ÇOK kirli bir seçim süreci geçirdik Balıkesir’de. İddialar, ithamlar, suçlamalar, karalamalar, seçim hileleri, itibarsızlaştırma çabaları, kamu kaynaklarının parti ve aday lehine seferber edildiği kampanyalar.
Daha neler neler!
Oysa, rakiplere saygılı, nezaket çerçevesinde bir yarış olmasını isterdik.
Öyle olsaydı, huzur ve güven ortamında gönül rahatlığıyla sandığa koşacaktı vatandaş.
Şimdi, kirli kampanyaların koşullandırmasıyla çabucak evrilebilen bir seçmen kitlesinin huzuruna çıkacaklar!
***
MEDYADAN daha objektif bir yayıncılık beklerdik; olmadı.
Önceki seçimlerde de kirli yayıncılığa dair çok örnek vardı ama, bu seferki artık en etkili deterjanların bile çok zor temizleyeceği türden oldu.
Buna her zamanki gibi sosyal medya da eklendi. Sahte hesaplar üzerinden sürdürülen etkisizleştirme, gözden düşürme, itibarsızlaştırma, karalama, çamur atma, lekeleme çabalarının en kirlisini gördük, yaşadık.
Seçimin aktörleri böyle süreçlerde birbirleriyle atışabilir, üstünlük sağlamak için farklı siyasi yöntemler uygulayabilir; bunlar olur ama.. İzleyici konumundakilerin de bu kirli medya faaliyetine alet edildiğine tanık olduk.
Sanki seçim yarışına giren bizmişiz gibi, ilginç manşetlerin öznesi konumundaydık.
Bir tarafa destek verip güçlendirmek için karşı tarafı aşağılayıcı haberler gördük, izledik.
1 Nisan sabahında yüz yüze bakıp selamlaşılacak bir ortama kavuşmak isterken, bir daha göz ucuyla bile selam verilemeyecek derecede rencide edici, hakaret içerikli manşetlere konu edildik.
Gazetecilik mesleğinin bu denli ayaklar altına alınması, bu mesleği dosdoğru yapmaya çalışanların yanı sıra, şehrin gündemini takip eden pek çok Balıkesirliyi de kaygılandırdı elbet.
***
SONRA, rakibe ters köşe yapmak maksatlı, aynı ismi taşıyan, ama siyasetle seçimle zerre ilgisi olmayan bir vatandaşı aday çıkarıp, milletin aklıyla alay ettiler!
Tüm Türkiye, Balıkesir’deki bu seçim hilesinden haberdar oldu. Gazete manşetlerinde, ekranlarda, haber programlarında, internet haber sitelerinde, sosyal medyada hep bu olay yankılandı. Balıkesir’in çakma adayı haftalarca konuşuldu.
***
BEŞ yıldır belediye başkanlığı koltuklarında oturanlar, yeniden girdikleri seçim yarışında, milletin malı olan tüm olanakları kendileri için seferber ettiler. Kazanmak adına kamu kaynaklarını sınırsızca kullandılar.
Rakiplerin, bu adaletsiz seçim yarışında dar bütçelerle sürdürdüğü çalışmanın aksine, yeniden iktidar olmak isteyenlerin kaynakları hoyratça kullandıklarına tanık olduk.
Son geceye kadar kapı kapı dolaşıp dağıttıkları hediyeler, gıda kolileri, şunlar bunlar; tüyü bitmedik yetim hakkı dediğimiz kamu kaynaklarıyla hazırlanıp dağıtılıyordu. Bunun böyle olduğunu herkes biliyor, dillendiriyorken; vaatte sınır tanımayan adaylar haktan, hukuktan, adaletten falan söz ediyorlardı seçim meydanlarında.
***
BU seçim sürecinde, yeniden iktidar olmak isteyen mevcutların sürekli saldırı hamlesi yaptıklarını da gördük, yaşadık. Karşı cephe ise savunma yapmaktan kendini anlatmaya zaman bulamadı.
