Tabular yıkıldı, ezberler bozuldu CHP olmaz denileni yaptı ‘sağ seçmenden’ oy alarak ‘cam tavanı kırdı’ yüzde 38 oy seviyesine ulaştı. Şimdi hedef 1989 sendromu kaygılarından kurtulup, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in koyduğu hedefle cumhuriyetin ikinci yüzyılında ‘’Atatürk’ün partisini’’ iktidar yapmaktır.
CHP bugüne kadar mevcut sorunların çözümüne yönelik ya ‘’nasılsa iktidara gelemiyoruz’’ diyerek somut çözüm önerileri üretemedi ya üretilen çözüm önerilerini yeterince anlatamadı ya da iktidarın yarattığı sorunları dile getirmek daha kolay muhalefet yöntemi olarak benimsedi. Sanki bugüne kadar sonuncusu ‘var olan sorunları’ dile getirmek CHP’nin işine gelmiş olabilir.
CHP sorunlar üzerinden, sorun tekrarı yaparken, aslında vatandaş sorunun ne olduğunu zaten biliyor, çünkü o sorunu en derinden hissederek yaşıyor. Siyaset bunu dile getirdiğinde sorunlu kesimler ‘e ben bunları zaten her gün yaşıyorum’ sen bunları niye anlatıyorsun… Oysa siyasetin yapması gereken yaşanan sorunları sıralamak, dünle bugün arasındaki farkı ortaya koyarak sefaleti anlatmak yerine, o sorunun nasıl çözüleceğini ikna edici bir biçimde çözüm önerileri sunmaktır.
1989 sendromu tekrar eder mi?
CHP içinde ve toplumdaki en büyük kaygı bu. Oysa 2019’dan 2024’e kadar geçen sürede bunun böyle olmayabileceği görüldü. 2019’da alınan 11 büyükşehir belediyesinden Hatay hariç hepsi kazanıldığına onların üzerine Balıkesir, Bursa, Manisa, Denizli büyükşehirleri eklendiğine göre şu ana kadar 1989 sendromu yaşanmamış…
Şimdi İstanbul, Ankara büyükşehir belediyelerinin yaptıklarını bir anlamda diğer illerinde yapacağını-yaptığını anlatmak, gösterme zamanıdır. Önemli olan vatandaşa çözüm sunmak-göstermektir. Sürekli ‘iktidar kötü, yanlış yapıyor’ demek değil. Vatandaşta ‘’iyi, güzel söylüyorsun, tamam, ben de iktidardan rahatsızım ama sen ne yapacaksın onu anlat’’ diyor, sen ‘alternatif’ olabilecek misin sen onu anlat veya iktidar olduğun yerelde göster diyor.
Dünle bugün arasındaki yoksullaşmayı, asgari ücret ve genel ücretlerle alım gücünü kıyaslayarak iktidar eleştirmek tamam… vatandaş muhalefetin sıraladığı vaatler karşısında ‘’Nasıl’’ sorusunu soruyor. Aklı yatmaz, ikna edici bulmazsa inanmıyor. Daha önce CHP’nin emekli maaşının asgari ücret kadar olmalı, deprem konutları bedava olacak, çiftçiye ucuz mazot vaatlerini ikna edici bulmadığı, inanmadığı gibi…
O halde CHP’nin yapması gereken, emekli maaşını ne yapıp ‘nasıl’ artıracağı, asgari ücretlinin alım gücünün artması için ne yapacağı, her yurttaşın evine daha fazla et girmesini nasıl sağlayacağının çözümlerini somut olarak ortaya koyması gerekmektedir.
Enflasyon sorunuyla nasıl hangi yöntemlerle baş edileceği, hayat pahalılığının önlenip, yoksul kitlelerin rahat nefes alabilmesi için nelerin yapılacağı. Kamuda israfın önlenmesi için adımlar atılacak mı? Ülkenin kamburu haline gelen, bütçede büyük açıklara yola açan garantili yatırımlar, çılgın projelerle ilgili herhangi bir önlem paketi ortaya konulacak mı?
Ucuz ve nitelikli gıdaya ulaşımı sağlamaya yönelik ‘uygulanabilir, sürdürülebilir’ tarım ve hayvancılık politikaları… kamunun seçenek olmaktan çıktığı ‘özel eğitim, özel sağlık’ hizmetleri ulaşılabilir hale gelecek esas olarak kamu hizmetleri tekrar ‘etkin’ hale getirilecek… tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçilebilecek, istihdam artırıcı politikalar uygulamaya geçecek mi…
CHP’nin kazanan belediye başkanları verdikleri sözleri, söyledikleri hamleleri yapar, 2019-2024’e kadar uyguladıkları o sosyal politikaları kesintisiz uygulamaya devam eder, hayatlarına dokundukları, hayatlarını kolaylaştırdıkları seçmenlerin hayatlarına dokunmaya devam etmeleri en büyük avantajları, en büyük kozları olacaktır. Yerelden bire birde kurulan bağın ne kadar etkili olduğu seçimlerde görülmüştür. İktidar, merkezi otoritesiyle ne kadar baskı oluşturursa oluştursun, yerelden kurulan bağın o baskıyı kırdığı tecrübe edilmiştir.
2019-2024 döneminde CHP’li belediyeler halka güven vermiş, sonuçları sandığa yansımıştır. Şimdi sıra bunu merkezi iktidara taşımaktır. CHP’nin seçimler sonrası kutuplaşmayı ortadan kaldıran kapsayıcı söylemleri toplumu rahatlatmıştır. Bütün gözlerin çevrildiği yerel yönetimlerle ilgili Eskişehir’in efsane başkanı Yılmaz Büyükerşen başkanlığında kurulacak olan ‘yerel yönetimler’ birimi güven ve umutları artırmıştır, kaygıları azaltmıştır.
Seçimsiz geçecek süre içinde iktidarın seçmende tekrar güven oluşturması çok kolay gözükmüyor. Ekonomik, sosyal ve psikolojik şartlar siyasal değişim ortamı için uygun olduğuna göre muhalefetin bu süreci doğru kullanarak kendisini hazır hale getirmesi siyaset yapıcıların görevidir.
‘’Hiç kimse kendi aklından şikayetçi değildir, çünkü kendi aklını beğenmemesi için kendi aklından ötesini görmesi gerekir…’’ Montaigne