İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Neymiş, ana muhalefet partisi lideri, Demirtaş’ın hapishanede yattığı günleri şeref madalyası olarak nitelendiriyormuş. Buradan ana muhalefet partisine sesleniyorum, bu ülke kolay kazanılmadı. Yazıklar olsun, ayıptır. Murat Karayılan denen o alçaklar, o namussuzlar bu çocuklara tecavüz mü etsinler? Biz yanlış yapıyoruz. Bu yıl kaç kişi dağa çıktı biliyor muşunuz? Şu ana kadar 35 kişi çıktı. HDP’de aklı başında, tek bir aklı başında insan yok mu? Anasından babasından edep almış, vicdanı olan bir tek kişi. Sayın AYM Başkanı size söylüyorum; şehit cenazelerinde bir yaşındaki çocukların gözyaşlarını ben yaşıyorum. O annelerle babalarla bizler konuşuyoruz. Canı yanan biziz. Virüs salgını da bize gösterdi ki, standartlarına kavuşmak istediğimiz Avrupa ve ABD’nin sağlık sistemi, bizden kesinlikle daha iyi değil” dedi.
Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde bir otelde düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı Toplumsal Olaylarda Müzakere Kursu açılış törenine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir, Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanı Cüneyt Ünal ve 81 ilin güvenlik şube müdürleri katıldı.
“Avrupa ve ABD’nin sağlık sistemi, bizden kesinlikle daha iyi değil”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, program yaptığı konuşmada, “ Dünya nüfusunun dörtte üçü, küreselleşmenin çorak tarafında kalmıştır. 2,2 milyar insan, sağlıklı şekilde suya erişemiyor. 4,2 milyar insan da güvenli şekilde sağlık hizmetine erişemiyor. Göçün tehdidini artık batılı ülkeler de yaşamaktadır. Küresel terör örgütlerinin eylemlerine karşı sadece Ortadoğu’da değil, Avrupa’nın büyük başkentlerinde de tedirginlik var. 2008-2009 global ekonomik krizinde gördük ki, gelişmiş ülkeler her an ekonomik bir çöküş yaşama ve dünyayı da batırma riski içindedir. Virüs salgını da bize gösterdi ki, standartlarına kavuşmak istediğimiz Avrupa ve ABD’nin sağlık sistemi, bizden kesinlikle daha iyi değil. Vatandaşlarına maske dağıtmaktan aciz kaldılar, yoğun bakım üniteleri kilitlendi ve açıkça yardım istediler. Aynı medeniyet, dünyaya son birkaç yüzyıldır çağdaş normlar ve evrensel değerler belirliyordu” diye konuştu.
“Binlerce vatan evladını şehit verdik”
Türkiye’nin 40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ettiğini hatırlatan Soylu, “Binlerce vatan evladını şehit verdik, insanların çocukları okul önlerinden dağa kaçırıldı, mağaralarda heder edildi. Bu örgütün malum partiyle ilgisini herkes biliyor, hatta o aileler o partinin önünde bir yıldır eylem yapıyor. O partinin belediye binalarında örgütün bir temsilcisinin olduğunu, eş başkanlık sisteminin doğrudan örgütün talimatı olduğunu, çukur barikat eylemlerinde bizzat malum partili belediyenin araçlarının kullanıldığını, belediye araçlarının bırakın çukur kazmayı, bizzat bombalı eylemlerde kullanıldığını herkes biliyor, resmi raporlarda bunların hepsinin kaydı var, zaptı var ama müdahale ettiğiniz zaman, burada kanunu uyguladığınız zaman, ilginç şekilde bu normları koyan, güya uluslararası medeniyet dengeleri belirleyen batılı ülkelerden de, kendi içinizdeki bir kesimden de, muhalefet kisvesi altında tepki alıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
“Kılıçdaroğlu Ankara’da siyaset yapmak kolay değil mi?”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na sert eleştirilerde bulunan Soylu, “Neymiş, ana muhalefet partisi lideri Demirtaş’ın hapishanede yattığı günleri şeref madalyası olarak nitelendiriyormuş. Buradan ana muhalefet partisine sesleniyorum, bu ülke kolay kazanılmadı. Yazıklar olsun, ayıptır. Belediyeleri pişpişleyip terör örgütüne silah taşıyanlara alkış tutan, sokağa çıkıp yakıp yıkın talimatı veren birinin şeref madalyası alacağı bir ülke değildir burası, yazıklar olsun. Ayıptır, biz ne anlatacağız Allah’ınızı severseniz. İki gün önce Samsun Havza’da Yüzbaşı Mahmut’u toprağa verdik. Dünyanın hangi ülkesinde bir yüzbaşı terörist almak için mağaraya indi? Kemal Kılçdaroğlu evinde rahat rahat uyuyorsan şu anda toprağın altında yatan Yüzbaşı Mahmut sayesindedir. Kolay değil mi Ankara’da siyaset yapmak? Kolay size Ankara’da siyaset yapmak. Ne anlatacaksınız, yalandan şehit ailelerine telefon açıp başsağlığı verenler, üzerindeki sorumluluğu saldığınızı mı zannediyorsunuz?” açıklamısında bulundu.
