Futbolu ne kadar takip ediyor, ne kadar içindesiniz bilmem ama son yaşananlara baktığınızda ‘normal aklın’ alması mümkün olmayan işler oluyor. Bu öyle ‘canım bu hep böyleydi, canı yanan bağırıyor’ cinsinden yaşanan olaylar değil. Artık taraftarlar değil, ‘baş’larda bir delirme, kontrolü kaybetme hali var!
Cumhuriyet dönemi futbol tarihinde, 101 yılda 73 ayrı dönemde 45 ayrı federasyon başkanı görev almış. İbrahim Hacıosmanoğlu dâhil, bu koltuklar emanet koltuklardır dolayısıyla bu makamlar kimsenin tapulu mülkü, şahsi makamları değildir.
TFF’nin Etik Kurulu Talimatında düzenlenmiş Etik Davranış ilkelerinin ilgili maddeleri, ‘Futbol camiasındaki tüm gerçek ve tüzel kişiler; heyecanlı, kontrol dışı, önyargılı ve suçlayıcı, kulüpler arasında çatışmaya yol açacak, dostane duyguları zaafa uğratacak beyan ve açıklamalarda bulunmaktan kaçınmak zorundadır’ der.
Öncelikle bu Etik Kurulu Talimatnamesine ‘eksiksiz’ uyması gereken TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu uymamıştır. Etik Kurulu Talimatına aykırı hareket etmiştir.
Gelelim son ‘kıyamet’ haline!
Galatasaray Başkanı Dursun Aydın Özbek’in son günlerdeki ‘organize’ saldırılar karşısında ‘’Galatasaray’ın hakkına uzanan elleri kırarım, Galatasaray’ın hakkını kimseye yedirmem’’ minvalindeki açıklamalar yapmıştır. (Oysa bugüne kadar bütün kulüp başkanlarının buna benzer açıklamaları hep olmuş, hiçbir TFF Başkanı doğrudan bir kulüp başkanını hedef almamış, tehdit etmemiştir.) Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç kongre üyelerine, ‘’bunları sokakta, çarşıda, pazarda, AVM’lerde görürseniz saldırın’’ demişliği unutulmuş değildir.
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun TRT’de çıktığı program bugüne kadar eşi ve benzerine rastlanmayan bir yayın oldu. Bütün kulüplerin temsil edildiği yapının başı, bütün kulüplere eşit mesafede davranması gereken TFF Başkanın ilk kez, bir kulüp başkanını hedef alarak Galatasaray Başkanı Dursun Aydın Özbek’i açık açık tehdit ettiğine şahit olduk. Hani öyle lafı evirip, çevirmeden, yan yollara sapmadan, doğrudan hedef göstererek, isim vererek açıkça tehdit dolu sözler sarf etti.
Bu tavır kamuoyunu hiç şaşırtmamış olabilir çünkü İbrahim Hacıosmanoğlu, daha önce Trabzon Avni Aker Stadı’nda Trabzonspor ve Gaziantepspor arasında 2-2 biten karşılaşmanın ardından, hakem heyetini dönemin Trabzonspor Başkanı olarak verdiği talimatla 4 buçuk saat stattan çıkmalarını engellemişti.
Hakem heyeti Hacıosmanoğlu’nun ‘’Sabaha kadar orada olacağım, ben gelene kadar onları tutun’’ direktifiyle kapılar kilitlenmiş, koridorda nöbet tutulmuş, hakemlerin stattan çıkmalarına izin verilmemiş, cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın araya girmesiyle olay son bulmuştu.
Yaşananlardan ders almayıp, İbrahim Hacıosmanoğlu’nun futbolun patronu olması kimseyi şaşırtmadı. Türkiye yaşananlardan hiçbir zaman ders almadığı gibi, yolsuzluğa bulaşmış kokuşmuş sistem içinde, herkes kendi adaletinin terazisinde korunaklı sistemle, bütün kulüplerin rahatsız olması yerine, tehdide maruz kalanların dışında kimse rahatsız olmuyor, kimseden güçlü bir itiraz yükselmiyor!
Hacıosmanoğlu’nun, Galatasaray Başkanı Dursun Aydın Özbek’i hedef alarak ‘’Galatasaray Kulübü başkanısın, ben bugün TFF başkanıyım, ben elbette bu başkanlıktan ayrılacağım, siz de Galatasaray başkanlığından ayrılacaksınız. Bunun bedeli çok ağı olur’’ sözleri, TFF’nin tarafsızlık ve eşitlik ilkesini ayaklar altına almak değil de nedir? Tarafsızlığını ve objektivitesini yitiren bir TFF başkanının, kulüplere eşit mesafede olması beklenebilir mi; bundan böyle başta TFF kurulları olmak üzere sahada düdük çalacak hakemlerden adalet beklemek mümkün olabilir mi, olamaz.
Kaldı ki, aynı Hacıosmanoğlu bütün teknik direktörlerin hakem eleştirilerine sessiz kalırken Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk’un eleştirdiği hakemi ‘en büyük ceza olur’ sözleri üzerine bir sonraki maça verilmesini sağlamasının başka da bir örneği yoktur.
Hiçbir TFF başkanının hiçbir kulüp başkanını tehdit etmesi kabul edilebilir olarak görülmemeli, buna sessiz kalınmamalı, ülke sınırlarında belli nedenlerle sessiz kalınsa bile FİFA buna sessiz kalmamalıdır.
Takım sempatileri bir tarafa bırakılarak bu tehdide topyekûn karşı çıkılmalıdır. Bu İbrahim Hacıosmanoğlu ile Dursun Özbek’in kişisel mücadelesi değildir. Türkiye Futbol Federasyon Başkanlığı titriyle ne Dursun Özbek’e ne de bir başkasına bu tehdit dilini kullanamaz.
Bir federasyon başkanı katıldığı TRT yayını ve diğerlerinde tek bir kulübü hedef alıyor, bir kulüp üzerinden cevap veriyorsa, ilk günden beri sadece bir kulübü ağzına sakız ediyorsa orada çok büyük bir sorun vardır. Bu tehdit dilini sorun etmeyip, bunu alkışlayanlar, yarın benzer durumlarla sizlerde karşılaşabilirsiniz.
Bir kulüp başkanının peşine takılarak ‘hakemlerde insan, hakemlerde hata yapar’ bildirisine imza tanlar hakem mağduriyetleri sonrası düştükleri durumları unutmasınlar…
Devletin televizyonu TRT’de 2 saatlik yayında Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Aydın Özbek’e yönelik yapılan açık tehdide karşı suç duyurusuna gerek kalmadan Cumhuriyet Başsavcıları gereğini yapmalıydılar ki tehdide maruz kalan Dursun Özbek suç duyurusunu yapmıştır şimdi görev yüce yargıdadır!
Süreci sükunetle, sağduyuyla yönetmesi, tarafsızlığıyla olayların önüne geçmesi gereken TFF başkanı yangını söndürmek yerine odun taşıyorsa burada büyük bir sorun vardır. Taraftar kitlelerini karşı karşıya getirmek yerine yatıştırmak gerekir; bu görevde TFF’nin sorumluluğundadır!