Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Balıkesir İl Temsilciliği Belediye-İş Sendikasında 1 Mayıs’la ilgili açıklama yaptı. TÜRK-İŞ İl temsilcisi Nedim Veske ile konfederasyona bağlı sendikaların başkan ve temsilcileriyle işçilerin katıldığı açıklamada pandemi sürecindeki çalışma koşulları ele alındı.
TÜRK-İŞ’e bağlı sendikalar adına bu yıl basın açıklamasını Türk Metal-İş Sendikası Üyesi İşçi İbrahim Mercan okudu. İbrahim Mercan tarafından yapılan açıklamada emekçilerin yaşadıkları olumsuzluklar dile getirildi.
“BÜYÜK BEDELLER ÖDEYEREK HAKLARIMIZI KAZANDIK”
Büyük bedeller ödeyerek haklarımızı kazandık. Küresel ekonomik krizin bedelini yine çalışanlar ödemesin. Fedakarlık yine bizden beklenmesin. Salgın her şeyi alt üst etti, durumu fırsata çevirmek isteyenler yine ortaya çıktı. Bugün her zamankinden daha fazla dayanışma içinde olmamız gerekiyor.Bir buçuk yıldır, şiddetini artıran Covid-19 salgını tüm dünyada milyonlarca can aldı. Ülkemizdeki gelişmeleri her geçen gün endişeyle izliyoruz. Bu gelişmeler, emekçilerin birlik içinde olmaları gerektiğini ortaya koydu, dayanışma çağrılarının ne derece doğru olduğunu gösterdi. Saygın bazı işverenlere adeta bulunmaz bir fırsat verdi. Salgın, işçi hak ve özgürlüklerine el uzatılması için “meşru” gerekçeymiş gibi görüldü. İş ve gelir güvencesi azaldı.
“SOSYAL DEVLET DÜNYADA YETERSİZ OLDU”
Diğer yandan salgın dünyaya başka bir gerçeği de hatırlattı. Onlarca yıldır yok edilmeye çalışan sosyal devlet felsefesinin ve varlığının önemi iyice ortaya çıktı. Dünyanın yeni liberalizme teslim olduğu bir dönemde, salgına karşı devletlerin koruma ve destek önlemleri tartışma konusu oldu. Devasa boyutlara gelen işsizlik sorunu resmi verilere bile yansıdı, görünür oldu. Ama çalışır gözüken ve fakat ücretsiz izine çıkarılan milyonlarca emekçinin yaşamlarını asgari ücretin yarısı bir gelirle nasıl sürdürecekleri sorusu yanıtsız kaldı. Kendi nam ve hesabına çalışan küçük işletmelerin, esnafların işyerlerini kapatmak zorunda kaldı. Ailenin bir haftalık mutfak masrafını dahi karşılayacağı şüpheli olan bir meblağla yapılan “yardım” yeterli olmadı.
“SENDİKANIN ÖNEMİ PANDEMİDE ORTAYA ÇIKTI”
Salgın tam anlamıyla sosyal devletin gücünü denetleme sınavı halini aldı. Aralarında farklılıklar olmak kaydıyla dünyanın hiçbir ülkesi bu sınavdan geçer not alamadı. Emekçilerin büyük bir bölümü, hem salgınla hem de salgının getirdiği yoksullukla mücadelede bir başlarına kaldı. Bu durum ulus-dil-din-etnik köken ayrımı gözetmeksizin salgının en ağır vurduğu kesimin yine emekçiler ve dar gelirliler olduğunu ortaya koydu. Dünyanın tüm emekçilerinin yaşadıkları zorluklara karşı beraberce mücadele etmeleri gerektiğini hepimize bir kez daha hatırlattı. Resmi açıklamaların ötesinde dünyanın büyük bir bölümünde işsizlik tam anlamıyla patladı; ana çalışma tarzı olması için işverenlerin uzun süreden beri çaba sarf ettiği güvencesiz istihdam iyiden iyiye kök saldı. Sendikal örgütlülüğün önemi bu olumsuz koşullarda daha iyi anlaşıldı. Sendikalı emekçilerin örgütsüz ve kayıt dışı çalışanlara göre salgının olumsuz etkilerinden daha az hasarla çıkma imkanına sahip oldukları görüldü. Virüsün etkisiyle sendikasız, örgütsüz, güvencesiz işçiler ya işsizliğe ya da yoksulluğa mahkum oldu.
“TALEPLERİMİZ”
Hemen çözülmesi gereken acil sorunlarımız için ise tespit ve taleplerimiz şunlardır:
Üç ay daha uzatılan Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması, salgın boyunca güçlendirilerek sürdürülmelidir. Ücretsiz izine çıkarılan emekçilere yeterli gelir desteği sağlanmalıdır. 17 Mayıs 2021 tarihine kadar uzatılan işten çıkarma yasağına rağmen 4857 sayılı İş Kanununun 25’inci maddesinin 2’nci fıkrasını muvazaalı bir şekilde uygulayan işverenlere karşı denetim ve yaptırım getirilmelidir. Kamuoyunda Kod-29 olarak da bilinen bu muvazaalı uygulama ortadan kaldırılmalıdır. Bazı büyük işletmelerin “kalıcı uzaktan çalışma” uygulamasına geçeceklerini duyurmaları uzun vadede yaşanacak hak kayıplarına neden olma tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Uzaktan çalışma uygulamasına yönelik düzenlemeler, uzaktan çalışanların ekonomik, sosyal ve sendikal haklarını gözeterek yapılmalıdır. Uzaktan çalışma kapsamında çalışan kadın emekçilerin ev içi iş yükleri eğitim öğrenim çağında olan çocuklarının da evde bulunmalarından dolayı daha da artmıştır. Bu durum, kadınların iş-yaşam dengesi sorununu yoğunlaştırmıştır. İlgili sorunun üstesinden gelinmesi için düzenlemeler yapılması zorunludur. Salgının yayılım hızıyla aşılama hızı arasındaki dengesizlik mutlaka giderilmelidir. Fabrikalarda, bürolarda, her türlü kalabalık ortamda, fiziki temasın yoğun olduğu yerlerde çalışan emekçiler aşı programındaki öncelikli kapsama alınmalıdır.”