DEVA KURUCUSU MALİK YILDIRIM PARTİSİNİ BU SÖZLERLE ELEŞTİRDİ

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Kurucularından Musa Malik Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında partisine yönelik eleştirilerde bulundu. Yıldırım, partinin kuruluş ilkelerinden hızla uzaklaştığını ifade ederek, “Özünde demokrasi olmayan, demokrasiyi kendi kötü emellerine paravan etmek isteyen bu ihanet şebekelerine kapı aralamak, şahsımın onaylayabileceği bir durum değildir” dedi.

Trabzon’da bir otelde basın toplantısı düzenleyen Yıldırım, Genel Başkanları Ali Babacan’ın HDP heyeti ile görüşmesi ve bir televizyon programında Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili sözlerinin asla kabul edilemez olduğunu kaydederek, “HDP’nin bile, hatta terör örgütü PKK’nın bile dile getirmediği Anayasa’nın ilk dört maddesinin zemin ve şartlar oluşursa tartışılabileceğini söylemek, ileride nasıl bir projenin hayata geçirilmek istendiğinin kanıtıdır” diye konuştu.

Yıldırım, ülkeye demokrasi getirme iddiasındaki bir parti ve genel başkanının daha yolun başında parti içi demokrasiyi yok saymasının ciddiyeti ve samimiyeti ortadan kaldırdığını ifade ederek, “Partinin kuruluş ilkelerinden hızla uzaklaştığını gören ve bunu kabul etmeyeceğini açık açık haykıran birisi olarak bugün karşınızdayım. Yola çıkarken ortak akla, istişareye, şeffaflığa, dürüstlüğe ve demokrasiye vurgu yapan partimiz, bu ilkelerinden hızla uzaklaşmıştır. Genel başkan ve dar bir kadronun adeta kurucu iradeyi yok saymaları artık bardağı taşırmıştır. Ülkeye demokrasi getirme iddiasındaki bir parti ve genel başkanının daha yolun başında parti içi demokrasiyi yok sayması, ciddiyeti ve samimiyeti ortadan kaldırmıştır. Demokrasi deyince evrensel ilkeler akla getirilirken, daha çok ülkemizin birlik ve beraberliğini hedef alan HDP ve türevlerinin taleplerini esas alan bir yaklaşım söz konusudur. Özünde demokrasi olmayan, demokrasiyi kendi kötü emellerine paravan etmek isteyen bu ihanet şebekelerine kapı aralamak şahsımın onaylayabileceği bir durum değildir. ‘Millete hizmet’le ‘bölücülere taşeronluk’ arasında dağlar kadar fark vardır ve hiçbir demokrasi kılıfı bu farkı göz boyama yöntemiyle bizlere yediremez. Sayın Genel Başkan’ın HDP heyeti ile görüşmesi ve bir televizyon programında Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili sözleri asla kabul edilemez. Bugün HDP’nin bile, hatta terör örgütü PKK’nın bile dile getirmediği Anayasa’nın ilk dört maddesinin zemin ve şartlar oluşursa tartışılabileceğini söylemek, ileride nasıl bir projenin hayata geçirilmek istendiğinin kanıtıdır. Buradan sesleniyorum; ilk dört maddenin neyinden rahatsızsınız veya tartışılmasından memnun olacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti’nin adından mı? Cumhuriyet’in niteliklerinden mi? Bölünmez bütünlüğünden mi? Dilinden mi? Bayrağından mı? İstiklal Marşı’ndan mı? Başkentin Ankara oluşundan mı? Anayasanın ilk dört maddesi bunları garanti altına aldığına göre Babacan hangisinin veya hangilerinin tartışılmasını ya da değiştirilmesini öngörmektedir? Bu talepler milletimizden gelmediğine göre, hangi kapalı kapılar ardında oluşan talepler veya işbirliği çalışmaları sonucunda bunları konuşulur hale gelmiştir?” şeklinde konuştu.

“Babacan, ben buraya HDP ve benzeri yapıların taleplerine meşruiyet kazandırmak için gelmedim” diyen Yıldırım, “Buradan açıkça ifade ediyorum. Sayın Babacan, ben buraya HDP ve benzeri yapıların taleplerine meşruiyet kazandırmak için gelmedim. ‘Demokrasi ve insan hakları’ kılıfı geçirilmiş politikaların milletimize yedirilmesine asla ve asla aracılık etmeyeceğim. Ülkenin birliği ve beraberliği için bugüne kadar verdiğim mücadeleyi vermeye devam edeceğim. Devlet-ebet-millet ülküsü yolunda üzerime düşen görevi sürdüreceğim ve milletime kurulmak istenen tuzaklara karşı tabii ki tavırlı olacağım” dedi.

“Ne siyaset ne de parti hatırı, ülke hatırının üzerinde olamaz”
Siyaset ve parti hatırının ülke hatırının üzerinde olamayacağını kaydeden Yıldırım, “Babacan, Anayasa’nın ilk dört maddesi, bizlerin vazgeçebileceği, konuşurken sesinin titreyeceği, yutkunacağı, tartışmaya açacağı maddeler değildir. O maddeler, günlük tutar gibi, şarkı sözü yazar gibi ya da emperyal bir güç dikte ettirir gibi yazılmadı. O maddeler, topraklarımıza ve bağımsızlığımıza göz dikmiş emperyalizme karşı geçen yüzyılın başında kanla, canla, alın teriyle yazıldı. Bu gerçeği unutanlar, bu gerçeği asla unutturmayacağımızı ve kıyamete kadar koruyacağımızı bilecekler. Bu vatan, bu bayrak, bu bağımsızlık yolda bulunmamıştır. Her türlü düşmanlığa ve ihanete rağmen büyük bir fedakârlık ve tarifsiz bir bedelle kurulmuştur. Koruyacak olan da Türk milletinin iradesidir. Bu millete ve vatana sadakatimizin bilinmesi için bu açıklamayı yapmak, şahsım adına bir zaruret oluşturmuştur. Ne siyaset ne de parti hatırı, ülke hatırının üzerinde olamaz. Asla taviz veremeyeceğimiz gerçek varsa, budur” ifadelerine yer verdi.

Exit mobile version