Sefer, iftar sonrası hazımsızlık sorununun en yaygın nedenlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Tüketilen gıdaların sindirim güçlüğünün herhangi bir gastrointestinal sistem hastalığına bağlı olabileceğini belirten Sefer, tüketilen gıda intoleransları, hızlı ve çok miktarda yeme, fazla hamur işi, şekerli, gazlı içecek tüketme gibi pek çok neden olabileceğini anlattı.
Öncelikle düşünülmesi gereken şeyin, kişinin herhangi bir gıdaya karşı hassasiyetinin varlığını sorgulamak olduğuna vurgu yapan Sefer, “En yaygın gördüğümüz örnekler ise laktoz ve glüten intoleransı. Ramazan öncesinde de bu bileşenlere karşı hassasiyet yaşayanların iftar zamanı da ekstra dikkat etmelerinde fayda var. Fakat ‘normalde hiçbir şeyim yok sadece iftarda oluyor’ diyorsanız uzun açlık sonrası boş mideye insaflı davranmakta yarar var.” diye konuştu.
Sefer, ramazanda hazımsızlığa neden olabilecek faktörlere ilişkin paylaştığı bilgilerde, iftar vaktinde açlık hissiyle birlikte aşırı miktarda yemek yemenin, sindirim sisteminin zorlanmasına neden olabildiğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Aşırı yemek yemek, mide asidinin artmasına ve hazımsızlık belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açabilir. İftar vakitleri kısa olduğundan, bazı insanlar yemeklerini hızlıca yemeye çalışabilirler. Hızlı yemek yemek, sindirim sistemine yük bindirebilir ve sindirim sürecini olumsuz etkileyebilir. İftar sofralarında sıklıkla ağır ve yağlı yiyecekler tüketilir. Bu tür yiyecekler sindirimi zorlaştırabilir ve hazımsızlık belirtilerini artırabilir. Oruç tutmak, gün boyunca su alımını sınırlar.
Susuzluk, sindirim sürecini etkileyebilir ve mide asidinin düzenlenmesini zorlaştırabilir. Ramazan ayında gün boyunca enerji seviyeleri düşebilir ve fiziksel aktivite azalabilir. Düşük fiziksel aktivite düzeyleri sindirim sürecini yavaşlatabilir. Bazı insanlar ramazan ayında stres ve endişe yaşayabilirler, özellikle de iftar saatine yaklaştıkça. Bu duygular, sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir ve hazımsızlık belirtilerine yol açabilir.”
Hazımsızlık yaşamamak için, ramazanda dengeli ve sağlıklı bir şekilde beslenmeye özen göstermenin önemine dikkati çeken Sefer, “İftar ve sahur öğünlerinde hafif ve sindirimi kolay yiyecekleri tercih etmek, yemekleri yavaş yavaş yemek, bol su içmek ve düzenli olarak fiziksel aktivite yapmak hazımsızlık riskini azaltabilir. Ancak, ciddi hazımsızlık problemleri yaşıyorsanız veya uzun süre devam ediyorsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.” açıklamasında bulundu.
“Yemek aralarında su tüketmeme sindirime katkı sunacaktır”
Buket Ertaş Sefer, uzun süren açlıktan sonra vücudun sindirim sistemine zarar vermeden yemeğe nasıl başlanması gerektiğine dair verdiği bilgide, vücudu gıdaya alıştırmak için oda sıcaklığında su ve çok sıcak olmayan çorbayla başlamanın en doğru yöntem olduğunu söyledi.
