YÜCEL YILMAZ DEPREM BÖLGESİNDEKİ GÖZLEMLERİNİ VE ÇALIŞMALARI ANLATTI

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, 6 Şubat’taki deprem sonrasında görev aldığı Osmaniye’deki koordinasyon çalışmalarını, depremin vurduğu diğer illerdeki gözlemlerini ve deprem riski taşıyan Balıkesir’de bundan sonra alınacak önlemlere ilişkin açıklamalar yaptı.

 

Balıkesir’in yaraları sarmak için deprem bölgesine giden belediyeler içinde en organize il olduğunu söyleyen Yücel Yılmaz, depremden 12 saat sonra tüm ekip olarak Osmaniye’de hazır olduklarını söyledi.

Büyükşehir Meclis toplantısında konuşan Yücel Yılmaz şunları söyledi:

“Balıkesir’de depreme hazırlıklı bir belediye olmak için yatırım yaptık. BAKOM’u kurduk. Acil Afet Koordinasyon Merkezi’nin planını yaptık. İzmir’deki depremde binalar yıkıldığında köpeğin eksikliğini hissettik, İsviçre’den 6 tane köpek aldık. Bu köpeklere eğitmen istihdam ettik, kurslara gönderdik. 2 köpek sınavı geçti, bir tanesi Türkiye birincisi oldu. Sayısını arttıracağız.

AFAD İzmir Havaalanı’ndan kargo uçağı ayarlamış. Biz arama kurtarma ekipleriyle birlikte İzmir’den hareket edecek. İhtiyaç olabilecek her şeyin toplanması, tırların organize edilmesi, ekiplerin çıkarılması gibi iç planlamamızı yaptık. Valimizin katılımıyla uçağa bindik gittik. Depremden 12 saat sonra biz toplantıya Osmaniye’de katılacak duruma geldik.

 

“BALIKESİR DEPREM BÖLGESİNDE İYİ BİR SINAV VERDİ”

Manzara şuydu: Acil koordinasyon merkezi jandarma binasında kurulmuş, Spor Bakanımız merkezin başkanlığını yapıyor. Niğde Valisi de çağrılmış, 6 kaymakam çağrılmış. Çadırlar, enkazlar ve depolardan sorumlu valiler atandı. Arama kurtarma ile başladık.

Diğer şehirler ne yaptı bilmiyorum ama 20 ilçemiz aynı anda koordine olup personel gönderdiler. İlçe belediye personelleriyle uyumlu şekilde çalıştık. 518 personel ilk 24 saat içinde oradaydı. 518 personel. 911’den yaklaşık 55-60 kişi geldi, arama kurtarma ekipleri var onlar da geldi. Eti Madenciler geldi. Bine yakın personel olduk.

Balıkesir’den her kesimden insan vardı. Balıkesir Osmaniye’de görevlendirildi diye herkes oraya geldi. 514 tıra eşlik ettim. Allah Balıkesirlilerden razı olsun. Herkes depreme koştu. İnsan duygulanıyor. Gerçekten kendisinden 1200 kilometre uzakta bir şehre her şeyini göndermiş. Ekmeğinden mazotuna, jeearatöründen suyuna kadar. Bunlar çok büyük yara sardı. Afete şahitlik etmek büyük bir tecrübe. Koordinasyonu iyi yaptık.

 

“BALIKESİR’İN DEPREM RİSKİNE KENDİ İÇİNDE AVANTAJLARI VAR”

Balıkesir depremi biliyor. Balıkesir’in kendi içinde çok avantajları var. Bir Malatya, Gaziantep, Maraş gibi şehir merkezinde 800 bin kişi, ilçelerinde de 3 – 5 bin kişi yaşayan bir şehir değil. Dağınık yapısı, işletme açısından maliyetli ama böyle durumlarda avantajı var. Edremit’e bir şey olursa diğer ilçeler gider, Balıkesir’e bir şey olursa diğer ilçeler gider.

 

 

“ARABALARINIZI MAZOTSUZ, BENZİNSİZ BIRAKMAYIN!”

Saat 12.00’de gittiğimizde yağmur yağıyor, sıcaklık -5-6 derece. Rüzgar, yağmur. Hiç kimse dışarıda değil. Elektrikler kesik, su kesik. Yangın çıkmasın diye doğalgaz kesilmiş. İnsanlar üst üste iki deprem yaşayınca evine giremiyor. Arabalara sığınmışlar.