Bakan Soylu’dan Anaysa Mahkemesi Başkanına işe tek başına gidip gelme teklifi
Anayasa Mahkemesi Başkanına da seslenen Bakan Soylu, “Güvenlik soruşturmasını kaldıralım ne olacak, FETÖ’cüler girsin, PKK’cılar girsin. Polis korumalarına ne gerek var ya özgürce bisikletle işe git gel bakalım. Tamamen her şey güvenlik altında ya hadi git. Ben varım, sen var mısın. Kendi arabamla tek başıma gitmeye ben varım, sen var mısın? Bu ülke büyük bir mücadele içinde geçiyor, bizi zorluk içinde bırakmayın, bizi naçar bırakmayın. Yapmayın, etmeyin bu ülkeye. Son aldığınız karar, şehirler arası yollar her türlü eylem ve etkinliğe açıktır. İyi açarız, dertlerini Anayasa Mahkemesi Başkanına anlatsınlar. Güvenlik soruşturmaları iptal, bu devirde kim girerse girsin. Bu ülkede PKK yok, bu ülkede FETÖ’ de yok, bu ülkede DEAŞ da yok, ne olacak. Beyefendiler sırça köşklerinde oturacaklar, her türlü işi yapacaklar, evlatlar şehit olacak, şehit cenazelerinde de üzülecekler” şeklinde konuştu.
Görevden alınan belediye başkanları
Görevden uzaklaştırılan PKK destekli belediye başkanlarına ilişkin bilgi verilen Bakan Soylu, “Bakın 2014 mahalli idareler seçiminden sonraki süreçte terörle iltisakı dolayısıyla görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hakkında mahkemece verilen hapis cezaları nedir? Alıyorsunuz görevden HDP destekli, PKK destekli, bu meseleyi ana muhalefet meşru bir çizgiye oturtmaya çalışıyor. ‘Demokrasiye aykırı davranıyorsunuz, seçilmiş insanları görevden alıyorsunuz’ diyorlar. Seçilmişlik bir dokunulmazlık değildir. Terör örgütü ile ilişki hakkı mı getiriyor, PKK’ya destek hakkı mı getiriyor? PKK örgütü ile beraber ülkenin canını yakmayı doğru mu kılıyor, haklı mı kılıyor? Ben size kısa bir bilanço vereyim: 2014-2019 döneminde uzaklaştırılan belediye başkanlarından 94 kişiden 63’ü hakkında ilk derece mahkemelerinin verdiği ceza toplam 628 yıl 908 ay 323 gün… Bunların bir üst derece mahkemelerde kesinleşen cezaları ise toplam 126 yıl, 230 ay ve 62 gündür. Devam etselerdi görevlerine, almasaydık. 13 ve 14 yaşındaki kız çocuklarını dağa getirselerdi ne olacak sanki? Aynı şekilde 2019 sonrasında görevden alınan 47 kişiden 10 tanesi için ilk derece mahkemelerin verdiği ceza toplamı 66 yıl 90 ay 15 gündür. Bunların da bir üst mahkemede kesinleşen cezaları ise toplam 26 yıl 28 aydır” ifadelerine yer verdi.
“Murat Karayılan denen alçaklar çocuklara tecavüz mü etsin?”
