“CHP’de değişimden yana olanlar adına mücadele ettik”

Ömür Boyuer, İl Başkan Adayı olarak girdiği CHP Balıkesir İl Kongresi’nde yaşananları tüm detaylarıyla anlattı. Düzenlediği basın toplantısında önce CHP’nin parti politikaları ve Genel Bşakan Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Ömür Boyuer, ardından İl Kongresi öncesindeki gelişmeleri ve Kongre sürecinde yaşananları gazeteciler ve partililerle paylaştı. Boyuer, “çakallarla dans etmedik” dedi. 

 

İşte o açıklamalar…

 

 

“Bildiğiniz üzere 24 Eylül Pazar günü Balıkesir İl Kongresi’ni gerçekleştirdik. Değişimi savunan, değişimi talep eden parti tabanının sesi olarak bizde, biraz önce ifade ettiğimiz ilkesel, yapısal ve ideolojik çerçevede değişimden yana tavır alarak bir yarış içerisine girdik. Çıkan sonuç kendi adımıza arzu ettiğimiz bir sonuç olmadı.

Seçimi kazanan arkadaşlara tüm samimi duygularımızla, içtenlikle başarılar diliyoruz. Onların başarısı partinin başarısı olacaktır.

Demokrasinin bir tahammül rejimi olduğuna inanan, demokratik anlayışımız gereği sandıktan çıkan sonuca saygı gösterilmesini savunan bizler; ne yazık ki tüm bu inandığımız değerlere rağmen seçim sonucunu saygıyla karşılamakta güçlük çekiyoruz. Siyasetin etik ve ahlak kurallarının bilerek, isteyerek, kasıtlı şekilde hiçe sayılarak elde edilen sonucu, siyaseten meşru kabul etmekte zorlanıyoruz.

Kişi değil ilkeler üzerinde birleşen bir ekip olarak “evrende kapladığımız yer gövdemiz kadar değil yüreğimiz kadardır” dedik ve yüreğimizi ortaya koyarak 10 Ağustos 2023 tarihinde 18 ilçe kongresi gerçekleşmemişken, kendimize, inandığımız değerlere, liyakatimize ve en önemlisi örgütümüze güvendik il yönetimine talip olduğumuzu basın açıklamasıyla duyurduk.

İlçe kongresinden çıkan sonuçlara göre pozisyon almayı ve ilçe seçim sonuçlarını bir pazarlık unsuru olarak görmeyi doğru bulmadık.

Yüzümüzü örgüte döndük ve dönmeye devam edeceğiz.

 

 

“İKİ GENÇ ÇAKALIN HİÇBİR TALEBİNİ KABUL ETMEDİK…”

Çakal insan, halk ağzında açıkgöz, kurnaz kimse anlamında kullanılır. Daha geniş tanımlamak gerekirse; kurnazlık yapan, sinsi işler çeviren kişi veya kişiler adına kullanılan bir mecazi anlama da sahiptir.

Bu noktada, bahsedilmesi gereken ve gençlik şalını üzerine örten iki kişi var. Onların isimlerini zikretmeyi kendimize yakıştıramadığımızdan onları “çakal” olarak adlandırmayı daha doğru bulduk. Biz bu iki genç çakalın hiçbir talebini kabul etmedik yani “çakallarla dans” etmeyi reddettik. Ama seçimlerden 5 gün önce saat 19.30 ve 23.30 arasında bunların nerede kimlerle toplantı yaptığını, toplantı sonrası yavru kurttan evrimleşen “yancı çakalın” telefonla kimi aradığını, kime bilgi verdiğini de çok iyi biliyoruz.

Ayrıca; Bu iki çakalla ve bunlarla dans edenlerin, seçimde hayata soktukları operasyondan da bahsedilmesi gerekiyor.

Bildiğiniz üzere blok liste uygulamasında il başkan adayları, kongre divanına asil ve yedeklerin yazıldığı bir liste verir. Bu liste il başkan adaylarının örgüte ve delegelere sunduğu bir teminattır. Sonuçta, örgüte, delegelere ve listede yer verdiği kişilere karşı bir kefaleti söz konusudur.

Yönetim kurulu yedek üye listesinde yer alan her isim değerlidir. Ancak ilk 10 vitrindir ve ilk 10’nda yer alan isimlerin çok önemli olduğu da bir gerçektir.

Seçim kurulundan alınan resmi birleştirme tutanakları incelendiğinde, kazanan listenin yedek üyelerinin yer aldığı ilk 10 kişinin, atılan çizikler neticesinde son 10’da yer aldıkları görülmektedir. Sadece bir önceki dönem örgütlerden sorumlu il başkan yardımcısı 5. Sıradan 9. Sıraya gerileyerek ilk 10’da tutunabilmiştir.

Başta il başkanı olmak üzere örgüte çekilen bu operasyon aynı zamanda bir sivil toplum kuruluşuna da çekilmiştir.

1.sıra yedek üye olarak listeye yazılmasına rağmen üzerinin çizilmesi sonucu 23.sıra yedek üye olarak birleştirme tutanağında yer alan isim bunun en büyük kanıtıdır.

