‘ÖZEL’ DURUMLARA DAİR…

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

CARİ açığı kapatacak, üretim ve istihdamla hem şehre, hem ülkeye değer katacak yatırımlara kim ne diyebilir?

Özel Endüstri Bölgesi imtiyazı alan Albayrak A.Ş.’ye ait Kağıt Fabrikası için de aynı şey geçerli.

140 milyon avroluk bir yatırım var ortada.

Bir de, zamanında 52 milyon dolar piyasa değeri olduğu söylenen SEKA Kağıt Fabrikası var.. 1.1 milyon dolara satılmıştı Albayrak’a.

 

***

GEÇENLERDE Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank fabrikada incelemeler yaptı malum.

Hemen ertesinde 6 yeni Özel Endüstri Bölgesi imtiyazıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararı yayımlandı.

Altı tesisten biri Balıkesir’deydi.

Bizim memleket, Albayrak’ın fabrikasıyla ‘imtiyazlı vilayet’ oluyordu yani!

Eh, sonuçta cari açığı kapatacak altı tesisten biriydi.

İlk etapta 2 bin kişilik istihdam sağlayacaktı. Ayrıca 150 milyon dolarlık ithalatın önüne geçecekti.

Bir zamanlar gazete kağıdı üretiminin merkezi Balıkesir’de, 19 yıl aradan sonra yeniden kağıt üretilecekti.

19 yıl aradan sonra!

 

***

TABİ bu 19 yıllık gecikmenin yegâne sorumlusu Albayrak değil.

Özelleştirme kararı sonrasında başlayan yargı süreci, tesisin üretime geçmesini hayli geciktirdi.

Yargılamalardan çıkan ‘kamu yararı yoktur’ kararları, Albayrak’a ve Türkiye ekonomisine vurulan darbe miydi?

Satışın iptali için yargıya başvuranlar vatana millete ihanet içinde miydi?

Türkiye’deki özelleştirmelerin eskiden beri hep iktidarın çevresinde kümelenen sermaye sahiplerinin lehine, vatandaşın aleyhine işlediği gerçeği ortada.

Öyle veya böyle Balıkesir’de devlet eliyle işletilen bir kağıt fabrikası vardı.

Balıkesir için önemli bir katma değer yaratıyordu.

Ne ki siyasi iktidarlar eliyle ‘arpalık’ yapıldı, diğer KİT’ler gibi.

Üretimden çok, ‘adama iş’ pozisyonunda bir tesise dönüştü SEKA.

Dönemin muhalefet milletvekilleri, satışın karşısındaymış gibi görüntü verdiler.

Aslında, “neden 1.1 milyon dolara satıldı, bu fabrikanın değeri 52 milyon dolardı” faslındaydı bu.

Yani, satılabilirdi.. Neden ucuza gitti?..

Böyle olunca, her özelleştirmenin ardından sarfedilen o sözcük yine devreye girdi: “Peşkeş…”

 

***

19 YILDIR üretim yok.

Bakan Varank ne demişti: “On yıl süren itirazlar ve yargı süreci nedeniyle üretim yapılamadı…”

Ama itirazlar, yargılamalar devam ederken.. Fabrikada bir yandan yıkım, bir yandan yedek parçaların satış işlemleri ve hazırlanan projenin uygulanması çalışmaları başlamıştı.

Sonuçta yargı ne dersin çıkılan yoldan geri dönüş yoktu.

Türkiye’deki özelleştirme işleri böyleydi.

Nitekim yargı kararı ne olursa olsun, özelleştirmelerdeki yargısal ve idari pürüzlerin ortadan kaldırılması için Bakanlar Kurulu devreye giriyordu.

Yargı ne derse desin, Bakanlar Kurulu “devam” diyorsa, olay bitiyordu.

Bu durumda ne muhalefet, ne çevreci milleti, ne satışa karşı olan demokratik kitle örgütleri, ne de sendikal yapı sesini çıkaramıyordu.

 

***

YAKIN zamanda cılız protestolar yaşandı fabrika kapısında.

Eskinin satış karşıtı eylemleri çoktan unutulmuştu. Bu protestolar, binaları dikip makinaları yerleştiren Albayrak’ın, tesisin enerji ihtiyacını karşılamak için yapmaya başladığı enerji santralınaydı.

Fabrika kömür yakacaktı.

