim maliyetleri sebebiyle pirinç üretemez hale dönüştürülürken, Başta Çin ve Avustralya olmak üzere yaklaşık 10 ülkeden pirinç ithal eder olduk. Etin başkenti Balıkesir’de kırmızı et üreticisi yemi fahiş fiyatla alırken ve üretemez hale gelsin diye yalnız bırakılırken Et ve Balık Kurumu ithalatı yüzde 3 bin dört yüz arttırdığını açıklayarak, Polonya ve Fransa başta olmak üzere sekiz ülkeden kırmızı et ithal ettiğini açıkladı.

 

 

“İKTİDAR KENDİSİYLE ÇIKAR İLİŞKİSİ KURMAYAN HER KESİMİ YOK ETMEYİ AMAÇ EDİNMİŞ”

Beyaz et üretiminin merkezinde olan Bandırma’mızda üretici perişan hale gelirken, kendi üreticimizden güvenli et alacağımıza Rusya’dan beyaz et ithal eder hale dönüştük. Şeker fabrikalarını yok pahasına sattılar, şeker ithal eder olduk. Çünkü iktidar için çiftçimiz-hayvancımız- işçimiz, üreticimiz, yurt dışı firmalara çekilen peşkeşlerden daha az önemli. Buğdayı Amerika’dan, arpayı Ukrayna’dan, Baklayı İtalya’dan, Nohutu Meksika’dan satın alıyoruz! Pamuk Yunanistan’dan geliyor! Fasulye İran fasulyesi, saman Bulgaristan samanı. Her şeyi tırlarla, gemilerle satın alıyoruz. İç savaşla boğuşan Suriye’den dahi patates ithal ediyoruz!

Sayın Tarım Bakanı  ‘’paramız var ki, dışarıdan alıyoruz‘’ diyerek, dışarıdan alımlara sahip çıkıyor. Oysa Pandemi sürecinde gördük ki Rusya ve birçok ülke buğday gibi tarım ürünlerinin dışa satımını yasakladı. Bu da paranız olsa dahi, yerli üretimin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Zenginin yatında sıfır olan KDV, çiftçinin traktöründe yaklaşık %70 oranında. Çiftçimiz mazotu fahiş fiyatla alıyor. Yanlış politikalar yüzünden köylerden kente genç nüfus göçtü! Köydeki tarlayı sürecek genç bulamıyoruz Bu yönetememek değil de nedir? Elinde nasır olanla, paçasında çamur olanla, alnında ter olanla. Bu iktidarın açıkça bir sorunu, bir husumeti var. Mevcut iktidar çiftçinin, hayvancının, emekçinin sırtına basarak yükselen; Çıkar ilişkisi kurmadığı her kesimi yok etmeyi kendine amaç edinmiş bir polit yapıdır! Halk fakirleşirken, kendileri zenginleşip lüks içinde yaşayan bir LALE DEVRİ hükümetidir.

 

 

“BİZİM KAVGAMIZ, ÜRÜNÜ TARLADA KALAN ÇİFTÇİNİN KAVGASI”

BİZ, ülkemizin dört bir yanında köylümüzle, çiftçimizle üreticimizle bu iktidarın yarattığı enkazı ortadan kaldıracağız. EMEK VERENLERİN emeğinin karşılığını aldığı, gıdada dışa bağımlılığı bitirdiğimiz, dışarıdan alan değil dışarı satan bir ülkeyi yeniden inşa etmek boynumuzun borcudur. Bizim kavgamız emeğin, hakkın kavgasıdır. Tarlada ürününe düşük ücret verildiği için ürünü tarlada kalan çiftçinin kavgasıdır. Peyniri utanmadan Venezuela’dan alanlara karşı süt, peynir üreten üreticinin geçim kavgasıdır. Ekonominin altın çağı deyip Gözümüze baka baka Televizyonlarda zorlu pandemi sürecinde IBAN verip biz bize yeteriz diyen akıl almaz anlayışa karşı; Üreterek, paylaşarak ve kasayı yandaş için değil yurttaş için kullanarak ancak ve ancak ‘Biz bize yeteriz’ diyoruz. Biz sizin bu doyumsuzluğunuza, peşkeşlerinize, başka ülkelerin çıkarları için kendi vatandaşlarına sırt dönmenizi kabul etmiyoruz.”

Exit mobile version