İMAMOĞLU’NDAN ERDOĞAN’A ”RANTSAL DÖNÜŞÜM” YANITI

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), ‘hızlı tarama’ yöntemiyle ‘durduğu yerde çökme’ ihtimali tespit edilen 318 binadan biri olan Kartal’daki Akın Apartmanı’nın yıkımını gerçekleştirdi. Yıkıma tanıklık eden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Muhalefet ve marjinal çevreler ‘rantsal dönüşüm’ yalanıyla süreci sabote ediyorlar” şeklindeki sözlerine tepki gösterdi.

İmamoğlu, “Üsküdarlıdır kendileri. Yürüyerek, Kuşkonmaz Camii’nin yanına gitsin, o barakalara niçin imar çıkarttığını Şehircilik Bakanı’na sorsun. Bıraksın her şeyi bir tarafa, bunu sorsun. Ben, ciddi sözleri ve ciddi konuları dikkate alıyorum. Gerekçesiz, mesnetsiz konuları dikkate almıyorum. Onun için benim dediğimi yapsın, bunun cevabını bulsun. Gerekeni ve bunu yapanı cezalandırsın. Ondan sonra bazı konuları ve sözleri ciddiye alacağım” dedi.

İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, kent genelinde hızlı tarama yöntemiyle “durduğu yerde çökme ihtimali olan 318 bina” tespit etti. “Yüzde 0 deprem güvenliği” oranına sahip bu binalardan biri olan Kartal Orta Mahalle Ordu Sokak 14 numaradaki 1980 yapımı Akın Apartmanı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tanıklığında yıkıldı. Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökce ile İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Özlem Tut da yıkım sırasında İmamoğlu’na eşlik etti. 

İmamoğlu, yıkım öncesi yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“BUNUN ADI; RİSK ALMAK: Göreve geldiğimizin birinci yılında İstanbul’da hızlı tarama sürecini başlattık. Aslında bunun adı, risk almak. Biz, risk aldık. Evlerinin kapısını çalıp, insanlara depremin hissedilmediği anda depremi hatırlatmak, belki siyaseten risk olarak görünebilir. Bu araştırmalarda da mevcut ne yazık ki. Ama biz, bunu görevimiz olarak kabul ettiğimiz için, o günden beri kapıları çalıyoruz. On binlerce binanın kapısını çalıyoruz. Ama ne acıdır ki bazı semtlerde yüzde 70’e varan oranda insanlar, bizi binalarına sokmadılar. Binalarının kontrol edilmesini istemediler. Ama biz, ısrarla bu süreci devam ettirdik. İstanbul’da, bu arkamda gördüğünüz bina gibi, depreme dayanımı yüzde 0 olan, 318 bina tespit ettik. Ve bu 318 binayla ilgili işlem başlattık.

BU EVLERİN YIKIMINA BAŞLAMAKLA, 8 BİN İNSANIMIZI BU TEHDİTTEN KURTARIYOR OLUYORUZ: Çalışmalarımız sonucunda İstanbul’daki yaklaşık 90 bin riskli bina sayısına ulaştık. Hızlı taramaya devam ediyoruz. 6 Şubat depremiyle beraber, o güne kadar ne yazık ki kapımızı çalmayan, bütün duyurularımıza rağmen ne yazık ki bizimle irtibata geçmeyen, hatta bizim kapısını çalmamıza rağmen, 10 binadan 7’sine bizi sokmayan vatandaşlarımız, şimdi bizim kapımızı çalıyor. Biz, bu tespit noktasında onlara yetişmeye gayret ediyoruz. Bugün bahsettiğimiz 318 yapıda, yaklaşık 3 bin bağımsız bölüm var. Bu ne demek biliyor musunuz? Bugün İstanbul’un ve Türkiye’nin konutta yaşayan kişi sayısına vurduğunuzda, 7-8 bin insanın canı demek oluyor. Bu evlerin şu anda yıkımına başlamakla, 8 bin insanımızı bu tehditten kurtarıyor oluyoruz.

