Edremit Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker, rüzgarı arkasına alan bir firmanın yaptığı açıklamaların üreticiyi zor duruma düşürdüğüne dikkat çekti. Diker, “Geçen yıl zeytin üreticisinin kilosunu 250 TL’den sattığı zeytinyağı için bu yıl tüccar 180 TL fiyat açıklıyor. Halbuki aynı ürünü kendileri marketlerde 350-400 TL’den satıyor. Sektörün en büyük oyuncusu olarak gösterilen ve bazı kuruluşların da rüzgarını arkasına alan bir özel sektör firmasının fiyat açıklaması, üreticiyi zor durumda bırakıyor. Sonrasında ise üretici kuruluşu gibiymiş görünen Tarım Kredilerin benzer fiyatların bir tık üzerinde fiyat açıklaması fiyat istikrarsızlığının üzerine tuz biber ekiyor. Tariş’in de bunlara karşılık avans fiyat dışında alım fiyatı açıklayamaması ise her zamanki gibi zeytin üreticisin de hayal kırıklığı yaratıyor” dedi.
Edremit Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz Diker, işçi ücretleri üzerine algı yapıldığına da dikkat çekti; şunları söyledi:
“İŞÇİ ÜCRETLERİ ENFLASYONUN ÜSTÜNDE ARTIŞ GÖSTERDİ”
“Bu yılın zeytin mahsulünün ve zeytinyağının buna bağlı olarak çok olacağı açıklaması işçi ücretleri üzerinde algı yaratarak, zaten baskı altında olan ücretlerin arz-talep dengesine bağlı olarak işçi ücretleri enflasyonun üzerinde bir artış göstererek, adeta zeytin üreticisi bu yıl işçilik ücretlerine çalışmaya başladı. Yine buna paralel olarak zeytinin maliyet giderlerinde işçilik ücretlerinden sonra en fazla gider kalemi olarak mazot, gübre ve ilaç giderlerinde oldu.
“REKOLTE AÇIKLAMASI YAPANLAR BU MİKTARI REVİZE ETMELİ”
Tüm bunlara rağmen kuraklıktan dolayı, sofralık zeytin üretiminde ve kalitesinde açıklanan rekolte miktarından çok daha fazla azalma var. Azalan her bir miktarının yarısı kuraklıktan dolayı yağlara ayrılan zeytin olarak görünürken, kaybın bir kısmı da randıman kayıpları olarak gözükmüş bulunmaktadır. Onun için bu konuda rekolte açıklaması yapan kurumların oturup, mutlaka yeniden açıklama yapılan miktarları revize ederken gerekçelerini de açıklamalı ve buna göre yeniden ülkenin zeytin ve zeytinyağı politikalarını tekrar gözden geçirmesinde yarar vardır.
“İHRACAT YASAĞI VE İTHALAT UYGULAMALARI 400 MİLYON DOLAR KAYBETTİRDİ”
Geçen yıl uygulanan yanlış ithalat uygulamaları ile sektör en az 400 milyon dolardan fazla kaybetti. İhracat yasağı sonucunda ihracat yapan birçok tüccar müşteri pert oldu. Türkiye dünyada bu davranışından dolayı hem ticari itibarı tartışılır oldu, Hem de pazar payını kaybetti. Sadece tek bir firmanın önünü açmak için önce ihracatı kapatıp, iç piyasada fiyatların düşmesini sağladılar. Sonrasında düşük fiyatla mal tedariği yaptırdıkları firmalara kısıtlı ihracat adı altında aylık 50 bin tonla sınırlı ihracat yaptırıp para kazandırdılar.
“TAKLİT VE TAĞŞİŞ OLAYLARI GÜVENİ ZEDELEDİ”
Tüm bu gelişmelere ek olarak yıl boyunca ülkede Tağşiş olayları üreticiyi zor durumda bırakıyor. Tanınırlığı çok fazla olan bölgelerin ismiyle çok fazla miktarda sahte zeytinyağları piyasaya salınıyor. Bununla birlikte halkın sağlığı ile oynanıyor. Bu kadar zeytinyağı satıldığı halde ülkede her türlü bitkisel yağ sezon sonunda bitiyor. Ancak sezon sonunda bir türlü zeytinyağı bitmiyor. Sezon sonunda elde bir tek zeytinyağı stoğu kalıyor. Çünkü zeytinyağı diye satışların en az % 60’ı sahte (tağşiş) yağlar oluyor.
“ÜRETİCİ SEZONU GEÇİRİR AMA YEDİĞİ KAZIĞI UNUTMAZ!”
Zeytin ve zeytinyağı üreten bölgelerdeki her evden, yaşanan yangınların dumanı yükselirken yetkililer bu durumu sadece seyrediyorlar. Üretici tabi ki tüm bu olumsuzluklar karşısında isyanda. Sıcak havada, karda kışta soğukta çalışan alınteri ve emek veren biziz. Ancak bizim kazanamadığımızı onlar gözümüze baka baka kaymağını yiyorlar. Unutmayın bizler yok olursak, onlar da ülkede ithalata mecbur kalırlar.
Üretici hasat sürecinde, hasat giderlerini karşılamak için, açıklanan ve kabul edilemez bu fiyatlar karşısında üreticinin elinden yok pahasına zeytinyağı almaya çalışan kan emici tüccara mal vermek yerine direnip, direk tüketiciyle arasındaki bu aracıları çıkarıp, fabrikalarda tüketici ile buluşarak beyaz teneke tabir ettiğimiz mal satışı yapmayı kendine yeğledi. Bu şekilde bir satışla hem üretici maliyetlerinin üzerinde bir satış, hem de tüketici zeytinyağına daha ucuz bir şekilde ulaşma şansı yakaladı. Maliyet giderleri sorununu bu şekilde aşan üretici geriye kalan yağını da evine koyarak fiyatların maliyet üzerinde oluşması için kendini beklemeye aldı.
Dolayısıyla son olarak; Üretici bu üretim sezonunu geçirir ama, yediği kazığı da unutmaz.”