Pişmiş sebze ve etli sebze yemeklerinin en ideal ana yemek alternatifleri arasında yer aldığına işaret eden Sefer, şu ifadeleri kullandı:
“Pide ve pilav ikilisinden sadece bir tanesini tercih etmekte fayda var. Fazla karbonhidrat sindirimi zorlaştırabilir. Kırmızı et tüketilecekse mutlaka yanında pişmiş bir sebze olmalı. Yemek sonrasında salata tüketmek alternatifler arasında. Orucu su ile açtıktan sonra mümkünse yemek aralarında su tüketmeme sindirime katkı sunacaktır. Gazlı içecekler yerine ayran, kefir gibi içeceklerden faydalanmak gerek. Harareti almak için az miktarda maden suyu ve yoğurt ile ayran yapılabilir. Ancak sağlıklı olsa da maden suyunun da gaz içeriğini unutmamak gerekli.
İftar ve sahur arasında genel anlamda mutlaka tüketilmesi gereken şeyler, meyve ve türevlerinden biri (taze meyve, komposto ve hoşaf..), bolca su, iftarda protein alamadıysak protein açığımızı kapatmaya yarayacak yiyecekler (protein bar ve benzeri olabilir), fazlasından kaçınmak şartıyla hazımsızlığa iyi gelecek bitki çayları. İftar sonrası uzun açlıktan sonra yenen yemekle birlikte ağırlık çökmesi tabiriyle çok karşılaşırız. Hazımsızlık sorunu için bir şeyler tüketmeden önce kısa bir yürüyüş her zaman iyi bir başlangıç olacaktır. Gazı azaltıcı sindirime iyi gelen, rezene, zencefil çaylarından faydalanılabilir.”
Ramazan ayında sıvı tüketiminin önemi
Beslenme Diyet ve Fitoterapi Uzmanı Sefer, gün içinde aktif yaşayıp, çalışmanın ve bedenen hareket halinde olmasının su kaybının daha da artmasına sebep olduğunun altını çizdi.
Kişinin, terle, idrarla, solunumla sürekli olarak su kaybettiğini kaydeden Sefer, “Bunu telafi etmek için ise kısıtlı bir zamanımız var. İftar dan hemen sonra çok şiş olmamız sebebiyle telafiye çabuk başlayamıyoruz, erken yatıyorsak da su içmeye vakit olmuyor. Dolayısıyla iftar sonrasında susamayı beklemeden, tek seferde bardak bardak su içmeden yudum yudum takviye etmek sindirim ve emilim açısından çok daha yararlı olacaktır. Ayrıca su oranı yüksek olan (marul, salatalık gibi) sebzelerden salata yapmak da su oranına katkı sağlayacaktır. Hidrasyonun en büyük düşmanı diüretik sıvılar. Vücuttan su atımını kolaylaştıracak çay ve kahve gibi içecekleri az tüketirsek de sıvı oranımıza katkı sağlamış olacağız.” değerlendirmesini yaptı.
“Sindirim sadece fiziksel bir olay değildir”
Sefer, oruç tutan kişilerin hazımsızlıkla başa çıkmasına yardımcı olacak genel sağlık ve beslenmeye ilişkin tavsiyelerde bulunarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Öncelikle sindirim sisteminizde bir hastalık olup olmadığının farkında olun ve mutlaka belirli aralıklarla muayenelerinizi yaptırın. Sindirim sadece fiziksel bir olay değildir, stres seviyeniz bile sindiriminizi bozabilir. Mümkün olduğunca mutlu masalarda tüketim yapmaya çalışın. Midenizde yara veya herhangi bir hastalık yoksa mide asidinin yeterli olduğuna emin olun.
Gereksiz şekilde mide koruyucuları içmeyin. Elma sirkesi, pancar kvass, ev yapımı turşu gibi gıdalara sofranızda yer verin. Kızartılmış, fazla şeker ve unlu yiyecekler yemeyin. Glüten hassasiyetiniz varsa bulgur veya beyaz un yerine basmati pirinci, karabuğday, kinoa kullanmaya çalışın. İftar sonrası düz yolda hafif tempoda yürüyüşler yapın. Dışarı çıkma imkanınız yoksa evde size uygun yürüyüşler yapabilirsiniz.”