MAL SAHİBİ-KİRACI AYRIMI YAPMADIK; 4 BİN 500 TL KİRA YARDIMI YAPIYORUZ: Peki sadece hızlı tarama yapıp, girebildiğimiz binalarda tespit yapıp, bu şekilde bir işlem mi başlatıyoruz. Hayır. Önce ilçe belediyelerimizi uyarıyoruz. İlçe belediyelerimize yazı yazıyoruz. Bazı belediyeler diyor ki, ‘Biz işlem yapmıyoruz.’ Bazı belediyeler diyor ki, ‘Lütfen bizim adımıza işlem siz yapın.’ Bazı belediyeler diyor ki, ‘Olur, biz o işlemi yaparız.’ Hangi koşul olursa olsun, biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak işlemlerimize devam ediyoruz. Tabii burada az önce bahsettiğim iş birliği talebi üzerinden Kartal Belediyesi’yle yürüttüğümüz işlemi şu anda harekete geçirdik. Peki bununla mı sadece kalıyoruz? Hayır. Israrla bu tespiti yaptıktan sonra teknik arkadaşlarımla oturduk, şunu konuştuk: Yani insanlara ‘Evinden çık’ demek kolay. Ve hatırlayın; daha yakın bir zamana kadar Şehircilik Bakanlığı’nın belirlediği kira yardımı, bin 500 liraydı. Bin 500 liranın İstanbul ölçeğinde bir kıymetinin olmadığını da biliyoruz. Ta o zaman biz, teknik hazırlıklarımızı yaparak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gündemine, ‘4 bin 500 lira kira yardımı yapmak istiyoruz’u getirdik. Gerekçesi ve dayanağını da tespit ettiğimiz bu dayanımı yüzde 0 olan binalardaki insanlara kira yardımı yapma konusunda. Peki burada ne yaptık? Mal sahibi-kiracı ayrımı yapmadık. Kiracıya da 4 bin 500 lira yardım yapıyoruz, mal sahibine de yardım yapıyoruz. Bir adım daha attık. Kiracıya 12 aylık bir kira desteği vererek onu sokakta bırakmıyoruz. Bütçe olarak destekliyoruz ve insanların ev bulmasına yardımcı olan da bir ilişki mekanizmasını kuruyoruz.

İSTANBUL’A DAİR BÜTÜNLEŞİK BİR HAREKETİ BAŞLATACAĞIZ: İstanbul’un depremle ilgili, özenli ve bütünleşik bir sürece ihtiyacı var. Bu konu seferberlik duygusuyla çözülebileceğine inanıyorum. Tek başına İBB’nin, ilçe belediyelerinin ya da bakanlıkların bu sorunun çözümünde yeterli olamaz. Biz, onun için diyoruz ki artık, Millet İttifakı adına bunu söylüyorum, Sayın Cumhurbaşkanı adayımız adına söylüyorum -ki biz bunu istişare ettik- özellikle İstanbul’u bir model olarak görüyoruz. Şunu net olarak bilelim: Güneydoğu’da yaşadığımız ve illerimizi etkileyen, yaklaşık 14 milyon nüfusu etkileyen sürecin ekonomimizi ne kadar sıkıntıya soktuğunu görüyorsunuz. Toplam maliyetleri yaklaşık 100 milyar doların üzerinde güncel. Zaman içerisinde bunun maliyeti daha da yükselecek. Çünkü, aynı zamanda insanlarımızı kaybettik. Şimdi biz, bu kavramla diyoruz ki; İstanbul’a dair bütünleşik bir hareketi başlatacağız. Özel bir yasayla destekleyeceğiz. İlgili bütün bakanlıkların aynı yapının içinde olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin aynı yapının içinde olduğu, ilçe belediyelerin aynı yapının içinde olduğu, aynı zamanda sektörün; inşaat sektörü, yapı sektörü, inşaat malzemesi üretenler, sigortacılık sektörü, bankacılık, finans sektörü, bütün bunlar sürecin içinde olacaklar.

BU İŞİ SİYASET ÜSTÜ BİR SÜRECE TAŞIYACAĞIZ: Bütün bu sürece vatandaşların ve meslek odalarının da destek vermesiyle süreç çözülebilir. Bu bütünleşik yapıda hızlı kararlar alacağız. İstanbul’da, kentsel dönüşüm süreci 8-9-10-11 yıl süren siteler var, yapılar var. Bunu söylediğim zaman, ‘Hani işte 5 yılda çözerim demiştin…’ Arkadaş, ‘5 yılda çözerim’ dememin sebebi şu: 5 yılda oturup bir masaya, insanca, ortak akılla süreci konuşsaydık, siz bize bu fırsatı verseydiniz, bugün gümbür gümbür İstanbul’un her sokağında, her mahallesinde insanlarımıza 0 faizle finans sağladığımız bir ortamda, yapı sektörünün, sigortacılık sektörünün elini taşın altına koyduğu bir zaman dilimi içerisinde çok yol alırdık. Bugünkü iktidarın uyguladığı modelle… Ben ‘Hiçbir şey yapmadı’ demiyorum ki. Yapıldı. Ama yanlışlar var, eksikler var. Bütünleşik değil. Bu işi siyaset üstü bir sürece taşıyacağız. Bakın bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Ve İstanbul’u deprem riskinden hızla kurtarmanın yolculuğunu başlatacağız.

