Seçilmiş yöneticiler ile vatandaşların beklentileri uyumlu olmayınca huzur da olmuyor bir türlü. Üstelik yönetenler, yaptıkları her yatırımı ve harcamayı da, sanki vatandaşa bir lütufmuş gibi sunuyorlar. Halbuki sadece görevlerini yapmış olmuyorlar mı? Ayrıca kimseyi zor kullanarak yönetici yapmıyor ki vatandaşlar, “seçime illa sen gir” demiyor. Sorunu ve çözümünü bilen her kim ise seçilip gelsin, hizmetini de ayırım yapmadan versin istiyor. Yönetenlere katkı vermeye ve çözümün parçası olmaya da hazırlar. Üstelik “falanca yatırım için kaynak yok şimdi, seneye tekrar gündeme alacağız” denilmesini bile anlayışla karşılıyorlar. Fakat bunu bile söylemeyip de oyalamayla geçerse yıllar, o zaman da yönetenlere karşı güvensizlik iyice büyüyor.
***
ÜLKÜ YOLU MU ÖNCELİKLİYDİ, ARITMA MI?
Geçtiğimiz hafta, AKP’li Balıkesir B. Belediyesi ile Çevre Bakanı tarafından Edremit’te açılışı yapılan “Ülkü Yolu”, vatandaşları yine “eksikli” hissettirdi. Zira “öncelik ne olmalı” diye vatandaşın fikri hiç sorulmadı. “Peki, kötü mü oldu yol?” derseniz, tabii ki olmadı. Güzel oldu, ben de kullanacağım her ihtiyaç duyduğumda.
Fakat özellikle yazın o yolun çok fena şekilde dışkı kokacağını da biliyorum. Hatta Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki de biliyor bunu, kendisine iki kez dilekçeyle aktarıldı bu konu ve açılan kampanyadaki imza sayısı da 16.550’yi aştı. İşte vatandaşı eksikli hissettiren de bu durum zaten. Çektiği sıkıntıyı bir türlü anlatamamak çok bunaltıyor vatandaşları artık. Buna sebep olanlar ise “ben seçildim, öyleyse vatandaşın yerine de ben karar verebilirim beş sene” diyen yerel yöneticiler. Programlarında bile olmayan bazı işleri yapmaya girişip, paraları oraya harcar ve sebebini de anlamlı bir şekilde kamuoyuna açıklamaz ise, o yöneticiye güven de kalmıyor. Öncelikler konusu kamuoyunu da aydınlatma gereğini kapsar. “Ben yaptım oldu” demekle olmuyor bu çağda kent yönetimi. Bütün kurumlar biliyor ki, Edremitliler ve Körfez sakinleri atıksu arıtma tesisi sıkıntısını yıllardır dile getiriyor ve yatırım istiyorlar. Öncelik bunda ama yine beş sene boşuna geçirildi. Üstelik şimdi konu “bizi seçin de yapalım” noktasına kadar getirildi. Hatta Bakan da geldiği halde Güre Arıtma Tesisi’nin temeli atılmadı. Fakat 600 milyon TL harcamayla yol yapıldı ve açıldı. Oysa sadece arıtma konusu da değildi ki Edremitlinin önceliği. Başkaları da mevcut. Edremit’in eski çöplüğü de önemli bir kirlilik kaynağı Körfez için. Bunu bir kez daha izah edip, bu sefer mevcut ve seçilecek yeni yöneticiler ile Çevre Bakanı’nın da kulağına gitmesini umuyorum.
***
EMİNKUYU ÇÖPLÜĞÜ
1999’da Edremit’in Belediye Başkanı olan MHP’li Tuncay Kılıç’ın döneminde, şehrin çöp sorununa bir çözüm getirebilmek amacıyla Vakıf Zeytinlikleri İşletmesi’ne ait geniş bir arazi uzun vadeli ve şartlı olarak teslim alınmıştı. Bunun için bir protokol yapıldı ve o sene araziye vahşi çöp depolaması başladı. Fotoğrafların ilkinde o yıllarda çöplüğün durumunu görebilirsiniz. Edremit Çayı’nın kıyısındaki çöp depolama alanı ile dereyi birbirinden ayıracak bir taş duvar veya beton set yapılması bile düşünülmemiş. Yığıntıdan sızan veya her yağmurdan sonra süzülüp akan çöp suları için bir baraj da oluşturulmamış. Sonuçta bütün bu kirli sular önce dereye, sonra da şehrin içinden geçerek Körfez’e kadar ulaşıyor yıllardan beri.
