Radyo Başakşehir’de Murat Çiçek ile Gündem programına konuk olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadına yönelik şiddet konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu, Adalet ve Aile bakanlıklarıyla birlikte kadına yönelik şiddete karşı sürekli alarm halinde olduklarını söyledi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Radyo Başakşehir’de her çarşamba canlı yayınlanan Murat Çiçek ile Gündem programının konuğu oldu. Çiçek’in, Muğla’da 27 yaşındaki Pınar Gültekin cinayetiyle ilgili sorusu üzerine üzüntülerini bildiren Bakan Soylu, kadına yönelik şiddetle ilgili alınan tedbirleri anlattı.
“Bir kadının bile ölmesi kabul edilemez”
İçişleri Bakanı Soylu, “İnsan olan herkesin tasvip etmeyeceği bir durumla karşı karşıyayız. İnsanın bu hunharca cinayeti işlemesi için insanlık ötesi bir mahlukat olması gerekiyor. Ülkemiz kadına yönelik şiddetle ilgili alınan tedbirler ve kanunlar konusunda dünyanın ötesinde. Gerek Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız, gerek Adalet Bakanlığımızla birlikte kadına yönelik şiddeti engellemek için aralıksız çalışıyoruz. Bu konuda üç bakanlığımız sürekli alarm halindeyiz. Yılbaşından bu yana şiddet görerek hayatını kaybeden kadın sayısı, geçen yıla oranla yüzde 27 azaldı ama bizim için bir kadının bile ölmesi kabul edilemez. Mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
“Telefon uygulamasıyla 35 bin ihbara yetiştik”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kadına yönelik şiddetle ilgili İçişleri Bakanlığı’nın aldığı tedbirleri de anlattı. Kadın Destek Uygulaması KADES’ten bahseden Bakan Soylu, bir tıkla acil yardım talebinde bulunulabilen akıllı telefon uygulamasının 473 bin kişi tarafından indirildiğini, bu uygulamadan gelen 35 bin ihbara güvenlik birimlerinin hızlıca müdahale ederek gerekli işlemleri yaptığını söyledi.
Türkiye genelinde çok sayıda aile içi şiddete karşı bürolar kurulduğunu ifade eden Bakan Soylu, emniyet personelinin neredeyse yarısına kadına yönelik şiddetle mücadeleyi içeren eğitim verdiklerini ifade etti. Emniyet ve jandarma personelinin temel felsefesinin önleyicilik olduğunu söyleyen Soylu, bu felsefenin teşkilatlanmayla hayata geçirildiğini dile getirdi.
HDP’li vekillerin kadına yönelik şiddeti
Murat Çiçek, HDP’li vekillerin kadına yönelik şiddeti ve tecavüz konusuna değindi. Çiçek’in, kadına yönelik şiddet konusunda ikiyüzlülük örneği gösteren siyasi partileri sorması üzerine Bakan Soylu, “Bu bir insanlık meselesi. Hiç kimse kendini eleştirmiyor, kendi görüşündeyse, olabilir diyor. Kadına yönelik şiddeti, fikir, ideoloji veya sınıflara göre değerlendirmek bir ilkelliktir. Düne kadar savunduğu değerleri kendi siyasal düşüncesinden biri yapmışsa ona sahip çıkmayı bir değer olarak görüyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Hendek ve 15 Temmuz terörle mücadelenin miladı”
Terörle mücadele konusunda da değerlendirmelerde bulunan İçişleri Bakanı Soylu, ‘Hendek’ terörü ve 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye’nin terörün kökünü kaynağında kurutma anlayışına geçmesi için milat olduğunu söyledi. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde teröre karşı büyük bir mücadele başlattığını ifade eden Soylu, “Türkiye, İsrail’in Heron’unu, ABD’nin Predator’ünü beklemiş olsaydı, SİHA’ları üretmemiş olsaydı; bugün terörle mücadele alanında tam kapasite çalışamazdık” dedi.
Yapılan operasyonlar ile bölgedeki vatandaşlardan yatırımcılara kadar herkesin rahat bir nefes aldığını, turizmin de her geçen gün geliştiğini belirten Soylu, “PKK bölge esnafını haraca bağlamıştı. Haydi şimdi haraç alsınlar da görelim, feleklerini ters çeviririz” diye konuştu.
“Ayasofya’nın açılışı tarihin dönümüdür”
Bakan Soylu, Türkiye’deki tüm olumlu gelişmeler gibi Ayasofya’nın açılışının da Türkiye’nin vesayetlere karşı özgürleştiğinin göstergesi olduğunu belirterek, Ayasofya’nın tekrar cami olarak hizmet verecek olmasının kendisini çok mutlu ettiğini ifade etti. Bakan Soylu, küçük yaşlarda Adalet Partisi kongresi ve mitinglerinde “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” sloganını gördüğünü, bunun millet için bir kızıl elma olduğunu söyledi. Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin birçok meselesini çözdüğü gibi Ayasofya meselesini de herkesin anlayabileceği bir dille, hukuki bir çerçeve içerisinde çözüleceğini ortaya koyduğunu ifade etti.