Vaktiyle SEKA’nın selüloz atıkları yüzünden zor yıllar yaşayan civar köylüler, bu kere kömür dumanlarına gark olacaktı.

Hergün yüzlerce ton kömür yakılacak, ne kadar tedbir alınırsa alınsın, o duman Atköy’ün, Paşaköy’ün  ve bütün Balıkesir’in üstüne çökecekti.

“Santral istemiyoruz” eylemleri bitti sonra. Herkes sustu.

“Doğalgaz varken, neden kömür kullanılıyor” soruları da yanıt bulamadan kesildi.

Bu işin bir de ‘su tüketimi’ boyutu vardı elbet.. Hergün tonlarca su tüketilecekti. Civardaki sondajlardan sonuç alınamayınca gözler İkizcetepeler barajı’na dikildi.

Bunu da kimseler konuşmuyor artık.

 

***

GELDİK bugüne.

Olaya ekonomik açıdan bakarsak “memleket kazanacak” diyebiliriz elbet.

Dümdüz bakınca öyle.

Ama sonuçta SEKA’yı 1.1 milyon dolara alıp Balıkesir Ovası’ndaki bu devasa araziye konuşlanan Albayrak kazanmış oluyor.

Albayrak kazanınca, Balıkesir kaybetmiş mi sayılıyor?

E canım 2 bin kişilik istihdam söz konusu.. Memleketin çocukları orada çalışacak falan.

Mühim şeyler bunlar…

 

***

BUNDAN sonrası, Özel İmtiyaz’ı kapan Albayrak’a kalıyor.

Balıkesir’le bütünleşik bir yapı oluşturabilir mi, oluşturamaz mı, uzun vadede göreceğiz.

Eskinin Çimento’su, SEKA’sı Balıkesir’in ekonomik ve sosyal yaşamına zenginlik katıyordu.

Geçen de yazdık; kent insanının sosyalleşmesinde önemli mekanlardı oralar.

Onun dışında, devlet teşekkülleriydi ve alışverişi Balıkesir’de yapıyordu.

Yani, fabrikalar devlete kazandırırken, Balıkesirli’yi de kazandırıyordu.

Albayrak A.Ş. bugüne kadar Balıkesir’le irtibat kurmadı. Kamuoyuyla iletişimi çok önemsemedi.

Balıkesirli’nin yanıt beklediği sorular karşılıksız kaldı.

Nasıl olsa tepeden hallediyordu tüm işlerini.. Arkasında dağ gibi iktidar vardı.

Balıkesir sadece fabrikanın kurulu olduğu yerdi; başka bir önemi ve özelliği yoktu.

Bundan sonrası nasıl olacak meraktayız.

 

***

ÖZEL Endüstri Bölgesi imtiyazını elde etmenin avantajları büyük.

Yatırımlar için şart olan ÇED raporları için aylarca, yıllarca bekliyor ya normal yatırımcı.

İmtiyazlı olanı bekletmeyecekler. ‘ÇED olumlu’ raporları birkaç gün içinde verilecek.

Çevresel bir etkisi varsa bile, “sıkıntı yok, hallederiz…”

Yatırımın hazır hale gelmesi için gereken altyapı masrafları bakanlık tarafından karşılanacak.

Özel mülkiyet sorunları varsa kamulaştırma işleri yapılacak. Bu işin masrafı da bakanlıkça karşılanıyor.

İmar planları meselâ.. ‘Bakanlık tarafından onaylanır’ deniyor; galiba Belediyelere gerek kalmıyor.

Özel teşvikler söz konusu.. O yetmezse, ek teşvikler de çıkarılabiliyor.

Vergi indirimleri var; emlak vergisinden muafiyet söz konusu.

Daha pek çok avantajı var. Adı üstünde, ‘özel’…

 

***

NE diyelim.. 19 yıl aradan sonra fabrikanın yeniden üretime geçmesine sevinelim mi?

Özel imtiyaz verilen altı tesisten bir tanesinin Balıkesir’de olmasından gururlanalım mı?

‘Özel’ statüsü olmayıp kendi yağıyla kavrulmaya çalışan fabrikalar, üretim tesisleri için üzülelim mi?

Yoksa, “2 bin çocuğumuz iş sahibi olacak” diye mutlanalım mı?

“Her şey çok güzel olacak” diyebilir miyiz bu durumda?

 

Exit mobile version