İSTANBUL BOĞAZI’NIN KENARINDA, BARAKALARA İMAR HAZIRLAYAN ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI OLMAYACAĞIZ: Dünyanın başka ülkeleri de benzer felaketleri yaşıyor, ancak aldıkları önlemlerle can kayıpları yaşamıyorlar. Depremde insanlarımızı öldüren binalardır, depremler değildir. Bunu ben demiyorum, bilim insanları söylüyor. Bu acı faturayla, bu acı fotoğrafla yüzleşmek zorundayız. Allah korusun, Allah geçinden versin. İstanbul depreminin geç olmasını diliyoruz, istiyoruz. Dua ediyoruz ki bir an önce tedbirlerimizi alalım. Bahsettiğim mesele, 90 bine yakın binamızı ilgilendirmektedir. Kaldı ki diğer binalarımızla ilgili de ama güçlendirme ama diğer modellerle harekete geçmemiz gerektiğinin de altını çizeyim. Ne yazık ki bu envanteri, hep birlikte, onlarca yıl içerisinde bizler ürettik. Ama çözümünü de bulmalıyız. Çözüm, ‘İstanbul’a 1,5 milyon konut yapacağız’ diyerek 21 yıllık iktidarının sonrasında böyle bir taahhütte bulunmak değildir. Hala -cek, -cak diyorsanız; olmaz, olamaz. Biz -cek, -cak demedik. İşte yaptık, yapıyoruz ve iktidara geldiğimizde de bunun daha hızlısını, daha büyüğünü hem de herkesi katarak… AK Partili, MHP’li, İYİ Partili, CHP’li bütün belediyelerimizi katarak bu süreci yöneteceğiz. Kimseyi dışarıda koymayacağız. İstanbul Boğazı’nın kenarında, barakalara imar hazırlayan Şehircilik Bakanlığı olmayacağız. İstanbul Boğazı’nın kenarında kafelere imar veren Şehircilik Bakanlığı olmayacağız. Biz, İstanbul’un deprem sorunuyla ilgilenen bakanlıklar, büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri olacağız. Onun için buradayız.

BEKA SORUNU’ DEDİĞİMİZ BU SÜREÇ İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞACAĞIZ: Burada sadece bina yıkmıyoruz. Aslında ortaya koyduğumuz akılla, depreme dirençli olmayan aklı yıkıyoruz. Ve kararlılığımızı gösteriyoruz. Bu saatten sonra, bu kararlılığı her noktada göstereceğiz. Hatırlatıyorum size: Daha dün Kartal’da, bir bina sessiz-sedasız insanlarının başına yıkıldı ve onlarca canımızı orada kaybetmiştik. Ve bu tehdidin altında duran, İstanbul’da, işte bu 318 bina gibi başka binalar da var. O bakımdan bu iş seferberlik sürecidir. Biz, deprem sonrası milletimize diz çöktürtmemek için, ekonomimize diz çöktürtmemek için… İstanbul gibi bir şehirde böyle bir yıkımı yaşadığımız zaman, dünyaya karşı her türlü diz çökeriz.  Allah korusun. Onun için ‘Beka sorunu’ dediğimiz bu süreç için var gücümüzle çalışacağız ve birincil meselemiz olacak. Kesinlikle burada bütün bu sözlerimi, bir İstanbullu vatandaş olarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ve aynı zamanda Millet İttifakı’nın bir bireyi olarak, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu adına da Millet İttifakı adına da kuruyorum. Kararlılığımızı göstermek adına birazdan bu yıkımı izleyeceğiz.”

“NİÇİN İMAR ÇIKARTTIĞINI, ŞEHİRCİLİK BAKANI’NA SORSUN”

İBB Başkanı İmamoğlu, açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘muhalefetin ve marjinal çevrelerin ‘rantsal dönüşüm’ yalanıyla süreci sabote ettiği’ yönündeki sözlerine şu karşılığı verdi:

İstatistikler, yalan söylemez. Türkiye’nin ve İstanbul’un ortada istatistikleri var. Ben kendilerine, çok iyi bildikleri… Bütün bunları bir kenara koysun. Üsküdarlıdır kendileri. Yürüyerek, Kuşkonmaz Camii’nin yanına gitsin, o barakalara niçin imar çıkarttığını Şehircilik Bakanı’na sorsun. Bıraksın her şeyi bir tarafa, bunu sorsun. Ben, ciddi sözleri ve ciddi konuları dikkate alıyorum. Gerekçesiz, mesnetsiz konuları dikkate almıyorum. Onun için benim dediğimi yapsın, bunun cevabını bulsun. Gerekeni ve bunu yapanı cezalandırsın. Ondan sonra bazı konuları ve sözleri ciddiye alacağım.”