***
GELDİK son güne…
Pazar günü tüm Türkiye’de olduğu gibi, Balıkesir’de de önümüzdeki beş yılın yerel yöneticileri seçilecek.
Bir milyona yakın Balıkesirli seçmen, sandık başına gidip destekledikleri siyasi partilerin adayları için oy kullanacak.
Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri, mahalle muhtarları seçilecek.
Yapılan anketlerde, aşağı yukarı seçimden nasıl bir yüzde çıkacağı aşikar. Çok daha farklı bir sonuç çıkar mı sandıktan; pek sanmıyoruz.
AK Parti ve CHP arasında geçeceği görülen Balıkesir seçiminde, her iki partinin ve adayların oranları neredeyse eşit.
Kimi anketlerde iktidarın adayı iki – üç puan önde, kimisinde tam tersi.
Bir bakmışsınız, 2 Haziran’a kalacak bir rövanş bile yaşanabilir Balıkesir’de.
***
BU kez bir de bağımsız aday faktörü oluştu. AK Parti’nin aday göstermediği Altıeylül Belediye Başkanı, seçime bağımsız girmeye karar verdi. Başlangıçta, “bağımsız adayın kazanma şansı olmaz” deniyordu; şimdi tersine kazanmaya en yakın aday görünüyor.
Sandıktan bağımsızın kazandığı bir sonuç çıkarsa, Balıkesir’de uzun yıllar önce yaşanan ‘bağımsız aday zaferi’nin ikincisine tanık olacağız.
***
GENELDE çoğu seçimde olduğu gibi, bu seçimde de kararsızlar belirleyici olacak.
Peki, kararsız olunabilir mi?
Bir şehrin kaderini ve geleceğini belirleyecek süreçte kararsız kalmak, “bana yakın bir parti veya aday göremiyorum” deyip sandıktan kaçmak, yaşadıkları şehre karşı en büyük ihanet değil midir?
Kararınızı verin, sandıktan kaçmayın.
“Bunların hepsi aynı, oy vermek anlamsız” diye düşünmeyin.
Durumu iyi değerlendirip gelişmeleri sağlıklı okursanız, “bana çok uzak” diye düşündüğünüz adayların, belli nüanslarda yakın olabileceğini göreceksiniz.
Seçim günü, hava çok güzel, sandık kuyruğunda zaman tüketmektense gezmeye gideyim, piknik yapayım, evde dinleneyim, seyahate çıkayım diye program yapmayın. Beş yılda bir size verilen söz söyleme yetkisini mutlaka kullanın.
“Bir oydan ne olur, ha bir eksik, ha bir fazla” düşüncesine kapılmayın. Bir oy sonucu belirleyebiliyor.
Partiler ve adayların somut vaatlerine odaklanın en azından.
Seçilebilmek için üst perdeden konuşup bol keseden yağdıranlarla, ayakları yere basan somut vaatler ortaya koyanları ölçün, biçin, değerlendirin.
En önemlisi, oy verirken bugün içinde bulunduğumuz ağır ekonomik koşulların hepimizin üzerinde yarattığı baskıyı da ön planda tutmakta yarar var. Hızla kötüleşen ekonomik ve sosyal koşulların uzun vadede düzelmesinden çok, kalıcı yoksulluk üzerinden kampanyalar yürütenleri de analiz edin, oy pusulasına ‘evet’ mührünü basarken.
***
BİR DE, Pazar günü trafolara kedi – fare girmesin; elektrik kesilmesin.. Sistemler çökmesin…
Sandıklara da sahip çıkmak lazım. “Oyumu verdim, görevimi yaptım” yetmiyor…
Pazar gecesi, sandıklardan bu şehrin huzurlu, güvenli, mutlu, müreffeh bir yaşam merkezine dönüşmesini sağlayacak kadrolar çıksın isteriz. İmar rantlarının, adaletsizliklerin, haksızlıkların, kamplaştırmaların, ötekileştirmelerin, tehditlerin, savurganlıkların, kayırmaların olmadığı yeni bir döneme yelken açmak isteriz.
Haydi buyurun, sandık sizi bekliyor.