AK Parti hükümetinin bakanları milletvekili adayı oluyor.
Seçim sürecini hem bakan, hem aday olarak geçirecekler.
Aday bakan olunca, bakanlıkların olanakları da seçim için seferber edilecek.
Hoş, bakanlar aday olmasaydı da yine aynısı olacaktı.
***
BAKANLARIN neden istifa etmediği tartışılıyor.
AK Parti cephesinden gelen açıklamalara göre, istifa etmeleri gerekmiyor. Oysa ‘atanmış’ pozisyonundalar.
Kamu çalışanları, bürokratlar, kamu yöneticileri, amiri, memuru aday olmak için istifa etmek zorunda.
Bakanlar etmiyor!
Hukukçular tartışsın; anayasaya aykırı mı değil mi?
***
BİZ başka açıdan bir tartışma açalım.
Diyelim adam bir ilin valisi veya ilçede kaymakam, kamu kurumunun müdürü, amiri.. Siyaset yapmak istiyor.. Zaten içi kıpır kıpır; siyaset için can atıyor. O noktada ‘kamu adına’ yaptığı görevin önemini, değerini bir yana bırakıp siyasi heveslerle hareket ediyor.
Hoş, savunduğu siyasi görüşü, davayı, ideolojiyi, her neyse işte, kamu görevini sürdürürken de ön planda tutuyor…
Seçim sath-ı mailine girildiğinde kamu görevinden istifa edip, peşinden gittiği siyasi partiden aday adaylığı başvurusu yapıyor.
Sonra listeler hazırlanıyor, seçim kurullarına veriliyor; bir bakıyor ki listede yok!
Seçimin ertesi günü istifa ettiği kuruma bir dilekçe veriyor, üç beş güne eski görevine bıraktığı yerden devam ediyor.
“Ama sen istifa ettin birader, istifa tek taraflı bir mekanizma, biz de aldık kabul ettik, bunun geri dönüşü olmaz” demiyor.
Ayrıca istifa edenlerin hiç biri yirmi dört ayar altınla kaplanmış, kerameti kendinden menkul, dünyanın en değerli mücevheri falan değil. İstifa edenin boşluğunu dolduracak yığınla ortalama zekaya sahip kamu çalışanı var yani.
Tabiat boşluk kabul etmez.. Gidenin yeri doldurulur.
***
ŞUNU demek istiyorum; siyaset yapacaksan, siyaset dünyasının ekmeğini yiyeceksin.
Kamu görevini bırakıp siyasete talip oluyorsan, o alemde kalacaksın. Aday gösterilmeyince veya seçilemeyince “bıraktığım yerden devam” deyip kamuya dönmeyeceksin.
Çünkü o geri dönüşlerin devamı artık ‘kamu görevi’ olmuyor.
Savunduğu siyasetin rengini devletin verdiği koltuğa, masaya, makama, odaya, kuruma yansıtıyor adam.
Ama ne yapalım ki, yasalar, yönetmelikler bu tek taraflı istifacıların geri dönüşlerine izin ve olanak sağlıyor.
Bu süreçte devlet kurumlarında işler aksıyormuş, vatandaş mağdur oluyormuş, önemli değil zaten.
Yeter ki abimiz veya ablamız mebbus olsun; Büyük Millet Meclisi’ndeki minnak odacığına kurulsun, genel kurul salonunda deri koltuklara oturup elini indirsin kaldırsın.