YEREL YÖNETİMLER BU İŞİ ÇOK CİDDİYE ALMIYOR GİBİ!

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

 

SEN devlet olarak istediğin kadar genelge yayınla, tedbir al, kurallar koy, sokağa çıkma yasağı getir, hijyen eğitimi ver, toplumsal seferberlik ilan et.

Yerel yönetimler dezefenkte pozları verip sosyal medyada iki kıçı kırık #EvdeKalMillet videosu paylaşmakla görevini yaptığını düşünüyorsa..

Ne bileyim işte, semt pazarlarında sadece sebze meyve satışına izin verilecek, çul çaput, tencere tava, don gömlek, bok püsür satanlara izin verilmeyecek, tezgahların arasında mesafe olacak, pazarcılar maske eldiven takacak, şurası şöyle olacak, burası böyle olacak diye bir dizi kural koy.

Ama Pazar yeri, koronadan önceki gibi olsun!

İnsanlar birbirine sürtünsün.. Sebzeyi meyveyi bızıklamadan almasın.. Pazarcı maske takmasın..Eldivensiz eliyle kefeleri doldursun, para üstü versin.. “patatiiissovaaan” diye bağırırken ağzından tükürcükler saçsın.

Gece temizlik ekipleri Pazar yerine gelsin, dünya kadar atığı çöp kamyonuna doldursun, gündüzden kalan mikroplu, virüslü atıkları götürüp şehir çöplüğüne boşaltsın. Çöplükten beslenen kedi köpek, börtü böcek nasiplensin!

İşte size şehrimizi yönetenleri koronayla mücadeleye verdikleri öneme(!) dair küçük bir örnek bu.

 

***

 

OTOPARKÇILAR  MASKESİZ VE ELDİVENSİZ ÇALIŞMASIN!

 

ROBOTİK  Otopark’ın abonesiyiz. Girerken biz okutuyoruz kartı, çıkarken biz. Buraya kadar iyiyiz.

Ama arabayı alıp kabine sokma işi görevlilerin.

Geçen gün maske eldiven falan vardı ekipte. Demek ki tedbir almışlar diye düşündük.

Dün sabah maskeler eldivenler çıkmış, Görevli arkadaş gayet rahat. Bizim arabayı aldı, koltuğa oturdu, direksiyona dokundu, kabine soktu. İnerken de binerken de kapı koluna dokundu.

Virüs taşıyorsa yandık!

 

***

 

BENCİLLİK VE CEHALET DE   KORONAVİRÜS KADAR ÖLDÜRÜCÜ!

 

SOSYAL medyada paylaştım, burada da paylaşayım sizinle.

Çardaklı’daAltıeylül Belediyesi’nin at g.tüne kelebek gibi kondurduğu çeşmenin başında yaşlı bir adam ellerini yıkıyor. Parmak aralarını falan ovuşturuyor. Bizim hanıma dedim, “millet ellerini nasıl yıkayacağını öğrendi…”

Adam ellerini yıkadı, sonra öyle bir sümkürdü ki, tüm Çardaklı duymuştur!

Burnundan fırlayan sümük çeşmenin orasına burasına yapışmıştır kesin.

Ardından bir de balgamlı tarafından tükürük… Adam güya temizledi kendini; varsa eğer mikrobu, virüsü çeşme başında bıraktı.

Bittabi bunda yerel yönetimin, belediyelerin falan bir kabahati yok; bu tamamen adamın bencilliği ve cehaletiyle ilgili.

Lütfen bencil davranmayalım; cahilsek bile cahilliğimizi sere perse ortaya dökmeyelim.. Çevremizdeki izleyip yeni bir davranış şekli belirleyelim.

 

***

PARA KAZANMA HIRSIYLA HALK SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATANLARA DAİR…

 

ŞİMDİ, lokantaya, restorana, kafeye, kıraathaneye yasak koyuyorsun.. İkinci bir emre kadar kapatıyorsun ya da sadece paket servise izin veriyorsun falan.

Genelgede adı geçen işletme tanıtımına uymayan, ama çayevi, kahvehane, kafeterya formatında çalışan işletme müşteri almaya, çay kahve yiyecek servisi yapmaya devam ediyor. Diğerleri zorunlu halden kapatmış, bu uyanıklar para kazanmaya devam ediyor.

Ekipler gidip uyardığında genelgede tanımlanan işletmelerden farklı olduğunu ileri sürüyor; ısrarcı olunursa arkasını yasladığı siyasi iradeyi öne sürüyor.. Bu da yetmezse çatır çatır kavga ediyor.

Yani bu tipler para kazanacak diye halk sağlığı tehlikeye atılıyor!

 

***

YEREL YÖNETİMLER BU İŞİ GERÇEKTEN CİDDİYE ALIYOR MU?

 

ALTMIŞ BEŞ yaş ve üstündekilere sokağa çıkma yasağı getirildi. Bir öncesine kadar belediyelerin toplu taşıma araçlarına binmeleri yasaklanmış, otobüs kartları geçici olarak iptal edilmişti.

Meselâ bizim Büyükşehir Belediyesi 65 yaş ve üstündekilerin toplu taşıma araçlarına binemeyeceklerini duyurdu. Çünkü salgından en çok etkilenenler vücut dirençleri düşmüş, bağışıklık sistemleri zayıflamış olan yaşlılardı. Koronavirüs kaynaklı ölümlerin de 65 yaş ve üstündekilerde yoğun olması nedeniyle alınan bu tedbirin Büyükşehir’de tartışma yarattığı, ilgili dairenin inisiyatif kullanarak verdiği karara yönetimin karşı çıktığı falan konuşuluyor.