Belediye ile Vakıf İşletmesi’nin protokolü ise 25 yıllık oldu ve sürenin sonunda çöplüğün Belediye tarafından tamamen temizlenerek, hatta teslim alındığı günkü haline getirilerek Vakıf’a geri verilmesi şartı konuldu. Yıllar geçti ve o çöplük hızla doldu. Belediye başkanları ise gitti geldi, değişti. 2014 yılına gelindiğinde de Balıkesir artık bir “büyükşehir” oldu. Yasa gereği ilçe belediyelerinin sorumlu olduğu vahşi çöp depolama alanları da, Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimine geçti. İlçe belediyesi de topladığı çöpleri yine oraya boşalttı. 2018 yılında Eminkuyu çöplüğü, dere kıyısındaki kottan iyice yükselmiş ve 170 metrelik bir tepe haline gelmişti artık. İkinci fotoğrafta görüleceği üzere, toplanan çöpler karışık bir şekilde yığılıyor ve her türlü güvenceden yoksun işçiler de orada ilkel koşullarda hem barınıyor, hem de yevmiyeli olarak çalışıp satılabilecek her türlü malzemeyi elle ayırıp topluyorlardı. İşverenleri de bir Belediye Meclisi üyesiydi. O vakitler, “katı atık dönüşümü” denince, çöpten para kazanmak için bu türden ilkel bir işletme tarzını uygulamak geliyordu akla.
***
2019 yılına gelindiğinde, Ankara’dan gelen bir talimatla Edremit’in çöpleri de tıpkı diğer ilçeler gibi TIR’larla Balıkesir’e taşınmaya ve orada işlenmeye başlandı. Bu usule “sıfır atık”, yönteme de “çöpten elektrik üretiyoruz” denildi ama neden bu kadar pahalı bir çözüm bulunduğunu ve atmosfere karbondioksit salmanın bedelini de bir türlü açıklanamadı bugüne kadar. Artık Edremit’in Eminkuyu çöplüğüne yeni katı atık da boşaltılmaz oldu o zaman. Fakat sürekli olarak yangınlar çıktı orada. Çünkü çöp yığınından metan gazı sızmaya devam ediyor ve yangın da bir kıvılcıma bakıyordu. O kadar çok yangın çıktı ki, sonunda çöpün üzerine kamyonlarla toprak döküldü hava temasını kesmek için. Üçüncü fotoğrafta görüldüğü gibi, toprak serilince hemen bitkiler sardı bu çöp tepesinin üzerini. Fakat alt tarafı olduğu gibi çöp yığılı şekilde duruyor hala. Alan da tekrar doğaya kazandırılmayı bekliyor.
***
VAKIF ZEYTİNLİKLERİ İŞLETMESİ EDREMİT’TEN NEDEN ÇEKİLDİ?
25 yıllık süre ise bu sene doldu. Balıkesir B. Belediyesi bu alanı eski protokole uygun bir şekilde boşaltmayı ve temizlemeyi gerçekleştiremedi. Çeşitli yöntemler düşünüldü. Taşıyarak götürüp Havran Tepeoba’daki molibden madeni çukuruna gömmek, hatta bu iş için Eğmir’deki demir madeninde işleri iyice azalan nakliyecileri değerlendirmek gündeme getirildi. Maliyet nedeniyle vazgeçildi. Bir biyogaz tesisi kurarak yıllarca çöpü yerinde yakıp elektrik üretme yöntemi düşünüldü. Fakat bir turizm bölgesinde bunca kara dumana yer olamayacağı için vazgeçildi. Sonuçta da, bunların hepsinden daha parlak bir çözüm yolu bulunuverdi. Bu araziyi teslim alacak olan kurum, yani Vakıf Zeytinlikleri İşletmesi, Edremit’ten çekilme kararı aldı.! Kıymetli tarım arazileri mi vesile oldu buna bilinmiyor ama 2023 Temmuz’unda Ankara’da alınan bir kararla faaliyetleri sona erdi, zamanlaması da çok manidar oldu. Artık ortada bir muhatap kalmadığı için, Büyükşehir Belediyesi’nin eski çöplüğü temizlemesine ve geri teslim etmesine de “gerek kalmamış” oldu. Çare mi lazım, al sana Ankara etiketli bir çare.!
