Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müfide Nuran Akçay, son zamanlarda tiroit papiller kanseri görülme sıklığının arttığını belirterek, tiroit bezi normal olanların, özellikle çocuk ve gençlerin, nodül oluşmaması için mutlaka iyotlu tuz kullanmasını önerdi.
Meme ve endokrin cerrahı Prof. Dr. Akçay, soluk borusunun önünde bulunan 20 gram ağırlığındaki önemli hormonlar salgılayan tiroit bezinin büyümesine guatr denildiğini, tiroit bezinin özellikle iyot eksikliği nedeniyle büyüdüğünü söyledi.
Akçay, iyot eksikliğinin daha çok yüksek alanlardaki Himalayalar, Avrupa Alpleri ile Türkiye’de olduğunu ifade ederek, “Bir bölgenin suyunda, toprağında iyot yoksa, azsa, o zaman yeterli tiroit hormonu salgılayamaz ve bunu telafi etmek için tiroit bezi büyür. Bez, tüm olarak büyüdüğü gibi içinde nodül dediğimiz küçük sert yapılar halinde de büyür.” dedi.
Özellikle iyot azlığı olan Kuzeydoğu Anadolu’da çok fazla nodül görüldüğünü aktaran Akçay, guatr hastalığında başlıca sebebin iyot eksikliği, daha sonra genetik faktörler olduğunu dile getirdi.
Akçay, bu hastalıkta en önemli sebeplerden birinin de radyasyona maruziyet olduğuna dikkati çekerek, “Günümüzde çok fazla radyasyona maruz kalıyoruz, Çernobil patlaması, nükleer patlamalar söz konusu, sürekli ekran önündeyiz, bilgisayarlar ve telefonlar elimizde. Bir de görüntüleme olarak çok fazla film çekildiği için radyasyon önemli sebeplerden.” diye konuştu.”
– “Son 1 yıl içindeki guatr ameliyatlarının yüzde 70’i tiroit kanseri”
Bölgede özellikle 60 yaş üzeri kadınların yüzde 65’inin tiroidinde nodül olduğunu belirten Akçay, şöyle devam etti:
“Tiroit hastalığı tüm dünyada kadınlarda fazla. Tiroit nodülleri son zamanlarda kanser şeklinde görülüyor. Eskiden daha az görürdük ama son zamanlarda özellikle radyasyona bağlı papiller kanserini çok görüyoruz. Son 1 yıl içindeki yaptığımız guatr ameliyatlarının yüzde 70’inde kanser var yani 10 hastanın 7’si papiller tiroit kanseri. Bu, çok yüksek oran.”
Özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında yüzdeki akneye, saç derisindeki mantara ve bademcik iltihabına kadar çok fazla radyoterapiler yapıldığını anlatan Akçay, radyoterapi yapılan bu kişilerde 10 yıl aradan sonra çıkan nodüllerin kanser olarak görüldüğünü kaydetti.
Bugün radyoterapinin az yapıldığını, nükleer iyonize radyasyona çok maruz kalındığını söyleyen Prof. Dr. Akçay, “Çevresel radyasyona çok maruz kalıyoruz ve bu sebeple de papiller kanser çok arttı.” diye konuştu.
Akçay, çocuk ve gençlerde çıkacak nodüllerin önemine dikkati çekerek, “Tiroit nodülü global olarak kadınlarda çok fazla ama erkeklerdeki nodüllerin kanser olasılığı daha yüksek. Erişkin yaştaki kadına kıyasla gençlerdeki nodüllerin kanser olma riski de yüksek. Nodül her yaşta görülüyor ama erkeklerdeki, ergenlik ve çocukluk çağındaki nodüller daha tehlikeli. Anne çocuğun boynunda şişliği görüp önemsiz sanmasın, bu nodüller hızla büyüyor. Yine 60 yaşın üzerinde nodül çıkması önemli.” ifadelerini kullandı.
– “Erken dönemde iyi tedavi ve ameliyatla kişi normal yaşamına devam eder”
Prof. Dr. Akçay, bu hastalıkta erken tanı ve tedavinin önemine işaret ederek, “Papiller kanser, iyi huylu kanser, erken dönemde iyi tedavi ve ameliyatla kişi normal yaşamına devam eder. Ameliyat olmazsa kanser kemiğe, akciğere, beyne, vücudun her yerine yayılabilir. Burada en önemli tavsiyemiz, tiroit bezi yapısal ve fonksiyonel olarak normal olanlar, çocuklar ve gençler mutlaka iyotlu tuz kullanmalı; olay iyot eksikliğinden kaynaklanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin 1990’lı yıllarda Türkiye’deki guatrın fazla olmasının iyot eksikliğinden kaynaklandığını fark etmesi üzerine tuzların iyotlandığını belirten Akçay, tiroit bezinde nodül ya da fonksiyonel problem olanların ise iyotlu tuz kullanmamasını istedi.
Akçay, yapısal ya da fonksiyonel bozukluk olduktan sonra alınan iyotun, kişiye zarar verip hem nodülleri büyüttüğünü hem de tiroit bezinin fazla çalışıp fazlaca hormon salgıladığını söyledi.