ENGİN ARICAN
Geçtiğimiz günler içerisinde AK Parti Balıkesir İl Başkanı Ekrem Başaran’ın Bandırma’da parti ilçe merkezi ziyaretinde Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın Başdanışmanı Mehmet Cemal Öztaylan da hazır bulundu. Delege seçimlerinin de gerçekleştirildiği aynı gün, Öztaylan manidar bir açıklama yaparak 5 yıldır bir anlamda bu haktan yoksun bırakıldığını belirterek, oy kullanırken Başaran ile birlikte sandık başında poz verdi.
Doğal olarak bu resim ve Öztaylan’ın beyanı yerel basında gazeteciler tarafından konu edildi ve farklı yorumlar, tartışmalar yaşanırken dikkatler bir ismin üzerinde yoğunlaştı: 2015 yılında İlçe Başkanlığını üstlenmiş Alp Bostancı..!
Başaran ve Bostancı, iddiaları yalanladı
İl Başkanı Başaran, 5 yıl delege seçimlerine katılmayan ve delege seçtirilmeyen Öztaylan, iddialarına gazetemizde yanıt vererek, parti kayıtlarında Öztaylan’ın “ 2017 kongrelerinde delegeydi” diyerek, konuya açıklık getirirken; Alp Bostancı da gazetemize yaptığı açıklamada, “Cemal Öztaylan’ın delegeliği vardı ve devam ediyordu. Hem ilçe kongresi için mahalle delegesi, il kongresi için de, il delegemizdir…” diyerek konuya açıklık getiriyordu. Öztaylan’ın delegeliği ile ilgili parti kaydını da yayınlayarak, bu yöndeki iddia ve tartışmalara da son noktayı koyduğumuzu düşünüyoruz. Bu nokta da Öztaylan’ın derdini anlatamadığı söylenebilir.
Söz konusu, 5 yıl, hem parti hem de kamuoyu nezdinde sorgulanıp, tartışılmalı. Derin bir konu ve zaman zaman bir çok makalemde bu konuyu ele almış olsam da, başka bir yazı kapsamında ele alınmalı. Ben, bu makalemde Öztaylan’ın büyükşehir belediye başkanı Yılmaz’ın Başdanışmanlığını üstlenmiş olmasının gerek parti gerekse de Balıkesir ve Güney Marmara nezdinde kamuoyu açısından önemi ve il başkanı Başaran’ın yanında yaptığı konuşmaya dikkat çekeceğim.
Devlet çarkı ve siyaset
Öztaylan ile İl Başkanı Başaran’ın gerçekleştirdiği basın toplantısına geçmeden, ilçe başkanlığı makamında, bir çok partilinin de bulunduğu ortamda, ben ve gazeteci meslektaşım Atabey ‘le büyükşehirde üstlendiği sorumluluk ve bölgenin, Bandırma’nın beklentileri üzerine karşılıklı konuşma, tartışma olanağı bulduk. Öztaylan, bu konuşmaların esintileri ve benzer soruların basın toplantısında da dile getirilmesi üzerine, konuşmasına öncelikle devlet çarkının işleyişine değinerek başladı.
Bu önemli miydi?
Evet, önemli.!
Çünkü, her yurttaş, özellikle siyasi partiler, siyasi temsilcileri, seçilmiş milletvekilleri ya da belediye başkanları, meclis üyelerinden beklenti ve taleplerini dile getirirken, genel olarak olayın bu yönünü bilmediği ya da bilse de önemsemediği içindir ki, karşısındaki iktidar ya da muhalefet partisinin temsilcilerinden, seçilmişlerden beklenti ve taleplerinin karşılanmasını bekliyor, istiyor. Bu, ülkenin ve toplumun mevcut durumu ve işleyişi nedeni ile, doğal bir olay ve beklenti..!
Aş ve iş derdi olan da; köylü, kentli, okumuş okumamış fark etmiyor, mahallesi hatta sokağı, olmadı evi, eşi, çocukları ile bir derdi olan da, her ne dedi var ise, siyasi parti temsilcileri ve seçilmişlerin karşısına dikilip, derdine derman, bir çözüm, bir yardım, bir umut arıyor..!