Bakan Soylu, çocuklar dağa gitmelerine göz yummayacaklarını ifade ederek, “Murat Karayılan denen o alçaklar, o namussuzlar bu çocuklara tecavüz mü etsinler? Bu yıl kaç kişi dağa çıktı biliyor muşunuz? Şu ana kadar 35 kişi çıktı. İkna ile gelenlerse 700’ü aştı, terör örgütünün bütün psikolojisini çökerttik. Bu memleket hepimizin memleketidir. Kolluk Gözetim Komisyonunu oluşturduk. Sakın komisyon deyince 5-10 kişilik birim anlaşılmasın. Taşralar ve merkezle birlikte toplam 2 bin 689 personel görevli olduğu ciddi bir yapıdan bahsediyoruz. Bu ayın 20’sinde tam bir yıl olacak. Kolluk Gözetim Komisyonumuza bu zamana kadar toplam 25 bin 51 adet başvuru yapılmış, bu başvurulardan 9 bin 541 tanesi sonuçlandırılmış, 15 bin 510 başvurunun da değerlendirilmesi devam etmektedir. Bu başvurular neticesinde 30 bin 476 personele işlem yapılmış, sonuçta 3 bin 27 adet dosya için disiplin cezası verilmesine, 178 adet dosya için de soruşturma izni verilmesine karar verilmiştir” sözlerine yer verdi.
Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması oluşturmaya yönelik fitneler
Güvenlik riski yüksek bir coğrafyada yaşanıldığının altını çizen Soylu, “Ülkemize yönelik terör tehdidi olsun, jeopolitik hesaplar olsun, PKK’nın bu ülkeyi etnik kimlik üzerinden bölme planları olsun, geçmişte maruz kaldığımız Çorum-Maraş olayları gibi Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması oluşturmaya yönelik fitneler olsun, yıl dönümünü idrak ettiğimiz 12 Eylül darbesini ve ona zemin hazırlamak için kurgulanmış kardeş kavgaları olsun,15 Temmuz hain darbe girişimi ve onun öncesinde devlete sızmış bir çetenin attığı nifak tohumu olsun, işte bunların hepsi bizim güvenlik alanımızı çok boyutlu düşündürmeye zorlamaktadır. HDP’de aklı başında, tek bir aklı başında bir insan yok mu? Anasından babasından edep almış, vicdanı olan bir tek kişi. Bu milleti birbirine düşürmekten ne medet umuyorsunuz? Bir kızımızın hayasızca geleceğiyle oynayan bir güvenlik görevlisi, ahlaksız adamın ırkı, etnik kökeni mi olur?” sözlerini belirtti.
Eylem yapmanın önünde herhangi bir engel yoktur
2018 yılında 771’i kanuna aykırı olmak üzere toplam 46 bin 389 eylem gerçekleştirildiğini söyleyen Soylu, “2019’da 846’sı kanuna aykırı olmak üzere 51 bin 525, 2020’de 9 Eylül itibariyle 368’i kanuna aykırı olmak üzere 21 bin 841 toplumsal eylem ve etkinlik gerçekleştirilmiştir. Kanuna aykırı toplantı, gösteri ve yürüyüş rakamları ve bunlara müdahale oranlarına bakıldığında ise 2018 yılında müdahale edilen kanuna aykırı eylem sayısı 378 ve müdahale oranı yüzde 0.8, 2019’da müdahale edilen kanuna aykırı eylem sayısı 339 ve müdahale oranı yüzde 0.7, 2020 yılında 9 Eylül itibariyle müdahale edilen kanuna aykırı eylem sayısı 113 ve müdahale oranı yüzde 1 olarak belirlenmiştir. Buradan iki sonuç çıkar. Birincisi, bu ülkede kanuna uyulduğu şekilde resmi izinleri almak suretiyle toplantı, yürüyüş ve eylem yapmanın önünde herhangi bir engel yoktur. Rakamlar gösteriyor ki biz bu konuda başarısız değiliz. Bir çizgimiz var ve bu çizgimizi daha yukarı taşımalıyız” bilgilerini verdi.
AYM’nin şehirler arası yollarda toplantı ve yürüyüş kararı
AYM’nin “şehirler arası karayollarında gösteri ve yürüyüş düzenlenemez” hükmünü iptal ettiği kararına yönelik eleştirilerde bulunan Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
“Henüz daha gerekçe yazılma aşamasında olan bu kararın uygulamada ne gibi sorunlara yol açacağını en iyi burası biliyor. Enteresan bir işle karşı karşıyayız. Yani anlamıyorum, hakikaten anlamıyorum, bu ülkeyi nereye götürmek istiyor AYM? Şartlar, şekiller. Şu özgürlüktür, bu özgürlük değildir. Burada bir şey yapılmak isteniyor, sadece terör örgütüne yakınsa kamuya girmesin, kim girerse girsin. FETÖ’ye iltisaklıysa intibaklıysa kamuya girmesin. Sayın AYM Başkanı size söylüyorum, şehit cenazelerinde bir yaşındaki çocukların gözyaşlarını ben yaşıyorum. O annelerle babalarla bizler konuşuyoruz. Canı yanan biziz.”