Seçim günü yakasında mavi kokartla açık desteğini sunan sivil toplum kuruluşunun başkanı, kendisinin önerdiği ve dernek üst düzey yöneticisi arkadaşının üzerinin çizilmesi karşısında ne düşünüyor? Merak ediyoruz…

İl başkanı bu operasyonla ilgili örgüte açıklama yapmak ve gereğini yerine getirmek zorundadır.

Ne diyelim; “Çakallarla dans edenler!” utansın…

 

 

“YÜREĞİ YETİYORSA, CESARETİ VARSA ÇIKSIN AÇIKLASIN…”

Elbette bizim hatalarımız da var. En büyük hatamız, hiç güvenmediğimiz halde en liyakatli ekip olarak bizi gördüğünü ve sonuna kadar bizimle olmak istediğini söyleyen, ilçe başkanlığına göstermek istedikleri aday için destek isteyen, saygıyla andığımız rahmetli Tamer Molla’nın kendisine taktığı lakabın sonuna kadar hakkını veren şahsın, verdiği sözlere itibar etmemiz oldu.

Gençliği temsil ettiğini ve gençlerin ortak adayı olduğunu söyleyen ve gençlerin adına kendisine bizden destek isteyenlere inandık. Gençlerin yanında olacağımızı ve destekleyeceğimizi ifade ettik.

Ancak mahalle delege seçimlerinin ilk günü temsil edildiği iddia edilen gençlerin, karşı liste için çalıştıklarını görmek bizi de şaşırttı.

Her türlü baskıya karşı olan ve baskıları reddeden biz, hiç kimse üzerinde baskı kurmadık, yönetimlerine hiç kimseyi önermedik

Çok önemli olduğu için şuraya da dikkat çekmek isteriz. 20 ilçe başkanından bir ilçe başkanı dışında kalan 19 ilçe başkanının hiç biri, desteklediği adayın ismini telaffuz ederek beyanda bulunmadı. Sadece seçimden iki gün önce bir ilçe başkanı Cuma günü “Ben Erden Köybaşı’nı destekliyorum” diyerek, herkesi şaşırttı, kendisini destekleyenleri yanılttı, gençliğe güvenenleri hayal kırıklığına uğrattı.

Peki, bunu söyleten ve bizi destekleyeceği sözü verdiği halde sözünden caydıran şey neydi?

Bunun cevabı bizde var. Yüreği yetiyorsa, cesareti varsa bunu kendi çıkar açıklar.

Biz emeğin en yüce değer olduğuna inanarak, önceleyerek ve merkezimize alarak Cumhuriyet Halk partisi’nde siyaset yapıyoruz. Üzerimizde emeği olan herkese minnet duymaya, saygı göstermeye ve onları yoldaş olarak görmeye devam edeceğiz.

Emeğin en yüce değer olduğunu kavramaktan uzak, baskılara boyun eğen ve emek sömürüsü yapan zihniyetin bu partide bir geleceği olamaz ve olmamalıdır.

 

 

“UZUN YILLAR SİYASET SAHNESİNDEYSENİZ GEÇMİŞİNİZ SİZE EŞLİK EDER…”

Kongrelerde her parti üyesinin aday olmaya hakkı vardır. Aday adaylarının ekip arkadaşlarıyla birlikte çıktıkları yolun son aşamasında önce delegelerden yeterli imzayı alarak salonda adaylaşması gerekir. Adaylaşamayan arkadaşlar, liyakatsiz veya talip olduğu görevi ifa edecek donanıma sahip olmadığı anlamına gelmez.

Yeterli imzayı bulamamanın değişik nedenleri vardır. Yeteri kadar örgüt tarafından tanınmamak bunlardan biri olabilir. Ya da örgüt tarafından oldukça iyi tanınmakta yeterli imzayı ve desteği bulamamakta önemli etkende olabilir. Zira uzun yıllardır siyaset sahnesinde rol alıyorsanız her daim geçmişiniz size eşlik eder.

Kongrelerde yeterli imzayı bulamayanların adaylıktan çekilmeleri veya çekilmek zorunda kalmaları her zaman yaşanan olağan şeylerdir. Önemli olan nasıl çekildiğinizdir.

Bazısı çıkar bu dönem örgütten yeterli teveccühü göremedik der, yeteri kadar kendimizi anlatamadık özeleştirisinde bulunur, bir sonraki dönem için iddiasını sürdüreceğini söyler ve hiçbir aday için taraf olmadan mertçe çekilir.

Bazısı da taraf olabilir. Kendisi dışında ki adaylardan birinin lehine gerekçelerini ortaya koyarak çekilir ki bu da mertçe bir davranıştır.

Bazıları var ki onların karakterini ve ruh halini tüm çıplaklığı ile ortaya koyan Friedrich Nietzche, çok çok uzun yıllar önce şu sözlerle söylemiş zaten. Demiş ki;

“Açıkça büyük amaçlar tasarlayan ve daha sonra bu amaçlar için oldukça yetersiz olduğunu gizlice kavrayıveren kimse, çoğu zaman bu amaçlarından vazgeçecek kadar güçlü de değildir. İşte o zaman ikiyüzlülük kaçınılmazdır.”