“BİZİM YAPTIKLARIMIZI GÖRECEK GÖNÜL GÖZLERİ DE YOK, YÜREKLERİ DE YOK”

Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı’nın, “Mahalli idareler seçimlerinde bol keseden vaat dağıttılar ama şu an hiçbir vaatlerini yerine getiremiyorlar. Bizim projelerimizi de rafa kaldırdılar ya da yarım bıraktılar. İstanbul’a hizmet etmek yerine, Turist Ömer misal dolaşıyorlar” ifadelerine karşı da şunları söyledi:

“Ciddiye almayacağım bir söz. Onu da cevaplamıyorum. Ama birinci iddiasına dönük şunu söyleyebilirim. Örnek veriyorum: Ben, ‘İstanbul’da 0-4 yaş çocukları olan anneleri bu şehri gezemedikleri, göremedikleri, çektikleri ekonomik sıkıntılardan dolayı yaşayamadıkları için ücretsiz çocuklarıyla dolaştıracağım’ dedim. Bugün, 350 binin üzerinde anne, bizim o kartımızı kullanıyor. Bir; niçin kullanıyor? Çünkü ekonomik sorunlar var bu ülkenin. Onu çözsün. Ama biz, ekonomik sorunlara çözüm vadederek, yerine getirdik. İkinci bir örnek vereceğim. ‘Hani süt dağıtıyordunuz? Nerede? Göremiyoruz’ dediği anda biz, 107 bine yakın çocuğa süt dağıtıyorduk ama göstermiyorduk. Çünkü, veren alan eli görmediği bir düzende yardımlarımızı yapıyorduk. Onların, her şeyi göstererek, insanı rencide ederek yardım etmeyi, destek olmayı, sanki kendi lütuflarıymış gibi gösteren anlayışa sahip oldukları için, bizim yaptıklarımızı görecek gönül gözleri de yok, yürekleri de yok. Allah’a şükür, ‘100’ demişsek, yüz vaatte bulunmuşsak, Allah şahittir ki en az 75-80’inin hayata geçirdik. Evet; eksiklerimiz olabilir. Ama dördüncü yılımızdayız. İlerleyen yıllarda, bunları da gideririz. Üzüntüm şu: Kendi 25 yıllarıyla, hala benim 4 yılımı bir tutup, eşitliyor ve ona göre yarıştırıyorlar. Bu da güzel bir şey. 4 yılda, onların 25 yılının üstüne çıkan bir kabiliyeti ve çalışkanlığı ortaya koyduk. Ne mutlu bana.”

Açıklama ve soru-cevap bölümünün ardından, Akın Apartmanı’nın yıkımına başlandı.

NE OLMUŞTU?

İBB ekipleri, tespit amacıyla, 2019’dan bu yana İstanbul genelinde 107 bin 77 binaya gitti. Ekipler, 2022 sonuna adar gittikleri binaların yüzde 70’ine, maliklerin ‘olur’ vermemesi üzerine giremedi. Analizi yapılan yüzde 30’luk dilim içinde yer alan binalar üzerinden kamuoyuna bilgilendirmelerde bulunan İmamoğlu, kent genelinde, “dokunsan yıkılacak” 318 bina tespit edildiğini açıkladı. İmamoğlu, söz konusu binaların dışında, D ve E sınıfı olarak kodlanmış, yüksek risk içeren bina sayısını da yine yüzde 30’luk dilim içerisindeki sayısının bin 525 olduğunu açıkladı. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından İBB’nin “hızlı tarama” hizmetine başvuranların sayısı arttı. 2019’dan bu yana toplam başvuru sayısı ise, 152 bin 449 oldu. 22 Kasım 2022 tarih ve 1342 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Kararı doğrultusunda, söz konusu 318 binada yaşayan maliklere 18 ay boyunca aylık 4 bin 500 TL, kiracılara ise 12 ay boyunca aylık 4 bin 500 TL kira yardımı yapılacak.

Exit mobile version