Benzini olmayanlar üşüyor. Eğer arabanız varsa akşam yatarken deposu dolu yatın. Arabalar çok ezilmiş, sahipleri de vefat etmiş. Şehirlerde yıkılan bina sayısı kontrol edilebilir olanlar var, ama dışarıdaki insan sayısı kontrol edilebilir değil. Ğaziantep’te herkes dışarıda. Saatler geçiyor. Acıkıyorlar, insani ihtiyaçları doğuyor, üşüyorlar, uyumak istiyorlar. Bu imkanı şehrin sağlaması lazım. Bununla ilgili çözümlerin üretilmesi, doğalgazla çalışan yemekhanelerin tüplü alternatifi olması, jeneratörlerin olması, yemekhane, su deposu gibi insani ihtiyaçları karşılayacak yerlerin depremde etkilenmeyecek malzemelerden yapılması gerekiyor.

İnsanların kendilerini güvende hissedecekleri yerler gerekiyor. Konteyner, çadır gelinceye kadar arabada idare ediyorlar ama su içmeden, yemek yemeden idare edemiyor. Mallarından ve sevdiklerinden uzaklaşmadıkları ortamları belediyeler olarak sağlamamış gerekiyor.

 

“HER İLÇENİN BİR YEMEK TIRI OLMALI…”

Balıkesir’de Atatürk parkı çok büyük bir park. Nüfusun üçte birini güvenli şekilde ağırlayacak bir yer. Avlu var, Çamlık var. Merkezde bu yerlerimiz hazır. Sular kesildiğinde, elektrik olmadığında, daimi su sağlayacak arazözle getirip su boşaltacak mekanizmaların yapılması gerekiyor. Her ilçenin bir yemek tırı olmalı. Bizim tırımız üç öğün yemek çıkarabiliyor. Eski otobüslerden mi yaparız, yeni dorse alıp dizayn mı ederiz, biz şu anda Büyükşehir olarak ciddi yatırım yapıp o gün yaşandığında insanların kendilerini güvene aldıktan sonra ikinci ihtiyaçlarını karşılayacak ortamı hazırlamalıyız. Aşamalı olarak yapmamız lazım. İlk önce arama kurtarma, şehrin yıkılmış binalarının içinde bizi duyan yok mu diye seslenene direkt müdahale edecek ekiplerin sayısı. Bu ekipler de kendi kendine çalışamıyor. Alet edevat gerekiyor. Birinci öncelik vinç. Binalar yıkıldığında tabyaları kaldıracak vinç lazım. Kesilebilir hale getirecek hiltiler, beton demir kesme aletleri.

Şehrimizdeki vinç sayısını bilmemiz gerekiyor. Mazot tedariğinin sağlam olduğunu bilmemiz, jeneratörlerin mazotla çalışan olmasını organize etmemiz gerekiyor. Zihinsel olarak hazır olan ekip çok güzel sonuç alıyor., Bir can fazla kurtarıyor.

 

“DEPREMDEN ÜÇ GÜN ÖNCE MALATYA’YA GÖRSEN KISKANIRSIN…”

Sonuçta aşama aşama bakarsak, yarın deprem olursa ne kadar hazırız diye büyükşehir ve ilçe belediyelerinin hazır olması lazım. Vinç ve kaldırma aparatları gerekiyor. Stoklarda bulundurmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin hazır bir ordusu var, tüm savaş taktikleri var, kurmay subayları var, silahlı gücü var, eğitilmiş personeli var.

Bu depremde ortalama 50 bin kişiyi kaybettik. 100 yılda 6’nın üstünde 60 civarında deprem yaşanmış Türkiye’de. Ne kadar can acıtıcı. Ülke büyük, Bingöl’deki depremin acısını yaşıyoruz ama çabuk unutuyoruz. O kadar ilginç hayat hikayeleri dinledim ki. Şu gözler 976 vatandaşın enkazdan çıkarılmasına, gömülmemişe şahitlik etti.

Mesuliyetimiz çok ağır. Bu olmasın diye ne yapmamız lazım? Depremde ölen öldü, dışarıda kalanları idare teme işi var. O insanların yeniden hayat kurmasının altyapısını oluşturma var. Bu iş olmadan önce, biz ne yaparsak bu işin altından kalkarız?  Malatya’da ilk depremde 750 arkadaşımız vefat etmiş. 850 bin nüfusu resmi, üniversite öğrencileriyle 950 bin nüfusu olan şehir. Gerçekten gıpta edersiniz. Yolları geniş, binaları çok güzel, depremden üç gün önce gitsen kıskanırsın. Üniversite iki tane, şehir hastaneleri, kongre merkezleri yapmışlar. Entelektüel hayatı, ticaret hayatını, eğlence hayatını ayarlamış bir şehir. Yıkılan binalar denetimsiz binalar.

 

“YÖNETMELİĞE UYGUN, DENETİMLİ YAPILARDA HASAR YOK…”

99 depreminden sonra statik hesaplar değişmiş, denetim 10 ilde zorunlu kılınmış. İlk pilot uygulama şehirlerinden biri de Balıkesir. Burada uygulanmaya başlamış. 2002’den sonra diğer iller işin içine girmiş.