***
ZEYTİNLİ ÇAYI, KANLI DERE, EDREMİT ÇAYI…
Peki ne olacak Eminkuyu’nun akıbeti? Boşatılmıyor, ıslah (rehabilite) edilemiyor, tekrar doğaya kazandırılmıyor, bir kirlilik kaynağı ve utanç abidesi olarak orada duruyor. Her yağmurda Edremit Çayı’na karışan kirlilik de akıp denize gidiyor. Çevre İl Müdürlüğü ile yerel yönetimler o çöp alanının, pimi her an çekilecek bir bomba gibi beklediğini de görmüyorlar. Bizde gelenek olduğu üzere, gözden uzaksa o sorun yok sayılır.
Mesela geçtiğimiz Kasım’da olduğu gibi çok yoğun bir yağış olsa Eybek tarafındaki dağlarda ve Edremit Çayı coşuverse, ne olur acaba bu çöplüğün hali? Erzincan İliç’te Anagold maden sahasındaki yığın liçinin kayması gibi olmaz inşallah.! “Yahu öyle bir yağış mı var?” denilmesin lütfen. Hatırlayın, geçen seneki taşkında Kazdağı’nda metrekareye 315,8 kilogram yağış düşmüş ve sonuçta Zeytinli Çayı iki kez taşmış, köprüleri yıkmış ve epeyce maddi zarar vermişti. O günlerde Altınoluk’ta metrekareye 63,2 ve Edremit ilçe merkezinde ise 34,4 kilogram yağış düştü. Körfez çevresinde “şiddetli yağış” her zaman mümkündür. 2013 Mart’ında da yine şiddetli yağışlar nedeniyle Zeytinli Çayı, Kanlı Dere ve Edremit Çayı taşmamış mıydı? Şehirlerarası trafik bile aksamıştı o zaman. Bugün de mümkün bu türden yağışlar ve eğer gerçekleşirse o çöp dağından kopartacağı kütlelerin suyun önünü tıkaması bir felakete yol açabilir. Görmezden gelinebilir mi bu tehdit?
***
“YER İSTEDİK AMA VERMEDİLER” ALGISI…
Tıpkı arıtma tesisi sorunu gibi, Eminkuyu’daki çöplük sorunu da beş senedir durduğu yerde duruyor. Somut hiçbir adım atılmadı. Fakat sahil tarafına doğru bir “Ülkü Yolu” açılışı yapıldı.! Üstelik o açılışa Çevre Bakanı da katıldı ve törende hep birlikte, yapılmayan arıtma tesisi için “yer istedik ama vermediler” şeklindeki algı yönetimine sığınıldı yine. Fakat Eminkuyu’daki çöp dağı bir gün Edremit Çayı’nın yükselen akışıyla hareketlenirse şehre ve denize doğru, bu nasıl açıklanabilir? Dilerim böyle bir felaket asla olmasın. Fakat olursa çok kötü neticelere katlanmak gerekecek. İhmalin izahı olmuyor ki, ihmal sadece yargı konusu oluyor. Görmek istemediğine kör, işitmek istemediğine sağır olan yöneticilerle, huzurlu ve güvenli bir yaşam da olmuyor. Bir şehrin yönetimi, başa gelmeden önce felaketlere karşı hazırlıklı olmayı da kapsıyor sonuçta. Deprem gibi, su baskını gibi, deniz kirliliği gibi, vahşi çöp depolama alanlarına da dikkat etmek gerekiyor. Var mı aksine söyleyebilen ama buna rağmen şehri yönetmeye aday olan birileri? Adayların hangisinin gündemine girebildi mesela bu Eminkuyu sorunu, var mı bir görüşü olan?
Edremitliler boşuna “çözümü hazır olmayan karşımıza gelmesin” demiyor. Lütfen artık iyice anlaşılsın bu. Algı yönetimiyle, sandık tercihi belirlemek mümkün değil çağımızda. Adaylar az ve öz konuşsun, yatırımları da doğru zamanda ve doğru yerde yapmaya söz versinler. Kamu yararı ve öncelikleri de temel prensipleri olsun.