 

 

“BELEDİYE BAŞKANLARININ, MİLLETVEKİLLERİNİN YÖNETTİĞİ BİR İL YÖNETİMİ OLMAYIZ DEDİK…”

Kongrelerle kurulan, kongrelerle değişimi gerçekleştiren bir partiyiz. Solcuyuz ve devrimciyiz. Özeleştiriden kimse muaf olmadığı gibi hakarete varmadığı sürece herkes eleştiri yapma hakkına da sahiptir. Bunu özümsediğimiz oranda yapılan kongrelerden güçlenerek çıkarız.

Kongrelerde ortaya çıkan seçim sonucu bir son değil aksine bir başlangıçtır. Kongre sonrası partinin başarısı için herkesin birlikte omuz omuza mücadele etmesi gerekir.

Peki, bu nasıl mümkün olabilir? Bunun cevabı gayet basit.

Delegenin özgür iradesiyle oy kullanma koşullarının sağlanmasıyla bu mümkündür. Örgüt üzerinde kurulan baskılar delegenin iradesine ipotek koymak demektir.

Cumhuriyet Halk Partisi 100 yıllık bir çınardır. Bu ülkenin demokrasi hamuruna maya katmış bir partinin mensubuyuz. Örgütleri tahakküm altına almak partinin birliğine, bütünlüğüne ve dayanışma ruhuna büyük zarar veren, demokrasi dışı bir uygulamadır.

Biz hep şunu savunduk…

Biz, belediye başkanlarının, milletvekillerin yönettiği bir il başkanı, bir il yönetim kurulu olmayız dedik. İlçe başkanlarımızı, yani örgütü, tahakküm altına almalarına asla izin vermeyiz dedik.

Biz, kolektif akılı egemen kılalım ve gelin hep birlikte partiyi yönetelim dedik.

Kim belediye başkanı olacaksa olsun, kim milletvekili olacaksa olsun; yeter ki örgütü örgüte bırakın dedik.

Belediye başkanları belediye başkanlığını, milletvekili milletvekilliğini, genel başkan yardımcıları asli görevlerini yapsınlar, hepsinin başımızın üzerinde yeri var dedik.

Tercihleriniz, partililerin ve sokağın umutlarını yansıtsın; korkularınızı yansıtmasın dedik.

Ne yazık ki baskılarla, kişisel kaygıların, kişisel beklentilerin ve kişisel korkuların şekillendirdiği bir il kongresi yaşandı.

Ve şu da bir gerçek;

Herkes yaşanan her şeyin farkında…

 

 

“DEĞİŞİMDEN YANA OLANLAR ADINA MÜCADELE ETTİK”

Neredeyse tüm illerde değişimden yana ve değişimden yana olmayan ekipler yarıştı.

Biz değişimden yana olanlar adına mücadele ettik. 56 oyla kaybettiğimiz seçimde dik yarının bir fazlası 29 oyu kendi hanemize yazdırabilseydik seçimin kazananı değişimden yana olanlar olacaktı.

Biz Balıkesir il kongresinin sonuçlarını siyaseten meşru saymakta ve saygı göstermekte güçlük çekiyoruz demiştik.

İnanın, Balıkesir İl Örgütü’nün vicdanında da durum farklı değil.

Gerçeklerin eninde sonunda ortaya çıkma gibi bir huyu vardır. Genel merkezin belediye başkanlarını, ilçe başkanlarını baskı altına aldığına inanıyor bu örgüt.

Örgütün bir şekilde gönlünün alınması gerekiyor. Öyle birlik, beraberlik, dayanışma gibi hamasi söylemlerle çözülemeyecek kadar bir derin yara açılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi tabanı baskıyı kabul etmez.

Bilirler ki; UÇURTMALAR RÜZGAR GÜCÜ İLE DEĞİL; O GÜCE KARŞI KOYDUKLARI İÇİN YÜKSELİRLER…

Son olarak şunu belirtmek isteriz…

Önce örgüt diyen, halktan emekten yana, yurtsever ve antiemperyalist anlayışla, tam bağımsız bir Türkiye için sokaklarda meydanlarda örgütlü mücadele verilmesini savunuyoruz.

Savunduğumuz bu değerler ışığında İl Yönetimine talip olduk. Onurlu mücadelemizden taviz vermedik, partiyi araç olarak görenlerle pazarlık etmedik, başımız dik, vicdanımız rahat.

Kongrede bize verilen her bir oyun anlamı büyük ve bize yüklediği sorumluluğun bilinciyle ve devrimci inadımızla mücadelemizi sürdüreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın…

Dürüst olmaktan korkmadık ve korkmadan bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Kaybettiğimiz tek şey yanlış insanlar oldu.

Mustafa Kemal’e ve Devrimine, Cumhuriyetin aydınlık yarınlarına, Ulu Çınar Cumhuriyet Halk Partisi’ne, umuda ve her şeyin güzel olacağına inancımız tam; her şeyin güzel olacağı günler yakında.”

Exit mobile version