Belli ki gelecek tepkilerden çekindiler.

Bereket genelge yayınlandı, sokağa çıkma yasağı getirildi!

Yani aslında yerel yönetimler bu salgın olayına ‘siyasi’ açıdan bakıyor. Halk sağlığıyla ilgili kısım, sadece sosyal medyada paylaşılan rutin video ve görsellerden ibaret.

 

***

BALIKESİR’DEKİ BANKLAR NEDEN SÖKÜLMÜYOR?

 

ÜLKENİN  her yerinde.. İlde, ilçede, kasabada insanlar bir arada bulunmasın diye parklardaki, kaldırımlardaki, meydanlardaki oturma banklarını söküyor belediyeler. Balıkesir’deki bazı ilçelerde de bu uygulamaya gidildi.

Merkeze bakıyoruz.. Tüm banklar yerinde duruyor.

Karesi, Altıeylül ve Büyükşehir’in sorumluluğundaki banklarda millet oturmaya devam ediyor.

 

***

HEM EVE HAPSOLUP HEM SUSUZ KALMAK IZDIRAP VERİYOR İNSANA…

 

KORONADAN  korunmanın en önemli yolu temizlik. Temizliğin ana malzemesi ise su. Birkaç saatliğine bile su kesintisi yaşamak istemeyiz yani. Maalesef yaşadık.

Paşaalanı’nda elektrik hatlarıyla ilgili bir kazı yapılırken ana boruyu patlatmışlar. Cumartesi günü Karesi ilçesinin yarısı susuz kaldı!

Hem eve hapsolup hem susuz kalmak ızdırap veriyor insanlara.

Şehrin bir yeraltı haritası yok mu? Hangi hat nereden geçiyor, elektrik hattı hangisi, su hattı hangisi, kanalizasyon, internet, telefon hatları falan.

Şehri yöneten kurumların kendi aralarında bir koordinasyon eksikliği olduğunu da görüyoruz bu sayede.

Sonra, “bu süreçte borcu olanların suyu kesilmeyecek…”

Cumartesi günü çeşmeden tısss sesleri gelen herkesin “acaba borcum mu var, bu yüzden mi kesildi” sorusuna yanıt aradığından eminim. Kesinti saatlerinde BASKİ’nin internet sitesine giriş sayısından bunu tesbit etmek mümkün.

 

***

DEZENFEKTE İŞLERİMİZ

 

ŞU  dezenfekte işlerine bakalım biraz.

Büyükşehir ve ilçe belediyelerinden haber üstüne haber yağıyor. Yok toplu ulaşım araçları dezenfekte edildi, yok park ve bahçeler temizlendi, işte efendim kaldırımlar, caddeler yıkandı, binalar ilaçlandı falan.

Beyaz tulum, ağızda maske, elde eldiven, sırtında ilaç bidonu, elinde püskürteçle orayı burayı dezenfekte eden adamların görüntülerine bakınca..

“Hay maşallah, her yeri temizliyorlar” diye düşünüyoruz.

Bazısı var ki, bugüne kadar kullanılan dezenfektan miktarını da açıklıyor; yaptıkları çalışmanın büyüklüğüne binaen…

Fakat bu dezenfekte işlerinin kaçta kaçı gerçekten dezenfekte?

Bakanlığın belirlediği ilaç, solüsyon, miktar ve diğer kriterlerle, bu arkadaşlarınki aynı mı?

‘Dezenfekte ettik’ diyorlar da, ne kadar sağlıklı yapılıyor bu çalışma? Hangi ilaçlar, hangi solüsyonlar, hangi kimyasallar kullanılıyor?

Oraya buraya püskürtüp durduğunuz ilaçlar, koronavirüse ne kadar etki ediyor? Ya da ediyor mu gerçekten?

 

***

BU DÖNEMDE HASTANENİN SOKAĞINDAN BİLE GEÇMEYİN!

 

CUMARTESİ  gece üç sıraları. Annem fenalaştı. Çarpıntısı var, nabız çok yüksek. 112’yi aradık, adresi verdik, beş dakika sonra ekip geldi.

Tansiyon, nabız ölçüldü, kendini nasıl hissettiği soruldu; “burada bir şey yapamayız., isterseniz hastaneye götürelim” denildi.

Bizimki, televizyonda koronavirüs haberleri ve yorumlarını seyrede seyrede paranoya yaptı; çok korkuyor.

“Gitmem” dedi, “hastaneye asla gitmem…”

Dilaltıyla idare etti, bir süre sonra normale döndü.

Ekipteki doktor arkadaş da aynısını söyledi: “Zaten şu sıralar bırakın hastaneye gitmeyi, sokağından bile geçmeyin…”

Yani, durumunuz çok acil değilse gitmeyin. Hastaneler virüs salgınına odaklanmış durumda. Yoğunluk var, olağanüstülük var, iyileşmek için gidersiniz, hasta olup dönersiniz maazallah!

Bu arada salgın nedeniyle yaşadığımız bu olağanüstü hal ortamında, fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarını kutlamak gerek. Kendi sağlıklarını tehlikeye atarak, insan sağlığı için yedi yirmi dört mesai yapıyorlar.

 

***

YEREL yönetimlerin mevzuya ‘siyasi’ yaklaştığını, gereken ciddiyeti göstermediğini örneklerle anlattık ama.

Maalesef vatandaş da olayın ciddiyetine henüz vakıf olamadı.

Exit mobile version