Vatandaşa da birer çift çizme dağıtsaydınız en azından!

POLİTİKA’dan

 

Geçen akşam kuvvetli yağış ve dolu vurdu Balıkesir’i.

Başka illerde, ilçelerde yağış kaynaklı su baskını, sel felaketi haberlerini çok yazdık, çok okuduk.

Ne zamandır Balıkesir’de böylesine büyük bir doğal afet yaşanmıyordu.

Galiba biraz da o sebeple altyapıdan çok, üstyapı, vitrin, süsleme işlerine zaman, emek ve kaynak harcanıyordu Balıkesir’de.

Öyle ya, yağmur suyu hattı yapsan kim görecek, kim bilecek?

İki plastik oyuncak, üç beş spor aleti kondurdun mu adına ‘park’ dediğin şuncacık yeşil alana; herkes görecek…

Vitrin işlerini, süslemeleri, göz boyama projelerini o sebeple milletin gözüne gözüne sokuyorlar.

 

Kuvvetli yağışın sebep olduğu su baskınları en çok Gündoğan, Gümüşçeşme, Bahçelievler, Plevne taraflarında yaşandı. Bu semtlerde caddeler, sokaklar, bodrum katlar sular altında kaldı.

Evinde akşam yemeğini yemiş, sofrayı toplayıp ekran karşısında sıcak bir çay içecekken vatandaş… Bir anda yaşam alanı suyla doluyor!

Sonra, sabaha kadar uğraş, didin, suyu boşalt, geriye kalan çamuru temizle, eşyalarını arındır, çoluk çocuğun elini ayağını sıcak tut…

Su baskınlarının mağdur ettiği vatandaşlar kendi olanaklarıyla gün ışıyana kadar evini, işyerini, kapısının önünü yağmur suyundan, çamurdan arındırmak için çabaladı.

“Kendi olanaklarıyla” dedik; zira Büyükşehir Belediyesi ve iki merkez ilçenin belediyelerine ait iş makinaları ve personel, yüzlerce baskın ihbarına aynı anda nasıl yetişecekti?

 

Her yaptıkları işi sosyal medyadan duyurup PR yapma telaşındaki Büyükşehir Belediye Başkanı, yanına yaverini ve ilçe belediye başkanlarını da alıp sular altında kalan mahallelerde görüntü yaptı.

O gece çekilen fotoğraflar sosyal medyada peş peşe paylaşıldı; mağdur olan vatandaşın yardımına yetişilmeye çalışıldığı falan anlatıldı.

Büyükşehir Belediye Başkanı ve beraberindekiler, takım elbiselerin altına çektikleri naylon çizmelerle “olay mahallindeyiz, duruma müdahale ediyoruz” pozu verdiler.

 

Elbette kamu yöneticileri böyle durumlarda olay yerine gider, incelemeleri yapar, duruma bakar, mağduriyetin giderilmesi için talimat verir, alet edevatı, aracı ekipmanı, personeli falan seferber eder.

Bu böyle olmalı zaten.

Bir de, “olası doğal afetlerden ez az zararla kurtulma” durumu var.

Bunun için altyapısal önlemlerin alınmış olması gerekiyor.

Yağmur bulutları şehirleri suya gömecek kadar yağış bıraksa bile üstümüze.. Sağlam altyapı varsa, en çok pabuçların ıslanır.

Su baskınlarından muzdarip mahallelerde yeterli altyapı var mı?

“Yağmur suyu hattı” deyip duruyorlar da, bu hatlar yeterli mi?

 

Hepsinden önemlisi; evini, işyerini, sokağını, eşyasını, çoluk çocuğunu su baskınlarından korumak için elinde süpürge, kürek, kazma, ne bulursa artık, yalınayak temizliğe girişen vatandaşa da birer naylon çizme dağıtsaydınız!

 

BASKİ’nin, İtfaiye’nin, Fen İşleri’nin falan yetişemediği pek çok yer vardı. Vatandaş kendi olanaklarıyla felaketten kurtulmaya çalıştı.

 

Balıkesir’in yakın geçmişinde yağıştan kaynaklanan su baskınları, sel felaketleri yok değil.

Kâh merkezde, kâh ilçelerde, Adıyaman’da, Urfa’da, depremden hemen sonra bir de sel felaketleriyle boğuşmak zorunda kalan bölgelerdekinden farkı olmayan baskınlar, seller gördü bu memleket.

Şehrin ortasından geçen Çayderesi’nin taştığını, suların yolları kapladığını, bodrum katların ve alt katlardaki işyerlerinin, dükkanların suyla dolduğunu gördü Balıkesir.

Geçen yıl mıydı, ondan önceki yıl mı hatırlayıverin; yine Bahçelievler tarafında su baskınları yaşanmış, alt katlar tavana kadar suyla dolmuş, ölüm vakaları meydana gelmişti.

Bu kez can kaybı olmadan atlattık çok şükür.

 

Felaket denecek boyuttaki baskınlar şehrin ana arterlerinde de etkili oldu. Altyapı özürlü sokaklardan taşan yağmur suları ana caddelerde sele neden oldu. Yükselen sular araçları sürükledi. Mühendislik harikası(!) caddelerimizin hali haraptı.

Böyle durumlarda ne diyor yöneticiler: “Altyapısal sorunumuz yok, ancak metrekareye bilmem şu kadar yağış düşünce sistem bu yoğunluğu taşıyamıyor…”

Taşıyacak bir sistem oluşturmak lazım o zaman!

 

Ertesi gün, kuvvetli yağış ve dolunun yarattığı tahribata ilişkin bir açıklama bekledik Büyükşehir Belediyesi’nden.

“İlçe belediyesi” demiyoruz bakın; Büyükşehir’dir sorumlusu. İlçe belediyeleri ara sokaklara yama atıp, mezarlıklardaki otları temizleyebiliyor; hepsi o.

Gerisi Büyükşehir’in işi.

Gördüğümüz üzere, Büyükşehir Belediyesi bu felaketi en az hasarla atlatabilecek donanımda değilmiş.

Vitrin işlerine zaman, emek ve para harcarken, altyapıyı ihmal etmiş.

Yaşanan felakete ilişkin son durumu, neler yapıldığını, kayıpları falan açıklamasını bekliyorduk Büyükşehir’den. Valilikten dümdüz bir açıklama geldi; o kadar.

Büyükşehir Basın Dairesi, yaşanan felakete ilişkin kamuoyunu bilgilendirmesi gerekirken, vahşi depolama sahalarının nasıl rehabilite edildiğine ilişkin kurmaca bir haberi servis ediverdi…

Önceki haftalarda, her sıkıştıkları anda bu veya benzeri haberleri basına servis eden Büyükşehir Basın Dairesi, yine aynısını yaptı.

 

Ne diyelim, böyle devam edin…

On ay sonra hesabını sandıkta sorar bu vatandaş.

 

POLİTİKA

 

Exit mobile version