Siyasi partiler demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarıdır. Sürekli artış gösteren siyasi partilerin sayısı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kayıtlarına göre yüzün üzerindedir. Kurtuluş mücadelesi veren kadroların kurduğu, savaş meydanlarında kurulan, devlet kuran CHP… Siyasi partiler iktidar olmak, toplumsal sorunlara çözüm üretme iddiasıyla kurulurlar. Ve en büyük iddiaları da ‘parti içi demokrasi’dir. Kuruluş aşamasında iri iri süslü laflarla demokrasi vaatleri yapılır ama bir süre sonra parti içi oligarklar oluşur, yetkiler birbirine devredilir en son tüm yetkiler ‘genel başkanda’ toplanır; en büyük başkan bizim başkan, en iyisini bizim başkan bilire dönüşür.
Son kurulan partilerden Ali Babacan’ın DEVA partisinde bile tüm yetkilerin genel başkana devredildiği bilgileri parti çevrelerinde konuşulmaktadır.
Hilafsız bütün partilerde durum benzerdir.
Parti içi işleyişin ötesinde partilerde ve kamuoyunda en çok dile getirilen bir kez seçilen genel başkanların değişmezliği-değiştirilemezliğidir. Bir kez yönetimi ele geçirenler yukarıdan örgütlenme modeliyle alta doğru yöneticileri, üyeleri, delegeleri seçer sonra alttan yukarıya doğru seçilen delegeler yöneticileri(ni) seçer!
Milletvekillerinin halktan kopukluğu, genel başkanlara bağlılıkları ve bununda milletvekillerinin önseçimle değil genel başkan tarafından belirleniyor olmasından kaynaklandığı konusu-rahatsızlığı kamuoyunca sıkça dile getirilir.
Herkes demokrasiden, demokrasinin erdemlerinden, halka sorulmasından bahseder ama hiç kimse konuşulanları hayata geçirmek için gereğini yapmaz. Konuşanlar işbaşına geldiklerinde, yetki sahibi olduklarında söylediklerini unutur; eskisi gibi devam eder.
22.4.1983 Siyasi Partiler Kanunu:
Madde 14- Siyasi partinin en yüksek organı büyük kongredir.
Büyük kongre, seçilmiş üyeler ile tabi üyelerden oluşur.
Seçilmiş üyeler, TBMM üye tam sayısının iki atından fazla olmamak kaydıyla, parti tüzüğünde gösterilen şekilde ve sayıda il kongrelerince seçilen delegelerdir.
Madde 15- Parti genel başkanı, büyük kongrece gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilir. İlk iki oylamada sonuç alınmazsa, üçüncü oylamada en çok oy alan seçilmiş sayılır.
Genel başkan en çok üç yıl için seçilir. Partiyi temsil yetkisi genel başkana aittir.
Madde 37- Siyasi partiler, ön seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak TBMM tamsayısının %5’ini aşmamak üzere kontenjan kullanabilir.
Partiler tüzüklerinde herhangi bir seçim çevresinde bütün üyelerin iştiraki ile yapacakları ön seçimde bu kanunun ön seçimlerle ilgili hükümleri uygulanır.
Görüleceği gibi Siyasi Partiler Kanunu (SPK) önseçime mani değil.
Bu uzun girizgâhı CHP’nin önemli siyasi duayenlerinden Kemal Anadol’un 40 sayfalık özverili çalışmasının öneminden yaptık. İlçe Başkanlığı, Milletvekilliği, MYK üyeliği, grup başkanvekilliği görevleri yapan Kemal Anadol tıkanan siyasete yeni bir çıkış yolu öneriyor; halkı, tabanı, üyeyi siyasete katalım, genel başkanları üyelerin seçmesini önererek,CUMHURİYET HALK PARTİSİ YENİDEN YAPILANMALIDIR diyerek,Dünyadan örnekler veriyor.
Yunanistan’da PASOK, partinin tüm üyeleri üye başına 2 avro vermiş sandık başına giderek 174 sandıkta, 236.105 oy kullanmış, Venizelos 230.105 oyla genel başkan seçilmiş.
İspanya’da PSOE (İspanya Sosyalist İşçi Partisi), tüm üyeler sandık başına gitmiş, oyların %48.69’unun alan Madrit Milletvekili PedroSanchez 42 yaşında Genel Sekreter seçilmiş. PedroSanchez halen İspanya Başbakanıdır.
İngiltere’de İşçi Partisi üyeleri 4 Nisan 2020 günü sandık başına giderek yeni genel başkan ve yardımcısını belirlemişler. KeirStarmer oyların %56,2’sini alarak parti liderliğine seçilmiştir.
Avrupa’da parti genel başkanlarını üyelerle seçen sadece sosyal demokrat partiler değil. Artık çağdaş demokrasilerde delege sistemi tüm partilerde terk edilmiştir.
İngiltere’de Muhafazakar parti lideri TheresaMay’ın yerine partinin yaklaşık 160 bin üyesi sandık başına gitmiş. Oyların 92.153’ünü alan Boris Johnson genel başkan seçilmiştir.
Çağdaş partiler sadece genel başkanlarını değil, cumhurbaşkanı adaylarını da üyelerle belirliyorlar. Fransız Sosyalist Parti üyeleri 20 Ekim 2011 günü sandık başına gitmiş, 3 milyon üye katılmış, oyların %56’sını alan FrancoisHolland partisinin cumhurbaşkanı adayı olmuştu.
Kemal Anadol Maurice Duverger’e atıfla genel başkanların görev sürelerine sınır getirilmesi tezinin doğruluğuna vurgu yapıyor. Uzun görev sürelerinin bir süre sonra kendi değişmezlikleri üzerine bir yapı kurduğunu; delege sistemiyle değişimin, yenileşmenin imkansızlığını vurgulayarak tüm üyelerle seçilmeli diyor.
Tüm üye savunulurken, her önüne gelenin üye yapılması, her üye olanın seçme hakkını kullanmasının olumsuzluklarını; aideyet duygusu olan üye, parti içi eğitimlerle nitelikli üyeliğin sağlanması koşulunu öneriyor.
Milletvekillerini, en geniş üye katılımıyla bir seçim çevresinde çıkacak milletvekili sayısının iki katı aday belirlenmesi, seçilecek sayının iki katı isim arasından seçmenin doğrudan tercihle milletvekillerini belirlemesi.
Kemal Anadol bu öneriler tartışılsın, daha başka önerilerle birlikte halkın, üyenin demokrasiye doğrudan katkısı sağlansın; artık bu şekliyle siyaset topluma güven vermiyor.
Denebilir ki bu ve benzeri öneriler SPK’ya uygun değil. SPK değiştirilme yoluna gidilebilir veya bu mevcut haliyle bile siyasete halkı katacak yollar bulunabilir, bulunmalı diyor.
Farklı amaçlarla bile olsa AKP ve MHP son günlerde sıkça SPK’nın değiştirilmesi ile ilgili hazırlık içindeler.
İktidar hazırlıkları, iktidara yürüyüş kurultayı yapma hazırlıkları yapan, ülkeye çok partili sistemi getiren CHP, şimdi de halkın siyasete katılım yollarını açarak, demokrasinin gelişmesine, partilerin demokratikleşmesine katkı sağlayabilir.
Belki bugün olmasa bile, en yakın zamanda olabilmesi için; tartışılsın, bu haliyle gitmeyecek yapının değişim süreci başlatılsın…