Denetimli, deprem yönetmeliklerine göre yapılan binaların yıkılanı hiç yok denecek kadar az. Yıkılmamış binalar. Öyle bir deprem yaşanmış ki, ilkinde sapasağlam çıkıyorlar, ikinci depremde hasar yaşanıyor.

 

“ARABANIN ANAHTARI, CÜZDAN, POLAR HEP YANINIZDA OLSUN…”

30 dorse acilen satın alıp 10 tanesini yemekhane, 10 tanesini duş, 10 tanesini fırın olarak kullanmak üzere şehrin farklı noktalarında kullanacağız. Bu tırları faal olarak kullanacağız, böyle bir şey başımıza geldiğinde hep beraber değerlendireceğiz. Tüm şehirde tatbikat yapalım diyoruz. Zihinsel olarak hazır bir şehir olmalıyız. Devlet nerede demek kolay. Vatandaş önceden tedbirini alacak, şuradan kaçabilirim diye hazırlık yapılmalı. Evden çıkarken paranı, cüzdanını, polarını alarak çıkman lazım. Arabanın anahtarını yanında taşıyacaksın. Bu insanlar çok yoruyor devleti. Aciz duruma kendi kendine düştüğünün farkında değiller.

Nüfus kağıtları yanlarında değil. Kendisi olduğunu nasıl ispatlayacak? Bunlar çok yoruyor. Tedbirsiz herşey insanı yoruyor. Tedbirsiz belediye devleti yorar. Su kaynağının planı yoksa ne yapacaksın? Konya Belediyesi Hatay’da 3 gün kuyu aradı mesela. İletişimle ilgili bir kaynak yok. Herkes sorumluluk alırsa bu iş kolay yönetilir. Evden öylece çık, nerede doyacağım, nerede yatacağım, birileri yapsın dersen, o kalabalığın içinde mağduriyet süresi uzuyor. Kendi ilçemizde, kendi ilimizde çözümlerimizi bulalım, yardım etmeye gelenlere malzemelerimizi kolayca verebilelim. Kardeş şehir bu anlamda önemli.

 

“İMAR AFFI DİYE BİR ŞEY YOK!..”

Tecrübeleri bir sonraki döneme aktarmak önemli. İyi bir sistem bırakmak gerek. 99’dan önce yapılan binaların 6’nın üstündeki depreme dayanmayacağını herkes biliyor. Ama haydi değiştirelim dendiğinde olmuyor.

İmar affı diye bir şey yok. Yapı kayıt belgesi var. Sen yanlış bir şey yapmışsın, devlet de ben bunu kayıt altına alıyorum, sorumluluk sende. Bu kaçak yapıyla ilgili sorumluluk sende, ben bundan sonra ceza kesilmesini engelliyorum, mahkemeleri meşgul etmeyin anlamında. Yıkmaya gelseler isyan ediyorsun. Bu kavgayı bitireyim, senin kaçak binanı kabul ediyorum diyor devlet. Bu bina sağlamdır demiyor. Sen yaptığın kaçak binayı bilinir hale getiriyorsun. Devleti meşgul etmiyorsun, beni rahatsız etmeyin belgesi bu.

 

“İMAR AFFI ÇIKARACAĞIM DİYEN SEÇİMİ KAYBEDER…”

Bu saatten sonra önceden imar affı vereceğim deyip seçim kazananlar vardı. İmar affı çıkaracağım diyen seçim kaybeder. 11 il, 13 milyon insan, 46 bin kayıp, trilyonlarca liralık değer kaybedildikten sonra hala bununla ilgili imar affı çıkarın diyen varsa…

 

“BALIKESİR TÜRKİYE’NİN EN İYİ MÜTEAHHİTLERİNE BİR ŞEHİR”

Balıkesir olarak bu konuda en iyi müteahhitlere sahip şehirlerden biriyiz. Zemin etüdleriyle ilgili belediyeler çok hassas. Karesi belediyesi başkanlığım döneminde, bu işi yapanların ne usülsüz bir talebi, ne ufak paralar için bir şeylerden kaçma olmadı.

Pilotlama yapıyoruz merkezde, ilçelere yayacağız. Yeni bina yapma işi önemli. Her yeni yapılan bina şehre bir hayatın kurtulması, yeni bir yaşamın devam etmesi demek. Her eski binada deprem riski demek. 99 öncesinde 66 bin bina var ruhsatlı. Balıkesir’in üçte ikisi 99 öncesi yapılan. Buna çözüm üretmek lazım. Yeni rezerv alanları oluşturmak lazım. Bu işi kolaylaştırırken eski binaların yerine gerçekten yaşanabilir binalar yapmak lazım. Bununla ilgili projelerimiz var, üstünde çalışıyoruz.”

Exit mobile version