Öztaylan ve Başdanışmanlık
Öztaylan’ın da, Balıkesir için de, Güney Marmara ve Bandırma için de tüm yaşamı boyunca üstlendiği siyasal ve sosyal, idari sorumluluklar dikkate alındığında bir kamu yöneticisi gibi, hem partilisinden hem de vatandaşlarından farklı beklenti ve taleplerle karşılaşması gayet doğal. Öztaylan’ın ömrü billah bundan kaçışı yok, olmayacak da…
Siyaseten ‘eski’ bir şeyler olmanın ötesinde bugün siyasi bir sorumluluğu olmayan Öztaylan’ın Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz’ın Başdanışmanlığını, bildiğim kadarıyla, Kasım 1 ile atanarak, üstlenmiş olmasının büyükşehir, Güney Marmara ve Bandırma için önemi büyük..! Öztaylan, konuşmasında ısrarla hem basın mensuplarına hem de partililerinin, şahsına yönelik beklenti ve taleplerinin bilincinde olarak, kamu yönetimi ve işleyişi konusunda bilgilerini sıraladıktan sonra ‘atanmış’ ile ‘seçilmiş’ olmanın farkını anlatmaya çalışarak, şöyle dedi:
“Ülkemizde illerin ilçelerin bütün mahallelere kadar her kesimin idari şekli belli, hizmet alımı da bu şekilde belli. Bu hizmet alımlar merkezi hükümet tarafından bürokrasi yoluyla aldıkları, ikincisi yerel yönetimler yoluyla aldıkları hizmetler var. Bilmiyorum burada hangi noktada daha fazla eksik var. Burada eksiklerimizi tespit ederiz. Burada her vatandaşımızın çok rahatlıkla ulaşabileceğini düşündüğümüz bir teşkilatımız var. Bu teşkilatlar vasıtasıyla eksiklerimizi yerel yönetimlere ve merkezi idareyi ulaştırabiliriz. Burasının hizmet almakta nerede eksik kaldıysa eksiğimizi gidermek için elimizden geleni yaparız. Bu neticede bizim vazifemiz. Her türlü bürokrasinin vermesi gereken hizmeti, her türlü yerel yönetimin vermesi gereken hizmeti, aksayan yeri varsa hatırlatmalar yaparak, uyarılar yaparak eksikleri varsa eksiklerini gidererek merkezi hükümetten gelecek bir yardım mecburiyeti varsa onların da tamamlanmasını sağlayarak vazifemizi yerine getirmeye çalışırız.”
Yerel de yaşanan ikili iktidar gerçeği
Öztaylan’ın bu düşüncesi doğru mu doğru ama burada konu büyükşehir yasası ve büyükşehir olunca olayın rengi değişiyor. Yazılarımda, 2014 yılı yerel seçimleri ile birlikte fiilen Balıkesir büyükşehir yapılınca, Balıkesir’de kamu yönetiminin idari, siyasi ve hukuki yapısının değiştiğini, artık ikili bir iktidar ve yönetim sürecinin yaşandığına hep dikkat çektim.
Ayrıca, gerçekte Balıkesir, ‘büyükşehir’ değil, ‘bütünşehir’ idi ve 2014-2019 yılları arası merkezde alınmış politik karar ve uygulamalar, ‘bütünşehir’den ‘büyükşehire’ geçiş olarak da özetlenebilirdi. Bu süreç kurumsal ve yapısal açıdan tamamlanabildi mi, hayır! Ak Parti’nin kendi içinde yaşadığı siyasal istikrarsızlık büyükşehire de yansırken, yaşanan bu sürecin politik sorunlara, kişisel çekişmelere, yerelde iktidar arayışlarına yem edildiği söylenebilir. Öztaylan’ın ‘5 yıl’ gizemi, biraz da, büyükşehirde parti içerisinden büyükşehir belediyesini saran ve sarsan bu yaşananlarda aranmalı… İlçe parti örgütleri, ilçelerde yerel yöneticiler, yönetimler ve partililer yanı sıra ilçeler bu süreçte büyükşehirde yaşananların ‘yemi’ olmuştur….
Ak Parti, iğneyi kendisine çuvaldızı CHP’ye batırmalı
Öztaylan, konuşmasında bu yaşanmış 5 yıllık sürecin bu yönünü bilinçli olarak atlayarak, konuyu ve olayı partisinden uzaklaştırıp, büyükşehirin ilçelerinden, Güney Marmara ve özellikle de Bandırma’da CHP ve CHP’li ilçe yerel yönetimlerine, yöneticilerine çekmeye çalıştı. Ancak, bunu yaparken de partisi ve partililerinin, partisinden seçilmişlerin özellikle içine gömüldükleri suskunluğa, sinmişliğe dikkat çekip, ’gazoz kapağı olmayalım’ esprisini yaparak, siyasal risk konusunda uyarıcı olmaya çalıştı. Böylece bir anlam da partisi için, nicedir, ‘uyuyan devi’ silkeleyip, uyandırmaya çalıştı.
Burada ana sorun ve soru şu; partinin içine itildiği suskunluk ve sinmişliğinin, başlangıçtaki dinamikleri ve dinamizmi yitirmeye, örgütsel diriliğini kaybetmeye ve gün geçtikçe ‘gazoz kapağı’ kimliğine bürünmeye başladığı yönündeki kaygılar, iddialar doğru mu yanlış mı? İl Başkanı Başaran, Bandırma ziyaretinde Susurluk’ta ilçe parti merkezinde partililerin 31 Mart yerel seçimleri sonrası bu durumu ‘gevşeme’ olarak nitelendirdiğini vurgulamıştı. Susurluk’ta seçim sonuçları dikkate alındığında ‘gevşeme’ nin 31 Mart yerel seçimleri öncesi ve hatta çok önceleri başladığı anlaşılıyor. Aynı Bandırma’da 20 bin, Gönen’de 8 bin oy farkı yenmesi gibi.. Bu da başka bir yazı konusu…
Esen kalın…