İmamoğlu adaylığını açıkladı: İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum

Ekrem İmamoğlu‘nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

 

“Hükümet yetkilileri vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken iki kamu bankasının yıllık reklam harcaması 2 milyar lira. Tasarruf sadece vatandaştan mı istenir? Hayır. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Şayet oluyorsa orada çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihlerinin sonunda toplumun en zengin yüzde 20’lik kısmı toplam gelirde aldığı payın arttığını görüyoruz. Bu yıl bu payın yüzde 48’e ulaştığını tespit ediyoruz. Buna karşın en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Zengin ile yoksul arasındaki fark 8 katına çıkmış durumda. Özetle bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken halkımızı açlığa mahkum etmeye devam ediyor.

Şehrimiz açtığımız kütüphaneler, müzeler, sosyal alanlar, meydanlar, desteklediğimiz festivaller ile ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı zengin tarihimizin sosyal hayatın ve sanatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı.

Mayıs seçimlerinden sonra iktidarın muhalefeti topyekün tasfiye çabalarına en güçlü karşı koyuş, başta İBB olmak üzere ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek bunu unutmayalım. 31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızı demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize hep birlikte en güçlü şekliyle yeniden sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. İBB Başkanı olarak diğer belediye başkanlarımız ile omuz omuza bu demokrasi mücadelesinin öncülüğünü tarihi bir sorumluluk olarak görüyorum. İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, ben bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak büyük bir siyasi başarıdır, bunu biliyorum. İstanbul’u kazanan bir belediye başkanı dünyanın en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi bu fırsatı iyi değerlendirirse bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette başka noktalara taşır buna şüphe yok. Ama ben “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sözünü sadece seçim galibiyeti olarak anlamıyorum. Benim gözümde İstanbul, Türkiye’nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır.

İstanbul’un sorunlarını çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmektir. Kuşkusuz İstanbul uzun süre ihmal edilmiş, devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Şehrimizde tahammülü imkansız hale gelen bir nüfus yoğunlaşması vardır. Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve mülteci akını, güvenlikten konut krizine kadar kentimizi boğmaktadır. Resmen insanlarımız bundan en derin haliyle yüksek bir şikayet içindedir.

Hayat pahalılığı toplumsal düzeni tehdit eder hale geldi. Vatandaşın yoksulluğu hızlandı ve derinleşti. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki Mayıs 2024’te yapılacak yerel seçimler tam da bu fütursuzluğa dur deme seçimi olacaktır. İstanbul’un bu devasa sorunlarını çözmek, aynı zamanda Türkiye’nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin de sınav yeridir. Tam da bu nedenle benim anladığım şekliyle ‘İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi kazanmak’tır.

 

 

İstanbul ve Türkiye’nin kaderi mühürlüdür. Ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum.

Bu şehre ihanet ederek hepimizin ortak evini gri bir beton yığınına çeviren rantçı, israfçı ve ayrıştırıcı bu yönetime, bu büyük milletin asla mecbur olmadığını buradan gösteriyoruz. Şehrin gerçek sahibi olan halkın kendi şehrine sahip çıkmasını dahi tehdit olarak kabul eden, ağaç ve yeşil görünce rahatsız olan bu zihniyete karşı alternatif oluyoruz.

Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın tam da burada özenle kulak kabartmasını rica ediyorum:

Ben hayatım boyunca bir koltuğa değil bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye’nin yeni bir siyaset ve yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur.

Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi öncelikli hedefimdir.

Vatandaşın hayat kalitesi için yerelden neşet eden kapsayıcı, adil ve paylaşımcı bir kalkınma; insanlarımızın hayat güvenliğinin sağlanması için çevre krizi ve depreme karşı ödünsüz ve etkin önlemler; gelecek nesiller için gerçek bir refah toplumu ve yaratıcı-girişimci bir teknoloji hamlesi siyasal vizyonumuzun ana kolonlarıdır.

 

 

“CESUR BİR DEMOKRASİ, CESUR BİR TOPLUM VE CESUR LİDERLERLE MÜMKÜN OLABİLİR”

Bu hedefler doğrultusunda güçlü ama demokratik, aktif ama denetlenen, cesur ama şeffaf bir liderlik anlayışının altını çiziyorum.

Zira biliyorum ki, cesur demokrasi; cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir.

Ben hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece siyasal partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez ve önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak anladım.

O nedenle geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır. Emekçiler ve güvencesizlerdir. Emekliler ve yaşlılardır. Engelliler ve keşfedilmeyi bekleyen girişimci ve yaratıcı zihinlerdir.

İzin verirseniz bu vesile ile Türkiye’nin yönetiminden, yoksulluktan, demokrasimizin ölüme terk edilmesinden, özgürlüklerimizin elimizden alınmasından, emeğin sömürülmesinden, kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin, doktorlarımızın, ustalarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden, kime oy verdiğine bakmazsınız, tüm yurttaşlarıma seslenmek istiyorum:

Sevgili Yurttaşlarım, İstanbul Büyükşehir Belediyesini korumalıyız. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrâkına varmalıyız.

Geçen sürede gördük ki, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ni gayri hukuki yollardan elde etmek için birçok yol denendi; denemeye devam edecekler. Bunu şimdiye kadar halkımızın feraseti sonucu başaramadılar, hep birlikte engelledik. Şimdi seçimlerde İstanbul’u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, odaklanmalıyız.

Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben 2019 seçimlerindeki gibi partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına gönülden inanıyorum.

Bu vesile ile Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarıma da seslenmek istiyorum:

Mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı beni çok derinden üzmüştür. Bunu birçok vesile ile dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim.

 

 

“BENİM DÜNYAMDA UMUTSUZLUĞA YER YOKTUR”

Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır, partililerimizi, seçmenlerimizi anlamak ve hissetmek kaygısından maalesef uzaktır.

Ne var ki benim dünyamda umutsuzluğa yer yoktur. Umudun önündeki bütün engelleri kaldırmalıyız. Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazelenme sürecinin başlamasına vesile olduğunu görüyorum.

Fikriyatımızı geliştirip, çehremizi değiştirip, parti mimarimizi dönüştürdüğümüz taktirde, biliyorum ki halkımız bizim geleceğin Türkiye’sini onlarla beraber kurmamızı bizden talep edecektir.

Şunu açık ve samimiyetimle ifade etmeliyim ki, bu uğurda partimin değişimi- dönüşümü siyaset hayatımın önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür.

Sevgili Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarım: artık CHP seçim kaybedemez. Kaybetmemeli. CHP ikinci parti olmakla övünemez. Övünmemeli. Durum idare edemez. Etmemeli.

Cumhuriyet Halk Partisi önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin yerel seçimleri kazanması bir zorunluluktur.

Cumhuriyet Halk Partililer bu yüksek kazanma arzusu, azmi ve bilinciyle hareket etmek mecburiyetindendir. Önümüzdeki seçimlerde sadece belediye başkanlıklarını değil, belediye meclislerini de kazanmalıyız. Bunun için bütün örgütümüz, belediye başkan adaylarıyla birlikte, bu değişim ve dönüşüm sürecini en güçlü şekilde tamamlayıp, uyum içinde çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundadır.

Dünyada bağımsızlık savaşı örgütlemiş, ülke kurmuş çok az parti vardır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda ilk genel başkanımızdır. CHP küçük iktidarların partisi olamaz. Küçük iktidarlarla tatmin olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir. İstanbul’dan Tunceli’ye, Edirne’den Diyarbakır’a, Trabzon’dan Kahramanmaraş’a, Manisa’dan Sinop’a CHP’nin geçmişi tertemiz kadroları, parti emekçileri, görevlere hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar, yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler.

Değişim dönüşüm aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. bu kadro hareketi genel başkandan yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır.

Şunu ifade etmeme izin verin: Yenilenme, değişim, dönüşüm tabi ki kolay değildir. Ama bunu gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi büyük bir risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir. Şunu açık seçik görmemiz gerekiyor: Demokrasimizin karşı karşıya bulunduğu asıl tehlike, milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesidir, yapısallaşmasıdır.

Halbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha güçlü bir arzuya çevirmemiz hiç de zor değil. Bunu yapabiliriz. Ben, partimin bir evladı olarak, bu dönüşüme içerikli ve etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim.

İstanbul Dünyanın merkezlerinden biridir. Üç İmparatorluğun başkentliğini yapmış, mukaddes bir şehirdir. Ecdadımız bize büyük bir kültürel ve doğal miras bırakmıştır. İstanbul’a hizmet dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez! Çünkü bu sadece Türkiye’ye değil, insanlığa ihanet olur.

Ben Büyükşehir Belediye başkanı olduğumda tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözü tutmaya devam edeceğim.

 

 

“İSTANBUL’U BİR KEZ DAHA SAVUNMAK İÇİN YOLA ÇIKIYORUM”

Sözlerime son verirken şunu ifade etmek istiyorum:

Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum

Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum; Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum.

Bu anlayışla 2019’da olduğu gibi, CHP’li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan İstanbul gönüllüleriyle tekrar İstanbul İttifakı’nı kurmaya geliyorum.

İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum.

Sevgili Cumhuriyet Halk Partiler, Kıymetli İstanbullular, aziz vatandaşlarım: Her şey çok güzel olacak.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”

 

 

“Kurultay’da kimi destekleyeceksiniz? Özgür Özel mi olacak?”

“En üst düzeyde mücadelemi vereceğimi söyledim. Bugünden varsayımlar üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. CHP’nin kurultay tarihi belli değildir. Süreç olgunlaşacaktır. Şu anda kongreler sürüyor. Özellikle başta İstanbul’da kongrelerin nasıl bir dönüşüm içerisinde olduğunu gözlemliyorum. Bu kritik evrede yaptığım açıklamanın ne kadar sorumluluk bilincinde olduğunun da altını çizeyim. Dönüşüm sürecinde temennilerim vardır. Bunları kendi isteğim ve talebimle dört kez Sayın Genel Başkanımıza ilettim. Ben hala Sayın Genel Başkanın değişim ve dönüşüm sürecinin liderliğini yaparak partimizin tüm kadrolarıyla yenilenmesiyle süreci hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. CHP’nin tarihini bilen, geçmişi tertemiz evlatları vardır. Bunlardan ismi geçtiği için söylüyorum birisi Özgür Özel’dir. Bunlar zaman içerisinde konuşulur.”

 

Kaynak: Gerçek Gündem

 

Exit mobile version