Tabi bu soru muhalefetin adayı için geçerli bir soru çünkü cumhur ittifakı adayını İbrahim Tatlıses ‘düet’iyle anayasaya aykırı olarak dördüncü kez ilan etti.
2014’de, son anda hiç kimsenin tahmin etmediği daha sonra MHP Milletvekili olan Ekmeleddin İhsanoğlu ittifakın ortak adayı olarak. 2018’de, Abdullah Gül tartışmaları arasında her partinin kendi adayıyla gittiği seçimde seçimlere çok kısa bir süre kala Muharrem İnce. 2023’de, aylar süren yuvarlak masa toplantılarından sonra ortak aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olarak girdiği seçimler kaybedildi.
Kaybedilen seçimlerden kısa süre sonra gidilen yerel seçimlerde CHP, 22 yıllık AKP iktidarının önünde ve 47 yıl sonra birinci olarak çıktıktan sonra iktidar olmak için hazırlıklarını erken başlattı.
CHP adayını şimdiye kadar olduğu gibi kapalı kapılar arkasında, genel başkan kararıyla değil, kayıtlı üyelerin oylarıyla belirleme kararı aldı. Bu kararı olumlu bulan kadar olumsuz bulanlarda var. Kamuoyunda öne çıkan isimlerden Mansur Yavaş’ın önseçime katılmama kararı bu olumsuz bakışı biraz daha kuvvetlendirmiş olabilir. Mansur Yavaş’a yakın çevreler önseçimin olumsuzluklarını daha fazla öne çıkarmak isteyebilir.
Özellikle iktidara yakın çevreler hafta sonu yapılan Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş görüşmesinden sonra Yavaş’ın önseçime katılmama karından hareketle ‘kavga’ ve ‘ayrışma’ yaratma çabası içinde.
Evet Yavaş önseçime katılmama kararıyla birlikte kamuoyundaki algıcılara karşı ‘’Ülkemizin güzel günlere kavuşması, emeklilerin, asgari ücretlinin, öğrencilerin, işçilerin rahata erebilmesi, parlamenter demokrasinin yeniden tesis edebilmesi için biriz ve beraberiz’’ mesajı algıcılarda hayal kırıklığına yol açsa da, çabalarından vazgeçmeleri beklenmemeli…
Gelelim önseçim konusuna. Belirlenen takvime kadar üye olacaklarla birlikte tüm üyelerin tercihiyle aday belirleme kararı devrim niteliğinde bir karar, demokratik bir devrimdir. CHP’ye üye olmayıp gönlünden geçen bir isim varsa gidip üye olarak sürecin belirleyicisi olma hakkını kullanmalıdır. Parti içinde farklı düşünenler, önseçimi doğru bulmadığını açıklayan Kemal Kılçdaroğlu’na yakın çevreler ve Mansur Yavaş’ın katılmama kararı katılımı düşürür mü, bir miktar düşürse bile, milyonlarca CHP’li iradesini ortaya koyacaktır.
Bu önseçim değil, resmi geçerliliği yok itirazlarının bir anlamı yoktur. Evet resmi bir sonucu olmasa bile, çıkan sonuç kararı verecek olan CHP Meclis Gurubu tarafından esas kabul edileceğinden önseçim-eğilim yoklaması önemli hale gelmektedir.
Önseçim mi, anketler mi elbette milyonlarca üyenin katılacağı önseçim. Bu anketler önemsizdir, dikkate alınmamalıdır değil elbette ama bugüne kadar anketlerin güvenilirliği ile ilgili tartışmalar herkesin malumu. Sınırlı deneklerle yapılan anketlerin manipüle edilme olasılıkları veya belli bir amaca yönelik olma ihtimalleri göz önünde bulundurulduğunda; milyonlarca katılımla yapılacak aday belirlemesinin daha kapsayıcı olma ihtimali tabi ki daha yüksektir.
Ortada seçim yokken aday belirlemek doğru mu, belirleme sonrası değişecek konjonktür adayı boşa düşürmez mi?
Şimdiye kadar son anda belirlemelerde sonuç ortada ise, iktidar ve bazı partiler adayını ilan etmiş, CHP’de erken seçim istiyorsa adayın belirlenmesi erken değildir. Eğer seçimler öne alınmaz o zamana kadar şartlar değişirse o zaman yeni şartlara göre pozisyon alınabilir.
Erken aday belirleme ihtiyacı adaylıkta öne çıkan isimlerden Ekrem İmamoğlu’na yönelik iktidar saldırıları karşısında iktidara karşı pozisyon alma refleksi mi; neden olmasın, olabilir. CHP bunu doğrudan ilan etmek yerine, ismi öne çıkanlarla birlikte aday olmayı düşünenleri de sürecin içine katarak demokratik, katılımcı bir yöntemle üyelerine soracak olması demokratik devrim niteliğinde bir karardır.
Önseçime Mansur Yavaş katılmayacak başka bir aday olmazsa Ekrem İmamoğlu tek aday olarak olur mu, başka örnekleri var mı, olur ve dünyada başka örnekleri var.
Bu model için dünyada iki örnek gösteriliyor. Yunanistan’da 2012’de PASOK Genel Başkanı, seçimde tek aday olmasına rağmen 236 bin 151 kişinin katılımıyla seçildi; 230 bin 105 oy aldı. Fransa’da Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande 3 milyon üyenin katılımıyla yüzde 56’nın oyunu alarak seçildi. 60 milyonun üzerinde seçmen için aday belirleme yetkisi bir kişiye ya da bir heyete bırakılmayacak kadar mühim, hayatidir.
23 yıllık AKP iktidarından memnun olmayan, ülkenin her geçen gün kötüye gittiğini, cumhuriyet değerlerinin yok olduğunu, otoriterleşmenin arttığını, özgürlüklerin ortadan kalktığını, yaşam şartlarının her geçen gün ağırlaştığını düşünen; sözde demokrat, aydın, solcular kişisel hırslarını, ikballerini öncelemek, iktidarın değirmenine su taşımak yerine, yeni bir dönemin başlangıcı için sorumluluklarının gereğini yapmalıdırlar.